Dayak?

58 2 0
                                    

Israrla da olsa ayıcığımı aldırdığım için çok mutluydum. Tabii Furkan pek de öyle sayılmaz. Sürekli Emmy'i kıskanıyor çaktırmayın kıskanması hoşuma gidiyor :)
"Oyy benim balım"
"Efendim güzelim? " büyük bir kahkaha patlattım.
"Emmy'le konuşuyorum sevgilim" göz devirip,
"Emmy'i komşuya vereceğim göreceksin! "
"Furkan bizim komşumuz yok ki"
"Ay pardon Gözde'ye demek istemiştim," diyip piç sırıtışı yaptı.
"Geçen ay hanımdı sonra doktor oldu şimdi de düz 'Gözde' mi?"
"Hıhı evet," diyip ciddileştiğinde beni sinir etmek için yaptığını biliyordum ama kıskanıyorum. Ne yani kıskanmayayım mı? (!) Gözlerim dolmuştu. Furkan gülerek bana baktığında gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Göz yaşlarımı gördüğünde gülüşü söndü elindeki telefonu bırakıp yanıma geldi. Beni kollarının arasına alıp sımsıkı sarıldı.
"Bebeğim hadi ama, şakalaşıyorduk"
"O aptal karı ve senin olma ihtimali bile beni delirtiyor."
"Tamamdır,  artık sana sarılmak istediğimde veya senden bişey istediğimde ama yapmadığında bunu kullanıcam." Saçımı bozup göz kırptı. Gelişine vurmaya başladım.
"Dayak? "
"Atıyorsun zaten."
"Aptal, salak, şerefsiz, gıcık, uyuz..." ağzıma geleni saydığım sırada eliyle ağzımı kapattı ve bana yaklaşmaya başladı.
"Sinirlendiğinde çok tatlı oluyorsun..." dudaklarımı öpmek için elini aşağı çekti alnını alnıma yasladığı sırada elimle ağzını kapattım.
"Sende beni sinir ettiğinde çok sinir bozucu oluyorsun." Benden uzaklaşmaya yeltendiğinde elimi ağzından çektim. Ama bir anda bana hızlıca yaklaştı ve dudaklarımı öptü. Şaşırmıştım gözlerimi kocaman açıp ona baktım. Ama tıraş losyonunun kokusu, gözleri ve dudağımda olan dudakları gözlerimi kapamam için iyi bir sebepti. Yavaşça gözlerimi kapadım. Belime doladığı ellerinden birini yanağıma götürdü ve gözlerini araladı. Dudaklarını benden ayırıp alnını alnıma yasladı.
"Beni ne kadar seviyorsun?" Sorduğum soruyu düşünmeden cevapladı. Sanki bir gün sorarsam ne diyeceğini düşünmüş gibiydi.
"Gökyüzüne baktığında ilk olarak yıldızları veya Ay'ı görürsün sevgilim. Ay bir tane yıldızlar ise milyonlarcadır. Yıldızların hepsi bir gecede gözükmez. Bazıları bugün bazıları yarın. İşte yılzdılar üzerinden anlatırsam sana olan sevgimi. Hergün artıyor hergün yenileri geliyor. Fakat Ay ve Güneş'in üzerinden anlatırsam, ben Güneş sen Ay olurdun. Güneş her gece Ay'a ışığını verip onu canlı tutuyor. Yani onun için herşeyini veriy-" cümlesini bitirmesine izin vermeden elimle ağzını kapattım.
"Tamam! Anladım beni çok seviyorsun. Beynim bulandı ya." İkimizde gülmeye başladığımızda sanki daha kısa anlatabileceği bir fikir gelmişti.
"Yıldızları saymaya kalksan çok uzun zaman alır değil mi?"
"Evet, çok yıldız var. "
"O yıldızlar kadar çok işte..." ellerini iki yana açıp 'aklıma daha iyisi gelmedi kusura bakma'  bakışı attı. Gülüp ellerinden tuttum.
"Şiir işini beceremiyorsun."
"Evet, yapacak bir şey yok. "
"Var, "
"Neymiş o?"
"Sana ceza vereceğim. "
"Ne cezası?" Sorusunu yanıtlamadan cezayı uygulamaya başladım. Evet ortaya birşeyler atıp ceza diye Furkan'ı öpecektim. Biraz ödül gibi ama neyse...
"Bu bana olan sevgini anlatacak cümle kuramadığın için," diyip alnından öptüm.
"Bu kaç tane yıldız olduğunu bilmediğin için," diyip sağ yanağından öptüm.
"Bu hastanede seni göremediğim için," diyip sol yanağından da öptüm.
"Bu seni özlediğim için," diyip burnunu öptüm.
"Ve bu da Gözde denen karıya inatlık için," elimi ensesine götürüp dudaklarına yapıştım. En fazla 5 saniye öpmüşümdür. Yavaşça uzaklaştım. Koltuktan kalkıp mutfağa yöneldim. Furkan arkamdan gülerek konuştu. "Bu biraz ödül gibi geldi ama..."
"Dayak da var ister misin çocuk adam? "
"Dayak? "
"Aha," diyip göz kırptım.
