Korkuyorum

61 4 4
                                    

Annemin de dediği gibi 'son dileğimi diledim' fakat şuan söylemeyi pek düşünmüyorum. 2 hafta önce babamın da ölüm haberini almıştım. Ve artık kimsem olmadığına göre gidecek tek bir yerim vardı. Furkan'ın yanı... Bütün eşyalarımı valizlere doldurup aile fotoğraflarımızı alıp hazırlanmıştım. Hazır olduğumu haber vermek için Furkan'ı aradım
"Alo, güzelim?"
"Hazırım neredesin?"
"Kapındayım."
"Tamam geliyorum."
Aramızda geçen kısa telefon konuşması sonlandıktan sonra elimdekilerle zar zor merdivenlerden indim, evin içine son kez baktım. Anılarımla vedalaştım. Sonra yavaşça kapıyı açıp dışarı baktığımda beni bekleyen Furkan'la karşılaştım. Ona olan özlemime ve son zamanlarda yaşadıklarıma yenik düşüp Furkan'ın boynuna atladığımda bayılmak üzereydim. Furkan elimden ve belimden tutarak "İyi misin?" diye sordu endişeli gözlerle bende endişesini gidermek için "İyiyim merak etme" diyip gülümsemeye çalıştım. Arabanın ön koltuğuna bindiğimde Furkan'da sürücü koltuğuna binmişti. "Hızlı gideceğiz emniyet kemerini tak" dediğinde saçma bir şekilde sinirlerini bozmak istemiştim. Saçma bir sırıtış yaparak "Takmıyorum sen tak" dediğimde şaşkınlıkla bana bakan sevgilimin gözleriyle karşılaştım. Aslında tam olarak sevgili sayılmazdık. Sinir bozucu cevabıma anlayış gösterip kemeri takmak için bana yaklaştığında gözlerim gözlerine kenetlemişti kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Kemeri alabilmek için biraz daha yaklaşan Furkan'ın kokusu o kadar net ve o kadar hoş geliyordu ki gözlerimi kapatıp kokusunu derin bir şekilde içime çekmek istemiştim ve çekmiştim de gözlerimi açmama fırsat bulamadan dudaklarımda oluşan baskıyı hissettim. Gözlerimi hafifçe araladığımda gözleri kapalı bir şekilde yakınımdaydı. Bu anı sonsuza kadar sürdürmek için herşeyimi verirdim... Yavaşça dudaklarını benden uzaklaştırıp gözlerimin içine sanki sakladığı, söylemek istediği fakat söyleyemediği bir şey varmış gibi baktı. "Furkan?" "Efendim..." "Ne saklıyorsun?" "Hi-hiç bişey meleğim." Gözlerini kaçırarak söylediği cümlenin yalan olduğunu anlayabiliyordum. "Bana yalan söyleme!" Bağırarak ondan uzaklaştığımda beni kaybetmek istemiyor gibi baktı. Çaresiz gözüküyordu. "Bak Furkan ben sana-" derken beni susturmak için işaret parmağını dudağıma koyduğunda gözlerime baktı ve sözümü tamamladı. "Sana aşığım..." Gözlerime bakıp bana sımsıkı sarıldığında benden bişey sakladığına emindim. Bende ona sarıldım. "Hadi gidelim fazla oyalandık akşam oluyor." "Tamam sevgilim." Arabayı sürmeye başladığında geri yaslandım ve Furkan gelmeden önce aldığım sigara paketini elime aldım. "Selin!" "Furkan yalvarırım karışma lütfen etrafıma zarar veremiyorum bari kendime vereyim, bırak..." "Tamam ama sadece bir tane sana zarar gelmesini istemiyorum..." Yalvaran gözlerle birbirimize bakıyorduk. Arabanın camını açıp sigarayı dudaklarımın arasına koydum ve cebimden çıkardığım çakmakla yaktım. Derince içime çektiğimde Furkan üzgünce bana bakıyordu. Arabayı durdurdu ve sigarayı elimden aldı. "Furkan, ne yapıyorsun?" "Sigara mı içmek istiyorsun!?" "Evet!" Sigarayı kendi dudakları arasına alıp çektiğinde sigarayı bende onun elinden aldım ve dudaklarımın arasına koydum. Daha çekmeden sigarayı alıp fırlattı. Duman hala Furkan'ın dudakları arasındaydı. "İstediğimi