Hoseok elindeki hediye kutusunu cebine koyarak arkasını döndü ve içeri girmesini bekleyen sevgilisine gülerek el salladı.
Sabahın erken saatinde, güneş daha yeni doğarken sevgilisinin kollarında gözünü açmış, anın tadını çıkardıktan sonra Yoongiyi uyandırarak kendisini geri götürmesini söylemişti. Yoongi mızmızlanmış, kollarını iyice küçüğüne sararak biraz daha birlikte uyumak istediğini söylemişti. Hoseok ise yokluğunun anlaşılmaması için bunun gerekli olduğunu söyleyerek isteğini reddetmişti.
Yetimhanenin çokta yüksek olmayan duvarına dikkatlice çıkmış, duvarın arkasından alt bedenini sarkıtarak son kez arabadaki Yoongiye baktı. Güvenlik olduğu için kapıdan elini kolunu sallayarak giremezdi. Yoongi birlikte girmeyi teklif etsede Hoseok karşı çıkmıştı. Kime neyi nasıl açıklayacaktı.
Sonunda ayakları yere bastığında, boş sokakta arabanın motor sesi yankılanmış daha sonra uzaklaştığı için kaybolmuştu. Elini cebine atarak kutuya zarar gelmediğinden emin oldu. Arkasını dönerek ilerlemek için adım atmaya hazırlandığında, kollarını göğsünde bağlamış kendisine sorgular biçimde bakan, Yetimhanenin müdür yardımcısı Bayan Oh'u görmesiyle yavaşça yutkundu. Bayan Oh kötü birisi değildi fakat fazlasıyla kuralcıydı. Ensesinde yaptığı sıkı topuzu, sivri yüzünü ortaya çıkarıyordu ve oldukça baskın bir görüntü oluşturuyordu. Belkide bu yüzündendir ki bütün çocuklar ellerinden geldiğince Bayan Oh'tan uzak duruyordu.
"Günaydın Hoseok, nereden böyle?"
"Özür dilerim efendim."
"Günaydın bile demeden özür dilediğine göre yaptığın hatanın oldukça farkındasın sanırım?"
Hoseok "Günaydın." Diyerek gözlerini kaçırmış ve dudaklarını dişlemişti. Şu an oldukça utanç duyuyordu. Hâlâ kendisine açıklama bekler bir şekilde bakan kadına ne dese bilemiyordu.
"Dün gecenin yıl başı olmasıyla bir ilgisi var mı bu kaçamağının?"
Hoseok cevap veremediğinde karşısındaki kadından derin bir iç çekiş sesi yükselmişti. "Bak Hoseok, giriş çıkış saatlerini biliyorsun, bu süreler haricinde dışarı çıktığında, özellikle gizlice, başına bir şey gelse sorumlusu biz olacağız, bunuda biliyorsun. Bu seni ilk ve son uyarışım olsun. Tekrarlanırsa aynı muameleyi görmeyeceğinden emin olabilirsin."
Bayan Oh uzaklaştığında Hoseok derin bir nefes vererek yüzünü sıvazladı. Bu zamana kadar hiçbir uyarı almadığı için yaptığını pek düşünmemişti fakat duyduklarından sonra Bayan Oh'a hak vermeden edemedi. Kendisi yüzünden bir insanın başı belaya girsinde istemezdi.
Yakalandığı için ağaca turmanmaktan vazgeçerek giriş kapısına yönelmiş ve ağır ağır merdivenleri çıkmaya başladı.
Odaya geldiğinde sessizce kapıyı açarak içeri girdiğinde, gözlerini etrafta gezdirmekten alıkoyamadı. Tamam, burda birçok yıl başı gecesi geçirmişti ama hiçbir sabahı odayı bu şekilde görmemişti. Kendisi hariç diğer dört yatağın yorganları yerde, nevresimler yataklardan sarkmış bir şekildeydi. Yiyecek çöpleri açık pencereden gelen rüzgârla oraya buraya uçuyor, karton bardaklar devriliyordu. Ayrıca yerde uyuyan üç kişinin kafasında hâlâ parti şapkası duruken boyunlarında da renkli süsler asılıydı. Gözü Jimine kaydığında diğerlerine nazaran daha normal uyuduğu söylenebilirdi. Eğer yataktan sarkmış başını ve hâlâ dudağında duran düdüğü görmezden gelirsek.
Hoseok dikkatli bir şekilde Jiminin yanına ilerledi ve telefonuyla bir kaç fotoğrafını çekti. Hem anı olurdu hemde ilerde işine yarardı belli mi olurdu.
![](https://img.wattpad.com/cover/221853781-288-k520890.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Boy ⚜ Sope
Fanfiction"İyi ki doğdun Hoseok... İyi ki doğdun Hoseok..." Genç çocuk yutkunduktan sonra, burnunu çekerek titreyen sesiyle kendi doğum günü şarkısını söylemeye devam etti. "İyi ki doğdun, İyi ki doğdun... Mutlu yıllar sana..." 21 Nisan salı 2020