"Güzel karı." Saçma ama güzel iltifatına güldüm.
"Yakışıklı koca." Hass niye koca dedim ki?
"Daha evlenmedik bismillah," diyip kahkaha attı.
"Sen derken iyi oluyor koca domuz." Beni taklit etmek için ona söylediğimi o da bana söyledi.
"Aha," diyerek göz kırptı şapşal.
"Kadın açım ben. " Gülerek karşılık verdim. Mutlu aile tablosu, harika bir çocuk eksik.
***
Akşam olmuştu. Dışarı bakmak için cama yaklaştığımda yağmur yağdığını fark ettim. Yavaş yavaş ama güzel yağıyordu. Tam altında yürümelik. Furkan'a dönüp işaret parmaklarımı masum gözükmek için birbirine bastırdım.
"Furkaan..."
"Efendim güzelim? "
" Yağmur yağıyor..."
"Olabilir?"
"Dışarı çıkalım mıı?"
"Lütfen Furkan, lütfen, lütfen, lütfeeen," diyip dudağımı büzdüm. Kıyamıyor gibi bakıyordu. Yaşasıın! Ben kazandım, hihi..
"İyi tamam üstünü kalın giy ama."
"Tamam sevgiliim." Gülerek baktı. Koşarak üst kata odaya çıktım. Üzerime kalın bişeyler giyip alt kata indim.
"Ben hazırıım!" Ayağa kalkıp bana doğru geldi.
"Üşürsen söyle ama tamam mı? "
"Ta-mam" diyip ellerimi teslim olmak anlamında yukarı kaldırdım. O da üzerine montunu giydi ve elimi tuttu. Heyecanlıydım çünkü uzun zamandır yağmurun altında ıslanmıyordum.
"Furkaan..." diyip karşı konulamaz olmak için şirince sırıttım ve gözlerimi hızlı hızlı bir kaç kez kırpıştırdım. Bir şey isteyeceğimi anlamıştı. Ellerini beline koyup bana baktı.
"Ne istiyorsun küçük hanım?" İşaret parmaklarımı birbirine bastırıp masum gibi yaptım.
"Emmy'i de alak?" Evet aynen öyle dedim. 'Alak' biliyorum kahkaha atmalıktı bir de sesimi değiştirmiştim. Furkan hem 'salak mısın' der gibi bakıyor hemde kahkaha atıyordu. Bir anda ciddileşip bana baktı.
"Tabii ki de hayır," diyip saçlarımı bozdu. Eline vurdum.
"Ayı!" Üst kattaki odanın kapısından ses geldiğinde Furkan parmağını susmamm için dudağıma koymuştu. Bir adım geri atıp parmağından uzaklaştım ama ne fayda? Bu sefer de elimden tutup beni arkasına aldı.
"Furkan, noluyor?"
"Şşş..." dikkatlice sesi dinliyorduk. Evde bizden başka kimse yoktu. Evcil hayvanda yoktu.
"Burada kal ne olduğuna bakıp geleceğim."
"Hayır, asla izin vermem."
"Selin sadece bakacağım. " Elinden tuttum.
"Anca beraber kanca beraber. " Oflayarak o da elimi sıkıca tuttu ve beni arkasına aldı. Üst kata sesin geldiği odaya baktık. Işık kapalıydı aynı şekilde pencerelerde kapalıydı. Ne olduğunu anlamamıştık. Alt kata inmeye yeltendiğimizde odadan fısıltı sesleri geldi. Furkan eline kapının önünde duran tahta parçasını aldı. Hala fısıltı sesleri geliyordu. Kapının arkasından geldiğini anlayıp elimi bıraktı ve odaya bir adım attı. Çıkacak şey canavar olabilir belki diye içeri bakmıyordum. Tahta birinin kafasına inmişti ve sonradan gelen "Hass..." sesi merakla içeri baktığımda ilk olarak Ceren ve Buse'yi sonra Ali'yi ve yerde kafasını tutarak yatan Enes'i gördüm. İlk olarak Furkan'ın yüz ifadesine ve yerde yatan Enes'e bakarak kahkaha attım. Furkan banan 'ne gülüyon yarr' der gibi bakıyordu ki kahkaham arttı. Elimi karnıma götürüp daha çok gülmeye başladım.
"Rahmetli Furkan'ın evine saklanmayı severdi," dedim kahkalarımın arasından zar zor. En sonunda Furkan kendine gelip herkese tek tek baktı.
"Gerizekalılar!"
"Furkan valla Ceren'le beni buraya bu iki mal getirdi."
"Aşk olsun Buseciğim."
"Ben şimdi sana bir aşk yapacağım göreceksin Ali!" Furkan çok sinirli gözüküyordu. Şimdi bunlar bizim öpüşmelerimizi falan da hep görmüştür düşüncesinde gibiydi.
"Aga hayırdır size evime girmeler falan noluyor?"
"Kanka merak etme sizi öpüşürken görmedik," diyip bana göz kırpan Ali'ye boş boş baktım.
"Mal," dedim ciddi kalmaya çalışarak. Furkan elimden tutup beni odadan çıkardı ve alt kata indik. Sanırım onları orada bir süre bırakacaktı!

Dileğim SendinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin