Bu bölümü de arkadaşım İrem Aksoy'a armağan ediyorum :)
Kişi kıyıyı kaybetmeyi göze alamadıkça, yeni okyanuslar keşfedemez ..
Ada ve Sinem Avcılar'a ulaşmışlar ve yavaş yavaş Avcılar sahile doğru yürümeye başlamışlardı. Adanın içi içine sığmıyordu. Sonuçta bu onun uzun süreden sonra Oğuzu göreceği ilk seferdi ve heyecandan kalbi ağzından çıkmak üzereydi.. Uzunca sahile doğru yürürken Sinem bir simitçi gördü ve beraber simitlerinide alıp sahildeki banklardan birine oturup sahili ve dalgaları seyretmeye başladılar..
Ada içten içe felaket senaryosu çiziyordu .. Ya ailesi öğrenirse, ya okuldan sıkıntı çıkarsa .. Ancak bir diğer taraftandan da ne olabilir ki yaa .. Yok yok bişey olmaz zaten nerden öğrenebilirlerdi ki Adanın okuldan kaçtığını yine eve aynı saatte dönecekti.. Sessizliği Sinem bozdu.
-Ne düşünüyorsun?
-Hiçç .. Sadece hayatımda ilk defa okulu astım ve biraz değişik hissediyorum.
-Merak etme bişey olmaz.. Oğuz ne zaman gelecek..
-Bilmem 12 gibi burada olur herhalde ..
-Çok mu seviyorsun onu..
-Ç..ook? Çok bile benim hislerimin yanında sanırım az kalır :)
-Eee.. Senin erkek arkadaşın ?
-Aslında o mevzu biraz karışık..
-Neden?
-Bak şimdi benim erkek arkadaşım , Emre. Emre bizim mahallede oturuyordu ama aslında ben Emre'den önce bizim mahallede ki Murat adlı çocukla tanışmıştım.. Muratla Emre arkadaşlardı. Önce Muratla görüşmeye başladım ... Bayağa uzun süre çıktık falan ama belalı bir tipti bende sevmiyordum zaten ondan ayrıldım. Sonra da işte Emre bana aslında Muratla çıktığım süre boyunca benden hoşlandığını falan anlattı.
-Eeee...??
-Yani kısacası bizde gizli saklı çıkmaya başladık. Emre duyarsa arkadaşlıkları biter ve onlar aynı mahallede büyümüş çocukluk arkadaşları .. Benim umrumda değil gerçi banane ..
-Anladım bayağa karışıkmış senin durumun .. Ama ben yine de senin yerinde olsaydım kesinlikle böyle bişey yapmazdım.. Neticede arkadaşlar ve ilerde öğrendiğinde bu senin başınada patlayabilir.
-Ama..n boşver ..
Telefonum çalmaya başlamıştı ve o an içimdeki heyecan iliklerime kadar işlemeye başlamıştı .. Açtım telefonu ... Asyaydı arayan..
-Efendim Asya :)
-Napıyorsun kız , nerdesiniz?
-Hiçç daha Avcılar sahildeyiz. Gelmediler gelmelerini bekliyoruz. Emre dershaneden çıkıp gelicekmiş zaten . Oğuzda birazdan burada olur.
-Kızım iyi güzelde hoca sizi kaçarken görmüş . Derse geldi ve Ada ve Sinem neredeler diye sordu.
-Ben bilmiyorum dedim ama yedi mi tabikide hayır.. üzerine hadi hadi bana yalan söyleme sen biliyorsundur nerede olduklarını diye üsteledi. Ben bişey diyemem hocam deyip geçiştirdim ama sen gelde bir de bana zor kıpkırmızı oldum sizin yüzünüzden yalan söyledim :/
-Ayy canım yaa bitanesin bir bir :*
-Hadi hadi yalakalar :) Sağ sağlim dönünde yarın konuşuruz. Buluşunca bana haber verin :)
-Tamam bebeğim hadi öptüm görüşürüz :)
Asyayla konuşmak biraz olsun iyi gelmişti ve heyecanımı yenmiştim. Ama aldığım haberler sonucunda karnıma ağrılar saplanmadı desem de yalan olurdu doğrusu.. Yeniden telefonum çalmaya başlamıştı ve bu sefer kesin arayan annemlerdir diye düşündüm .. Ya onlarsa ne diyecektim ki .. :/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Moment To Remember ...
Non-FictionHayatın kendisiydi yaşanılanlar .. Ne biraz azdılar ne de biraz fazla... Kim bilebilirdi ki hayatın bu kadar pisliği ve güzelliği bir arada tutabileceğini ... Ölüm ve Yaşam arasındaki kısa çizgi ... Neydi bizi yaşamaya iten inatla ... Anılar ... Za...