vermezsen ben alırım!" Diyip dudaklarına yapıştım şaşkınlıkla gözlerini açtığını fark ettiğimde tepkisini görme korkusuyla gözlerimi sıktım. Ellerini belime doladığında ellerim yüzünden omuzlarına indi. Dudaklarını araladı ve dumanı benim ağzıma üfledi. İstediğimi aldığımda ondan uzaklaşmaya çalıştığımda belimden beni kendine yapıştırdı. Şuan da o istediğini alıyordu. Ondan uzaklaşmaya çalışıyordum ama güçlü kolları bunu engelliyordu. En sonunda beni öpmeyi bıraktı ve alnını alnıma yasladı. "Furkan... Yapma engel olamadığım yoğun bir duygu var. Yapma..." Yalvarırcasına gözlerine baktım. "Selin..." "Söyle Furkan?" "Beni seviyor musun?" "Furkan sorma," "Selin!" "Furkan?" "Beni seviyor musun!?" "Evet Allah kahretsin evet..." Yavaşça belimi bıraktı ve benden uzaklaştı. Acı çekiyordu sanki. Bir şeyler gizliyordu.
***
Furkan'ın evine vardığımızda kapının aralıklı olduğunu gördük içerideki ışıklar da yanıyordu. "Furkan birine evinin anahtarını mı verdin?" Korkarak sorduğum sorunun cevabını almıştım. Ama beklediğim cevap değildi. "He aynen Selin ben salağım ya" diyerek dalga geçtiğinde karşılığını verdim. "Evet öylesin şüphe duyduğum için sordum zaten." Göz devirdim ve kapıya yaklaştım. Görünürde 3 kişi vardı üst kat ve diğer odaları da sayarsak kalabalıklardı. "Selin bekle burada sakın içeri girme ben halledeceğim." Güven verircesine bakıp içeri girdi ve adamlara tek tek dalmaya başladı. Bende tabii meraklı Selin kapının kenarından izliyordum. Üst katta inen iki kişide gözlerim takılmıştı. Birinin belinde silah vardı! Ne!? Yok artık ne silahı ya!? Silahı belinden çekip kapının önünde ama biraz ilerisinde olan Furkan'a nişan aldığında nefesim durmuştu. Kapıya çıkıp kendimi gösterdim. "Furkan!" Bağırdığım sırada elinde silah olan adamın dikkati bana kaymıştı. "Furkan, patron canını yakmamı istemişti." Diyip sırıtarak silahı bana çevirdiğinde Furkan'ı diğer üç adam tutuyordu. "Hayır! Ona dokunma. Ben ona bakmaya kıyamıyorum. Yapma." Beni korumak için adama yalvarıyordu hatta bana çekil bile diyordu. Ama silahı gördüğüm an korkuyla kasılmıştım. Resmen kıpırdayamıyordum. İşte o ses silah sesi... Ve yerde kanlı bir şekilde yatan ben. Karnımda hissettiğim acıyla gözlerim dolmuştu ve üşüyordum. Adamlar beni vurduktan sonra Furkan'ı bırakıp kaçmışlardı. Furkan ağlıyordu... "Güzelim..." "Furkan..." Zar zor nefes alıyordum git gide daha hızlı inip kalkmaya başlayan göğsüme baktı. "Şş... Sakin ol birtanem." "Acıyor Furkan... Acıyor..." "Geçicek sevgilim." "Furkan korkuyorum..." Hemen ellerimi tutmuştu. Bir yandan da flarıyla yaraya bastırıyordu. "Korkma ben buradayım..." "Nef-nefes alamıyorum..." Nefesim kesiliyordu konuşamaz hale gelmiştim. Gözlerim kapanıyordu. Furkan bir anda dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı aslında buna öpüşmek denmezdi nefes alamıyorum dedikten sonra aynı sigarada yaptığımız gibi dudaklarını aralayıp nefesini üflüyordu. Ambulansın sesiyle suni teneffüs denen şeyi yapmayı kesip dudaklarımı öptü ve geri çekildi. Elini bırakmak istemiyordum. "Gitme..." Dediğimde gözlerinden yaşlar akmaya devam ediyordu. Furkan'da peşimizden geliyordu ve elimi bırakmıyordu.
İlk defa ölmekten korkmuştum
Aslında ölüm değil,
O'nun göz yaşları korkutmuştu beni
Gözlerindeki acı...

Dileğim SendinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin