Bölüm 2: "Al Yanaklı"

637 43 5
                                    

Günler bir heyecanla geçip gitti.İçim rahattı çünkü Melike sağolsun bana çok güzel şeyler söylemişti.Babam ise arkadaşı Ahmet Bey'i arayarak bana yardımcı olmasını istemişti.Şansa bak ki Ahmet Bey ve ailesi  benim gideceğim köyde oturuyorlarmış.Babam bunu duyunca bir sevindi anlatamam.Ama bende sevindim yani,ev bulmak kolaylaşmıştı.Evlerinin hemen yanındaki tarlanın ortasında,iki katlı küçük ve sağlam bir ev varmış.Ahmet Bey'in eşinin annesinin eviymiş.Ama o yazın yaylada kışın ise köyde Ahmet Beylerle kalıyormuş.Babam duyunca tabi hemen atladı 'o evde otursalar sorun olur mu?' diye.Sorun olmadığını öğrenen babamın Trabzon'a gelmesine gerek kalmadığı da anlaşıldı tabi.Ev var,eşyalar var,okul da tamam.Sadece Erdem'i benimle yollayacakmış.Benim için hava hoş.Geleceğini zaten biliyordum ki.Erdem'de işlerini bilgisayardan halleder,internet ne kadar çekerse artık.

*************

Bir ay kadar sonra Trabzon'a geldiğimizde Ahmet Bey bizi arabasıyla aldı.Arabada iken bize sürekli sorular soruyordu.

"Söyle bakalım kızım ilkokulda mı öğretmenlik yapacaksın?"

"Hayır Ahmet amca." Bey dememe kızmıştı çünkü."Okulun hemen yanında lise varmış orada Matematik öğretmenliği yapacağım."

Erdem 'yesinler havalara bak havalara,matematikmiş' tarzında bana alaylı bakışlar da atmayı ihmal etmemişti her zamanki gibi.

"Hay maşallah kızıma.Benimde ufak oğlan lise sona gidiyor,desene çok iyi bir öğretmeni olacak." deyip bana göz kırptı.

Yerim ben bu adamı ya.Ne kadar tatlı,şeker bir şey böyle.Babamla neden bu kadar aralarının iyi olduğu anlaşıldı.Ahmet amca sözlerine devam ederek"Kaç yaşındasınız bakayım siz?"

Ben "22" derken Erdem'de "23,Ahmet amca." dedi.

"Benimde en büyük oğlum 24 yaşında.Ondan ufak kızım da 22 yaşında,Eslem kızım seninle yani." diye bana gülümsedi.

Valla çok sevinmiştim.Yaşıtım vardı,çok iyi olmuştu yani.

"Kızıma senin geleceğini söylediğimde bir sevindi görsen.Garibim köydeki çoğu kızlar evlendi yada şehire taşındılar.Yalnızlıktan abisiyle kardeşine dadanıp duruyordu.Şimdi arkadaşı çıktı ya ne güzel." 

"Ne iyi oldu,benimde canım sıkılmayacak,şimdiden arkadaşım hazır.Bende yanımda kimse olmaz,Erdem'e dadanırım diye düşünüyordum." kıkırdayarak bunları söyledikten sonra Erdem kulağıma sessizce "Bok dadanırdın,mal." diye bana muhteşem kelimelerinden bahşetti.

Ahmet amca "Erdem oğlum,bizim kızların hepsi böyle desene."

"Aynen Ahmet amca aynen,ne çekiyorum bu kızdan anlatamam."

Ona sinirli bakışlarımı gönderdikten sonra ön tarafa Ahmet amcaya döndüm.

"Benim büyük oğlumda böyle.Kardeşine söylenip duruyor."

Ben araya karışarak "Söylenecek neyimiz var ki bizim ?" diye hem kendimi hem buradaki ilk arkadaşımı savundum.

Bir süre kendi aramızda konuşarak köye doğru gidiyorduk.Yollar topraklaşmaya başlayınca köye yaklaştığımızı anladım.Ağaçlar da sıklaşmıştı.Eve doğru giderken yolda hep inek,koyun gibi sürülerle karşılaştım.Çok tatlıydılar,tamam korkarım ama onları seviyordum.Arabanın camından doğru inekleri videoya çektim ve Melike'ye attım.Akşam arar konuşurduk.Ben ineklerin ne kadar tatlı olduğunu düşünürken arabanın durmasıyla eve vardığımızı anladım.

"Hadi bakalım çocuklar,geldik." deyince arabadan inip yere baktım.

Hava zaten soğuktu.Ama buraya yağmur da yağmış herhalde.Yerler hafif nemli çamur gibiydi.Çok ıslak olmasada vardı bir şeyler.

