nine/"I'm not alone."

49 6 4
                                    


şarkıyı unutayım demeyin guzularım <3

bilemiyordum.

neden burada olduğumu, veya olmam gerektiğini.
benden istenilen neydi,
neden bu kadar acı çektiğimi,
aynı zamanda da hayata tutunmam gerekmiş gibi hissettiğimi.

Garip bir kızdım ben hep.
Belki kötü birisi değildim ama, çokca korkaktım.

ölmekten korkmazdım,
düşmekten,  savaşmaktan, ezilmekten, incinmekten.
en çok ise, yaşamaktan korkardım.

ve sanırım bu yaşama korkusu ve endişesi,
Gün geçtikçe bir mutluluğa dönüşmeliydi.

dönüşecek miydi bilmiyordum ama,
böyle olması zorundaymış gibi hissediyordum.

Odama yerleşmiş, pencereden kar tanelerinin dengesizce yere düşüşünü izliyordum.
ve aynı zamanda olanları idrak etmeye çalışıyordum.

hem de korkuyordum.
Bana ettiği iyilikler çok büyüktü ama, henüz yeni tanıdığım bu adama karşı hem mahcup hissediyor, hem de çekiniyordum.

ne kadar süre geçtiğini bilmiyorum ama bir süre sonra odamın beyaz ve iri kapısı iki kez tıklatıldı.

-"Lei sshi?"

Jeon'un sesi kulaklarımı doldururken çok gecikmeden cevap verdim.

-"girebilirsiniz efendim."

kapıyı açan bay jeon, günlük giydiği paltosu dışında daha çok ev tarzı duruyordu.
gri eşofmanlar ile çok daha genç işi gözüküyordu.
bu hali beni gülümsetmiş ve aklımda oluşan katı Jeon stilini yıkmıştı.

-"Neden gülüyorsun Lei sshi? komik bir şey mi oldu?"

-"hayır efendim, yanlış anlamayın. sizi böyle görmeye alışık olmadığım için şaşırdım."

kapının önünden gelip kenarda duran lila renginde olan tekli koltuğa oturdu.
ve ardından boğazını temizledi.
-"Ne bekliyordun, evde de takımla gezeceğimi falan mı.?

bu adam gerçekten mütevazi olmasının yanında hala çok fazla kaba ve katıydı.
-"hayır efendim."

-"bu arada lei sshi, sürekli bana efendim veya bay jeon diyorsun.
bu beni çok fazla yaşlı hissettiriyor. ve çok fazla resmi konuşuyorsun.
kore yaşına göre 27 olabilirim ama ben hala 25 yaşında genç bir adamım. Jungkook diyebilirsin, evet."

-"siz de bana.. yani,
resmi olmadan konuşmak biraz garip olacak ama,
sen de bana Lei sshi diyorsun.
Lei yeterli..."

sırıtıp arkaya yaslandı.

"Sonda efendim diyecektin değil mi? haha"

ben de sırıtışına karşılık gülümsedim.

-"evet alışltığım için kendimi zor durdurdum aslında..
bu arada ne için gelmiştin?"

bir süre bir şey demeden perçemlerinin ardından sessizce bana baktı.
-"burası benim değil mi? istediğim yere gelirim lei."

kollarımı birbirine  bağladım.
-"sonuçta burası bir kadının odası.
öyle istediğin zaman gelemezsin değil mi Jungkook?"

-"girebilirsin diyen sendin ama."

-"kovsa mıydım o zaman?"

-"kovmak gibi bir niyetin var mıydı?

Be my hope-Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin