Hoseok oturduğu bankta iyicene küçüldü. Aralık ayının getirisi olan soğuk hava yüzüne çarparak üşümesine neden oluyordu. Başını dizlerine yan bir şekilde yaslayarak derin bir nefes verdi. Ağzından çıkan sıcak hava bir sigara dumanı gibi yayıldı gecenin karanlığında.
Saatin kaç olduğundan bir haberdi. Sadece oda arkadaşları yılbaşı için kutlama yapacaklarını söyleyip hazırlanmaya başladıklarında, gizlice çıkıp her zamanki parka gelmişti. Yılbaşı kutlamayı severdi. Bazılarının aksine yeni yılın klişesi olan 'Nasıl girdiysen öyle geçer.' sözüne inanmıyordu. Zira böyle bir şey gerçek olsaydı annesiyle girdiği yeni yılın sonunda yine annesiyle olması gerekirdi, bir yetimhanede değil. Bu yüzden genelde geri sayımı yaptıktan sonra yatağına girerek uyurdu.
Yüzüne çarpan kuvvetli bir rüzgârla kendine geldi. Sanki her yüzüne vuran soğuk hava ona burda ne işi olduğunu soruyordu. Olması gereken yer bu soğuk parktan ziyade Jiminin yanıydı. Fakat tamda bu yüzden kaçmıştı zaten.
Jimin geçen gün yolda anlatmak üzere olduğu şeyi Bay Min yüzünden anlatamadığından, gece yatmadan önce herkes uyurken anlatmıştı. Minik adımlarla yanına gelmiş, yorganı üzerlerine bir çadır misali örterek fısıltıyla bir erkek arkadaşının olduğunu söylemişti. Hoseok bunu hiç beklemiyordu. Hafif şaşkınlık dolu sesiyle kim olduğunu sorduğunda ise Jimin gözlerini kaçırıp pijamasının kollarıyla oynarken ağzı içinden 'Kim Taehyung' diye söylenmişti. Hoseok ismi hiç duymadığını söylediğinde ise Jimin durmadan ondan bahsetmiş, gece boyunca uyumasına izin vermemişti. Sabah ise okula giderken Jimin sürekli Hoseoku hızlı olması konusunda uyarıyor, eğer bir değişiklik görmezse kolundan çekiştiriyordu. Jimin her boşlukta Taehyungu Hoseoka övüyor, daha çok zaman geçirmeleri için tenefüslerde Hoseoku almadan sınıftan çıkmıyordu. Hoseok bunlara ses etmesede içten içe birazcık sinirleniyordu. Çünkü onlar flörtleşirken Jimin kendisini unutuyordu ve Hoseok adeta dış kapının dış mandalı oluyordu.
Bugünde hiç susmadan Taehyungun kendisi için aldığı yılbaşı hediyesini gösterip, onu ne kadar çok sevdiğinden bahsediyordu. Jiminin niyetinin kötü olmadığını biliyordu, zira birbirleri hariç kimseleri yoktu, elbette ona sevdiği hakkında bir şeylerden bahsedecek, iyi geçinmeleri için çabalayacaktı ama dozu tutturamıyordu. Bu yüzden gizlice kaçıp parka gelmişti. Jimin muhtemelen çok kızacaktı ama şu anlık için umrunda değildi.
Hoseok boş parkta yankılanan adım seslerini duyarak başını dizlerine gömdü. Adım seslerinin uzaklaşmasını beklerken, iyice yakınlaşması tedirgin etmişti. Sonunda kalın ses kesildiğinde, yanında bir hareketlenme hissederek gerildi. Gecenin bu saatinde dışarısının pek tekin olmadığını biliyordu lakin hiç tanımadığı bir adamın sanki hiç boş bank yokmuşçasına yanına gelip oturmasını beklemiyordu.
Bankta hareketsizce oturup, kafasını kaldırmamayı düşünürken duyduğu sesle gözlerini büyüttü.
"Yanına kimin oturduğuna bakmayacak mısın?"
Tanıdık sesle başını dizine daha çok gömdü. Adama daha geçen gün aptalca aşk itirafı yapmıştı, yüzüne nasıl bakacaktı? O günden sonra karşısına çıkmaz diye düşünüyordu. Gerçi bir şapka için bile yerini arayan adamın o itiraftan sonra yanına gelmemesi saçma olurdu.
Hoseok düşünceleriyle terlediğini hissetti. Bir anlık verdiği kararla yaptığı hareketlerden hep pişman olmuştu zaten. Yanındaki beden konuşmaya başladığında dikkatle dinlemeye başladı.
"Burada olduğunu Namjoondan öğrendim, aslında sadece seni dışarı çıkarken gördüğünü söyledi bana."
Yoongi saçlarını karıştırarak gözlerini bir türlü ayıramadığı bedeni inceledi bir süre. Dünkü konuya değinse mi bilmiyordu, ama konuşmasalarda ayrı sorundu. Ne olursa olsun artık diyerek derin bir nefes verdi ve ince dudaklarını ıslattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Boy ⚜ Sope
Fiksi Penggemar"İyi ki doğdun Hoseok... İyi ki doğdun Hoseok..." Genç çocuk yutkunduktan sonra, burnunu çekerek titreyen sesiyle kendi doğum günü şarkısını söylemeye devam etti. "İyi ki doğdun, İyi ki doğdun... Mutlu yıllar sana..." 21 Nisan salı 2020