Erdem büyük valizleri,bende küçük iki tane spor çantalarımızı aldım ve Ahmet amcanın peşinden ilerlemeye başladık.Normal araba yolunun karşısına geçtik ve iki tarla arası,patika yoldan gidiyorduk.Ben söylenmemek için resmen kendimle savaşıyordum.Otlar çok uzundu ve ayakkabım tabansız bez ayakkabılardandı.Çamura bata çıka ilerliyordum resmen.Ah bu ayakkabılara kaç para verdim ben Ahmet amca,haberin var mı yar yar?Tarlanın sonu görünmeye başladığında Ahmet amca şükür ki durdu.

"Gençler burası sizin ev.Anahtarı tuğlanın altına koydum bir şey olur diye,bizde de yedek anahtar var.Siz girin şimdi eve.Giyinin güzelce,bir yüzünüzü yıkayın.Ben sonra Gülşah'ı yollarım size."

Erdem "Tamam Ahmet amca sağolasın.Biz bir yerleşelim de."dedikten sonra eve girip koltuğa yığıldım.

Erdem ne kadar ısrar etsede uçakla gelmemiş otobüsle gelmiştik.Çünkü onunla yolculuk çok eğlenceli oluyor.Niye uçakla iki saate buraya geleyim ki?Ama şimdi biraz pişman olmuştum açıkçası.Nasıl da yoruyor insanı otobüs yolculuğu.Ben öylece koltuğa yığılmışken Erdem yanıma gelip pis çoraplarını suratıma fırlattı,salak.

"Ne yüzüme fırlatıyorsun be pis çoraplarını? Zaten yeterince yoruldum uğraşma benimle Erdo." 

Evet ona ağabey dememek için Ayşe bile demiştim daha önceden.Daha sonra kızınca mecbur Erdo'ya döndü.

"Allah yarattı demem elimin tersiyle bir çakarım görürsün.Senin yüzünden bu haldeyiz,mal.Otobüs diye tutturmasaydın gayet mutluyduk şuan.Kalk hadi kıyafetlerimi valizden çıkar odaya koy."

"Erdem bazen bir kızdan daha fazla konuşuyorsun bilesin delikanlı." durdum ve "Ayrıca git kendin hallet." dedim.

"Lan yürü be tamam .Çabuk ol,Gül mü ne o kız gelecek daha."

"Gül kim acaba Erdem?"

"Ben nebileyim? Yandex'miyim?"

Sanki ona 'ben aslında sünnet olmadım' demiş de,'oha artık' gibi yüz ifadesi takınmıştım.Cidden,mal.

"Mahalleden bir kızı yollar buraya.Al yanaklı küçük bir şeydir." dedikten sonra yukarı çıkmaya başladı.Arkasından "Aşağıda buluşalım." diye bağırdıktan sonra bende üst kata çıktım.

İşlerimi hallettikten sonra aşağıya indiğimde Erdem telefonuyla uğraşıyordu ve sıkılmış bir hali vardı."Hayırdır Erdo,Trabzon'dan horon tepemeden gitmiş gibisin." deyip muzipçe sırıttığımda bana bakmadı bile.

"Siz kızlar neden laftan anlamıyorsunuz?"

"Sevgili mi yaptın lan? Niye bana demedin pislik?" 

"Ben daha önce ne zaman düzenli bir ilişki yaptım.Söyler misin acaba?"

Doğru söylüyordu.Hiç kızlarla çıkmıyordu sadece gönül eğlendiriyordu bir hafta.Sonra sıkılıp gidiyordu.Ona bu yaptığının çok fena bir şey olduğunu bin kere falan söyledim ama 'sen takma kafana' diye karşılık veriyordu.Sonra başka yönteme geçip 'ya bana da senin yaptıklarını yaparsa biri,o zaman ne olacak?' diye söyleniryordum ve ağzımın payını alıyordum.Çok sinirleniyordu ve sana kimse böyle şeyler yapamaz diye beni dövüyordu.Beni dövmesinin sebebini hiç anlamamıştım ama bende ona karşılık veriyordum.Bu yüzden güçlüydüm.Ağabeyinizin olması bunu gerektirir çünkü.

Ayrıca benim kimseyle çıkmama izin vermiyordu.Sevgilim olmadığı gibi doğru dürüst teklif bile eden olmamıştı daha.Ona kızdığımda ise 'sen hele işini eline al ben sana benim sözümü dinleyen mülayim bir çocuk bulacağım.' diye beni daha çok kızdırıyordu.Mülayim bir çocukmuş,mal.

Onu boşverip tuvalete gittim.Ellerimi yıkadığım sıra içeriden bir çığlık sesi geldi.Korkup hızlıca içeriye doğru gittim.Ve bir kız Erdem'in altında,dudaklarında Erdem'in elleriyle birlikte uzanıyordu.Ne?Ne uzanması?Ve ardından kocaman sırıttım.

"Erdo,bence al yanaklı kısmı doğruda küçük bir şey kısmına pek katılmıyorum." 

Bence bunlar böyle çok yakışmıştı.Yine mi tilkiler peşimde benim?

Tam OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin