2

670 35 12
                                    

Otobüs beklerken Armoni uygulamasına girip arama çubuğuna "compass" yazdım. Çıkan müziği açıp dinlemeye başladım. Bir yandan da sözleri mırıldanıyordum.

If I don't have you with me, I'm alone
You know I never know which way to go
I think I need you with me for all-time
When I need new direction for my mind...

Birden enseme yediğim şaplak ile neye uğradığımı şaşırdım.

Atakan:

"Atatürk ne demiş? Boş bulduğun enseyi doldur demiş."

Barış:

"Ne vuruyon lan kıza zaten bir kırık canı var."

Atakan ve Barış ikizlerdi, aynı zamanda kendileri benim ilkokuldan beri arkadaşım olurlar. Anneleri Serra teyze (kendisini çok severim deli dolu bir kadındır) bir şirkette çevirmen babaları Çetin amca ise kardeşi ile bir şirket yönetiyor. Zaten anlayacağınız üzere Serra teyze ile şirketler vesilesiyle tanışmışlar.

Ecmel:

"Atakan sana beddua ışınları gönderiyorum."

Atakan:

"Ha ha ha, senin bedduandan nolur be!"

Biz boş beleş konuşurken otobüsün geldiğini az daha fark etmiyorduk. Otobüsün kapısına doğru ilerledim ve bindim, arkamdan Barış ve Atakan da bindi. Arkalara doğru ilerleyip boş bir koltuğa oturdum. Karşıma Atakan yanıma Barış oturdu ve yolculuk başladı.

~~

30 dakikanın ardıdan okula varmıştık. Okul bahçesinden içeri girerken Atakan'ın yanımızda olmadığını farkettim. Kafamı bir o yana bir bu yana çevirerek Atakan'ı aradım.

Atakan:

"Ecmel sen bittin evladım ölümden kaçmak için sana on saniyelik bir şans veriyorum. Süren başladı."

Atakan arkamdan bunu deyince bir bok yediğimi anlayıp yüzüne bile bakmadan okula doğru koşmaya başladım. Kızlar tuvaletinin önünden geçince aklıma Atakan'ın oraya giremeyeceği geldi. Arkama bakıp Atakan'ın daha gelmediğini görünce tuvalete gidip zil çalana kadar orada bekledim. Çok geçmeden zil çaldı, kafamı tuvaletin kapısından çıkartıp sağa sola baktım. Etrafın temiz olduğundan emin olunca tuvaletten çıkıp sınıfa doğru yürümeye başladım.

Matematik hocası:

"Ecmel dersim sizin sınıfla değil mi?"

Duyduğum sesle birden irkildim. Kafamı çevirip matematikçiye baktım.

Ecmel:

"Evet hocam dersiniz bize."

Matematikçi:

"Şu fotokopileri al sınıfa dağıt. Ben beş dakikaya geliyorum."

Ecmel:

"Tamam hocam."

Fotokopiler bana dokunulmazlık kazandırıyordu, bunun vermiş olduğu sevinç ve gururla sınıfa başım dik bir şekilde girdim. Atakan bana sinsi sinsi gülen bakışlar atıyordu. Elimdeki  fotokopileri işaret edince gözleri elime kaydı ve yüzündeki sırıtış yavaş yavaş kayboldu. İçimden mezdeke oynaya oynaya sınıfa fotokopileri dağıttım. Ben Barış'la oturuyordum Atakan ise sınıfın kokoşlarından Buse ile oturuyordu. Buse birden bana döndü.

~Armoni/Texting~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin