Namjoon elindeki çadırı yere bıraktı ve etrafa bakınıp ormanın kokusunu içine çekti. Ağaçların dallarının arasından süzülen güneş ışıkları Joon'un yüzüne vururken elini kaldırıp güneşi engelledi. "Buraya gelmeyi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim."
"Ne teşekkürü hyung, asıl biz sana teşekkür etmeliyiz. Burası çok güzel. Sayende temiz bir hava alacağız iki gün boyunca." Jimin kenardaki odun parçasının üstüne oturdu dinlenmek için.
"Herkese yardım ettim sevgili olması için, ama ben hala tek başımayım. Bu mu adalet?" Min Ji söylenerek çadırını çantasından çıkartıp kurmaya çalıştı. Jungkook Min Ji'ye gülerken bir yandan çadırını kurmasına yardım ediyordu. "Taehyung ve Jin hyung nerde?"
"En son arkamızdalardı." Taehyung hem sırtında hem önünde olan sırt çantalarıyla neşeli bir şekilde arkadaşlarına yaklaştı. "Burası mı çadırları kurduğumuz yer?"
"Evet Taehyung." Taehyung çantalarını bırakıp Jin'le kalacakları çadırı çıkartıp kurmaya başlarken Jimin Taehyung'un ardından kimsenin gelmediğini fark etti. "Jin hyung yok?"
Taehyung hissettiği eksikliğin ne olduğunu anlayıp yaşadığı aydınlanmayla birlikte arkasına baktı. "Demek nedeni buydu! Birlikte geliyorduk, sonra ben önden yürümeye başladım. Bir ara sesini duydum, o zamandan beri de görmedim."
"Hyungu öylece bırakıp geldin mi yani?" Jin kamp alanına yaklaşırken saçlarının arasına girmiş toprak ve yaprakları temizlemeye çalışıyordu. "Jin hyung? İyi misin?" Jimin, Jin'in toz toprak içinde kaldığını görünce telaşla ayaklandı. "İyiyim, sadece bir tuzağa düştüm o kadar." Sinirle üstündeki tozları savuşturdu.
"Haa, o zaman çıkardığın o ses düşme sesiydi. Ben ayağın takıldı zannettim." Jin gözlerini kısıp Taehyung'a baktı. "Tabii sen o sırada sevgilini umursamayıp gittiğin için, yardım çığlıklarımı da duymadın." Taehyung üzgün suratını yapıp Jin'e yaklaşıp sarıldı. "Özür dilerim sevgilim."
"Nasıl çıktın peki?" dedi Jimin. "Bir grup arkadaş geçiyordu, içlerinden bir kız sesimi duyup yaklaştı. Sonra diğer arkadaşlarıyla beraber beni çıkardılar."
Taehyung gözlerini kıstı, kaşlarını çattı. "Kız sana çok yaklaştı mı?" Jin gülümsedi. "Ne diyeyim ki Taehyung, ordan çıkmaya çalışırken bunu hiç düşünmedim. Sevgilim yerine başka birinin beni fark etmesi biraz sinirlerimi bozdu da." Jimin Taehyung'a gülerken Jin ona döndü. "Jimin senin çadırında kalacağım bu gece."
"Ama hyu-"
"Ah ah! Tahmin etmeliydim zaten, sevgili yüzü görünce hyungunu sattın hemen. Ben Min Ji ile kalırım." Jimin yaramazlık yapan bir çocuk gibi öylece kalıp azarını dinledi. Jin tripli bir şekilde Min Ji'nin kurulmuş çadırına girerken Taehyung peşinden gidip kendisini affetirmeye çalışıyordu.
"Ne oldu?" Jungkook Jimin'in yanına gelip kolunu omzuna attı. "Jin hyung tarafından trip yedim." Jungkook gülerken kurduğu çadırı gösterdi. "Kendi çadırımızı da kurdum. Tulumlar sendeydi değil mi?" Jimin az önce oturduğu yere bıraktığı tulumları işaret etti. "Buradalar."
"Her şey tamam olduğuna göre, biraz gezmeye ne dersin?" Jimin gülümsedi. "Olur." İkili kamp alanından uzaklaştılar. Jimin gözlerini kapatıp kuş cıvıltıları ve ağaç yapraklarının seslerinin ne kadar huzur verici olduğunu düşündü. Jungkook Jimin'e bakıp güldü. "Neye güldün?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Waste It On Me | Jikook √
Fiksi Penggemar"Hep ben anlattım. Biraz da sen anlat. Senin sevdiğin biri var mı hyung?" "Evet Jungkook, var." "Sevdiğin biri var ve bana söylemiyor musun hyung? Kim bakalım o kişi?" Gözlerime merakla bakıyordu ve gülümsüyordu. "Söylersem gidersin Jungkook." -"Was...