Başlangıç

12.4K 612 214
                                    

"16 Yaş Zühre"

"Zühre... Bu adamı kocalığa kabul ediyor musun?"

Gözlerimin yaşı işlemeli şalvarıma damlarken, içim avaz avaz bağırırken, dilim ağzımda şişmiş, kanarken, hıçkırımlarımı tutmak için yutkunurken fısıldadım. "Ediyorum."

Evlenmek istediğim adamın aksine, yanı başımda oturan tiksindiğim adama göz ucuyla baktım.  Midem adeta kusmak için isyan ediyordu, içimden fısıldadım. "Bu Allah'ın gaddar kulunu, benimle evlendiğine pişman edeceğime yemin ediyorum."

...

"5 yaş Zühre"

Babam, kardeşlerim ve ben, bir köşeye sinmiş, odanın ortasına konmuş kefenle sarılı anama bakıyorduk. Babam hıçkırıyor, bizi daha çok sarmalıyordu. Kundaktaki kardeşim küçücük kollarıma ağır gelse de, onu sıkıca tutmaya çalışıyordum.

"Onlara bakamazsın." diyen adamın sesi aksiydi. "Artık erkek başına, üç çocuğuna bakamazsın. Bırak kızı ben götüreyim."

Babam, bir kolunu bana sararak öfkeyle kükredi. Ağlamış sesi öyle çatlaktı ki, korkuyla göğsüne sindim. 

"O benim kızım. Onlar benim çocuklarım. Bırakın da, karımın yasını tutayım! Onları kimselere vermem! Vermeyecem! Gerekirse ana olur, hepsini ellerimle büyütürüm."

"Ahmaklık etme." diyen halam, ona bakarken hem ağlıyor, hem de azarlıyordu. "Karının öleceği çocuk doğduğunda belliydi. O zaman da dedik sana. Yeniden evlenseydin, şimdiye çocuklarına bakacak bir kadın olurdu."

Babam öyle büyük bir ah çekti ki, ses kalbimin ortasında titredi. "Onları üvey anaya vermem. Beş parasızım. Çocuklarıma bile zor yetiyor elim. Onlara ben bakar, ben büyütürüm." 

Kardeşim çok ağlıyordu. Ablam yanıma geldi. O benden çok, çok büyüktü. Onun da kucağında kendi bebesi vardı. Bebesini sırtına bağlarken, halsiz elleri titriyordu. Göğsüne de bir bez bağladı, kardeşimi aldı ve göğsüne yerleştirdi. Onu takip ederken, bir yandan yerde uzanan anneme baktım. 

"Ne yapıyorsun abla?" Ablam bana sulu gözleriyle bakarken hıçkırdı.

"Kardeşimizi emziriyorum."

"Annem neden emzirmiyor?" Annemin kefesinin başına doğru yürüyüp, eğildim ve fısıldadım. Annemi uyandırırken hep fısıldardım. Son zamanlarda rüyasında sürekli ağlıyordu. "Anne kalk. Kardeşim acıktı."

Herkes bir anda sustu. Fısıldamıştım ama bağırmışım gibi bana bakıyorlardı. Halam, o bağıran amca, babam, ablam, hatta odada ki herkes bana bakıyordu. 

Titreyerek annemi gösterdim. "Uyandırmaya çalışıyorum ama uyanmıyor."

Ne kadar titrediğimi fark etmiyordum, babam koşarak yanıma geldi. Beni sıcak sinesine gömdü. "Anan artık ebedi uykuda menekşe gözlüm." derken gözlerimin yaşını öperek sildi. Kendisi ise yanakları ıslanana kadar ağlıyordu. 

"Uyanmayacak mı artık? Hep burada, böyle uyuyacak mı?"

Sözlerim herkesin ağlamasına sebep oldu. Onlar ağlayınca, ben de ağlamaya başladım. İçimde bir isyan baş gösterdi. Ansızın anneme koştu ve buz gibi bedenine sarıldım. "Uyan anne." derken onu sarsıyordum. "Anne kardeşim Kemal acıktı. Ağlıyor. Anne uyan hadi, benim için değilse bile kardeşlerim için uyan. Ne olur anne kalk!"

Beş yaşında bir kızın yapamayacağı bir kuvvetle sarılmıştım ona. Kefenden korkan onca büyük bedene inat, ben kefeni kucaklamıştım. Onunla gitmek, onunla uyumak istemiştim. Bunu seneler sonra hatırlamayacaktım ama cesur çocuk kalbim, annemle beraber gitmek istemişti. Onun yüzünü bile hatırlayamıyordum ama hep, hasreti içimdeydi. 

Zühre Gelin "Gelin Serisi 2"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin