Bir liste dolusu mesajlarına yeniden gözden gezdiriyorsun. Arkadaşın buluşmaya geç kalacak gibi duruyor, yine... Sıkkınca bir iç geçiriyosun. Eğer buluşmaya gelmizse sorun olmayacağına dair bir mesaj yazıyorsun daha sonra. Nasıl olsa her zaman tek başına gezmeyi daha çok seversin.
Sana oldukça uzakta duran Namsan kulesine bakmak için ellerini gözlerinin önüne süper ediyorsun, yakıcı güneş yüzünden. Ne kadar da büyük duruyor... Yukarı çıkmayı düşündüğün zaman bile tüylerin diken diken oluyor.
Geri dönüp yürümeye başlıyorsun. Bulunduğun yerin yakınlarında küçük bir alış veriş merkezi olduğunu biliyorsun.
Karşıya geçmek için ışığın yeşile dönmesini bekliyorsun kaldırımda. Caddenin diğer karşısında bir grup kızın çevreledifi küçük bir erkek grup görüyorsun. Yaklaşık 4 kişilik minik bir grup gibi duruyor. Tam ner göremiyorsun ama birinin diğerlerinden çok daha uzun olduğu aşikar. Açık sarı ve dağınık saçlara sahipti ve birde takmış olduğu inek gözlüğü. ( Hani şu showtimeda takmış olduğu gözlük varya o iste. ) Gerçi onda hiçte inek gibi durmuyordu ama...
Gerçek şuyduki, hayatında daha önce onun kadar yakışıklı birini hiç görmedin.
Bu sırada hemen yanından karşıya geçen insanlara takılarak yürümüye başladın. Devam ederken telefonun cebinde titremesi dikkatini dağıttı. Cebinden çıkarıp kim olduğuna bakmak istedin fakat biri sert bir şekilde sana çarptı.
" Oh, kusura bakma. “ Erkeksi ve aksanlı çıkan bir sesle konuştu.
Başını kaldırıp, oldukça yurukarı, normalden biraz daha fazla, Karşındaki gözlüklü yakışıklı çocuğa bakıyorsun. Hangi ara önüne çıkmıştı ki senin?
“ Benim hatam Özür dilerim. " Hızlıca söylüyor arkasından. Başka birşey demedwn yanından geçiyor diğer arkadaşlarıyla. Vay canına diye düşünüyorsun. Cidden çok yakışıklı.
Tekrardan telefonuna bakıyorsun. Arkadaşın buluşacağın yere geldiğini bildiren bir mesaj atmış. Bu yüzden hizlica geriye dönmelisin. Sen bekleyebilirsin ama o bekletilmeyi hiç sevmiyor. Yolun yarısında geriye dönüp yeniden karşıya geçmek için hazırlanıyorsun. O sırada fark ediyorsun ki gözlüklü çocuk arkadan bile oldukça yakışıklı! Gerçekte kim olduğunu cidden merak ediyorsun.
Yeşil ışığın sonlarına doğru hala yürümeye devam ederken bir korna sesi duyuyorsun. Şu kulakları sağır eden cinsten. Hızlıca gelen bir araba.. Ve sana çarpacak!!
Kuvvetli bir el seni yakalayıp geriye doğru, gelen arabanın önünden çekiyor. Geçen arabanın estirdiği rüzgar tüm saçını dağıtıyor. Seni kurtaranın kim olduğuna bakmak için başını hafif çeviriyorsun.
Gözlüklü, uzun boylu çocuk!
" Iyi misin? “ soruyor endişeli bakar gözlerle. “ Sana çarpmadı değil mi? " Bir hasar varmı diye kontrol ediyor.
Derin bir nefes alıp veriyorsun. ölümle burun buruna olmanın verdiği hissiyatla tüm bedenin titriyor. Ağzını açıyorsun ama bir türlü ses çıkmıyor. Nihayet, dilin çözülüyor. " Ben, i-yiyim. Teşekkür ederim. "
" Daha dikkatli olmalısın. “ Sert bir biçimde söylüyordu fakat kötü maksatlı değil. “ Bu arada, ben Kris. “ Elini yavaşça kolundan çekip tanışmak için uzatıyor.
“ --- " Cevaplıyorsun, uzattığı elini tutmaya çalışırken. Hala titriyorsun.
“ Ben, Umm, beni kurtardığın için tekrar teşekkür ederim. "
" Önemli değil. “ derken gülümsüyordu. Fakat sonra yeniden ciddileşti. “ Bize katılmak ister misin? Yemek yemeye gidecektik. “
Teklifine başka zaman olsa gözü kapalı atlardın fakat o zaman da yanlış tanıyabilirdi seni. Gerçi şuanda da kabul edemezsin. Arkadaşın hala seni bekliyor. Özür diler bir şekilde ona dönüyorsun.
“ Arkadaşımla vakit geçirmek için anlaşmıştık. Yani, belki başka bir zaman. “ Küçükte olsa bir umut varmı yeniden görüşmenizin diye merakı ediyorsun.
“ Tamam, belki sonra buluşuruz. “ Oh!
" Hoşçakal. “
Ayrı yollara doğru yürümeye başlıyorsunuz. Arkanı döndüğün de son model bir arabaya binemeden önce sana baktığını görebiliyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EXO'ile Hayal Et.
FanfictionTadı damağınızda kalacak olan mini hikayeler ve Tepkiler.