Bölüm Şarkısı
Fleurie Hurricane
Birdy Strange Birds13.BÖLÜM"AYNI RİTİMDE ATAN İKİ KALP"
Cümlelerin anlamsız geldiği anlar, cümlelerin işe yaramayacağını düşündüğüm anlar vardı. Ne söylersem söyleyeyim hiç bir işe yaramayacağını bilirdim, yaşayarak öğrenmek demekti bu bir nevi. Kalbinde bir acı belirdiğinde etrafın da ne olup bittiği zere umurunda olmazdı. Ben acıyorum sen ne söylersen söyle acım geçmeyecek, beni avutmaya çalışma diye haykırmak gelirdi insanın içinden çünkü sarf edilen cümleler acıyı geçirmezdi bilirdim.Nefes alamadığım o andan sonra hıçkırıklarımın arasından dökülen soru cevapsız kalmıştı. Herkesin bir gün gittiğini o da biliyordu.
Gidenlerin ardından yağmurlu geçen günleri sayardın, karın yere düştüğü o anlar da ki yumuşak hava ondan sonra ki günlerde kendini sert soğukluğa bıraktığında seni arkada bırakıp gidenlerin sıcaklığına ihtiyaç duyardın böyle anlarda başını dizine yaslayıp geçmişi düşünmek bile içinde küçük bir sıcaklığın doğmasına sebep olurdu.
Gecenin gökyüzüne bıraktığı koyu maviliğe sahip bakışları, daha önce acının izler bıraktığı kalbimin şimdi sızladığını görmüş sorumu cevapsız bırakmıştı. Elimde olan kolunu kaldırıp, saçıma dokunmaması gerektiğini unutup başımı sert bir şekilde göğsüne çekmişti. Bu ikinci yenilişim idi. Bugün ikinci sarılışı idi. Boğazımı sıkıp bırakan acı bugün ikinci kez beni ona karşı mağlup etmişti. Bana acıyor muydu? Bana acıdığı için mi bana endişe ile bakıyordu? Bana acıması en son isteyeceğim şeylerden biri olurdu. Bana acısın istemiyordum.
Burnumun göğsüne çarpması ile burun deliklerimden sızan yoğun toprak kokusu sakinleşip derin nefesler almama sebep olmuştu. Kendime gelmem için bana zaman mı tanıyordu bilmiyorum ama başımı yasladığım göğsünün sertçe inip kalkması ve burnuma gelen kokusu sakinleşmeme sebep olmuştu. Sakinleştiğimi ve gözyaşlarımın dindiğini anladığın da beni yavaşça kendisinden uzaklaştırmış, gözlerimin içine bakmıştı. Ne oldu, neden yine gökteki gri bulanık bulutlar gibi gözyaşı döküyorsun demek ister gibi bakıyordu.
Boğazım da ki acıyı yok sayıp, ağlamaktan acıyan gözlerimi ovup
"Laçin'in yanına gitmeliyim. " diye fısıldadım, sesim ağladığımdan çatallı çıkmıştı. Başını sallamak ile yetinip, bir şey söylemezken, yola dönüp baktığında cebinden telefonunu çıkartıp taksi çağırmıştı.Taksiyi beklerken daha fazla ayakta duramayacağımı anladığımda kaldırıma oturmuş, bacaklarımı kendime çekip kollarımı bağlamıştım. Zihnim Laçin şu an ne haldedir diye düşünmeye başlamıştı. Onu bugün çok kötü bir halde görmüştüm. Bugünün geleceğini biliyordum fakat bu kadar erken geleceğini beklemiyordum. Selim Amca onun tek varlığı idi, yıllardır tek başlarına yaşamışlardı, birbirlerine olan sevgileri imrenilecek kadar iyiydi. Laçin babasının omzuna başını yaslayıp içini döke bileceği bir babaya sahipti fakat şimdi o yoktu ve onun ne kadar acıdığını biliyordum. Biliyordum çünkü biri gittiğinde arkasında bıraktığı enkaz da kötü olurdu.
Başımın ağrıdığını hissediyordum umurumda bile değildi sadece gözümü kapatıp böyle bir şey hiç yaşanmamış olsun diye Laçin kimsesiz kalmamış olsun diye hayal ediyordum.
"Üşüteceksin. " diyen keskin sesi işittiğimde hiç bir harekette bulunmamıştım. O da bir şey demeyeceğimi anlamış olacak ki yanıma çökmüş kafasını bana çevirmişti. Dokunsan tekrar ağlayacak durumdaydım. Bir şey söylemiyor olmam tekrar göz yaşlarına boğulmak istemediğimden idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA KUYU "EFLATUN"
Novela Juvenil*Yetişkin İçerik* +18 Kara kuyuydu orası içinde olmadığımız halde en dipteymiş gibi boğuyordu bizi. Kurtuluş yok gibiydi. Belki de yoktu. Kimselerimizi alıp bizi kimsesiz bırakmıştı. Biz kimsesizler birbirimizin kimsesi olmuştuk.