sixteen/"Don't come back again"

42 8 7
                                    

Sevgilim, neredesin?

Sevgilim, neredesin?

Hazır olduğunda..
Biz, biz teslim olabilir miyiz?

ben, teslim oldum.
Sadece seni geri istiyorum.

herkes beden dersi için dışarıdaydı. ben ise iyi hissetmediğimi söylemiş, sınıfta kalmıştım. Telefonumu elime alıp sungjae'nin numarasını tuşladım. iki kez çaldıktan sonra hemen açtı.
"Ne oldu, iyi misin? yine iyi hissetmiyor musun? bayılmadın değil mi?" 

Sungjae'nin dediklerini hiç bir şey söylemeden dinledim. "İyiyim, sadece bir az halsiz hissediyorum.. şey aramamın sebebi.. beni okuldan alabilir misin?" 

"Aman tanrım hissettim işte sesinden iyi olmadığını.. yarım saate geliyorum."

telefonu kapatmış, sorumlu olan hocanın yanına gidip iyi hissetmediğimi söyleyip izin almıştım.
yirmi dakika sonra ise Sungjae okulun önüne gelmişti. motorunun kaskını taktıktan sonra hiç konuşmadan gitmeye başlamıştık. kırmızı ışıkta durduğumuzda sungjae'nin giydiği ceketin kolunu çekmeye başladım. "Ajummaya ben haber veririm, başka yere gidelim. eve gitmek istemiyorum." 

Sungjae hiç bir şey demeden motoru çalıştırdı ve bir kaç dakikadan sonra bir parkın önünde durduk. kaskımı çıkardıktan sonra motordan indim ve sungjae motoru emin bir yere park edip kilitledikten sonra yanıma geldi. "Gidelim."  

kolumdan sürükleyerek beni markete getiren sungjae gülümsedi. "istediğini alabilirsin, ben ödeyeceğim." kaşlarımı kaldırdım. "Zaten param yoktu, istesen de ödemezdim." gülümseyip gözlerini kapattı. "Benim var ama, zenginim ben zengin." reyonların arasında dolanırken konuşmaya devam ettim. "bu yüzden markete geldik değil mi?" kısa bir sessizlikten sonra yine ben devam ettim. "buraya getirdiğin için çok mutluyum, alınma." 

marketten bir kaç cips, sandiviç ve içecek bir şeylerin yanında dondurma aldıktan sonra parkın içinde bulunan bankların birisine oturduk. Sungjae öylece cipsi gömerken sandiviçten bir ısırık almadan önce durdum. "Biliyor muydunuz?" kolasını içmeyi durdurup dolu ağzıyla konuştu. "Neyi biliyor muyduk?" 

"Jungkook'un o okulda öğretmen olarak işe başladığını."

elindeki kola kutusunu kenara koydu ve bir süre bir şey demeden öylece kollarını bağlayıp önünü izledi. "Ajumma söylemişti, o da sanırım başka okula gitmek istemiş ama bir türlü dilekçesine karşılık vermemişler." 

hiç bir şey söylemeden öylece durdum. ve yeniden sungjae'nin sesini duydum. "Elimde olsaydı o olan her yerden seni uzaklaştırırdım ama bunu yapamıyorum ve bu canımı çok sıkıyor.."

"Umrumda değil."

"bu yüzden mi beni aradın Lei?"

soluk bakışlarımı yüzüne çıkardım.

"umrunda olmadığı için mi bu haldesin?"

yeniden önüme döndüm. "Bu konu hakkında konuşmayalım Jae, sinirlerim bozuluyor."

aldıklarımızı yedikten sonra Sungjae beni motoruyla eve bırakmış, kendi ise yurduna gitmişti.
merdivenlerden yukarı çıktığımda ajumma evde yoktu. odama girip üzerimi değiştikten sonra kendimi yatağın ortasına yüz üstü bırakmıştım. merdivenlerden gelen ayak seslerini duyduğumda odamın kapısını açıp hemen dışarı çıkmıştım. merdivenlerden yukarı gelen ve elleri market poşetleriyle dolu olan ajummayı gördüğümde hemen koşup yardım etmek için ellerinden almıştım.

Be my hope-Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin