Bölüm 12

1.5K 164 143
                                    

Hoseok okula yürürken kendisini beklemeden giden Jimini düşünüyordu. Tamam kesinlikle haksız değildi, kendisi olsa o da kızardı, hâttâ Jiminden daha fazla tepki vereceğini düşünüyordu. Bu yüzden ne bilmek istiyorsa ona anlatacaktı. Ani verdiği kararla adımlarını hızlandırdı. Jimin ne kadar erken çıksada üzüldüğünde modu düşerdi ve bu durum hareketlerine yansıyarak uyuşuk olmasını sağlardı. Hızlı olursam yarı yolda yakalarım diye düşündü ve koşmaya başladı. Bir güncük okulu ekmenin kötü bir şey olmadığına ikna etmeye çalışıyordu kendini.

Okulun yokuşundan nefes nefese çıkarken, donmuş karlı yol hiç yardımcı olmuyordu. Kaybolan dengesini son anda yakalayıp başını kaldırdığında, bayırın sonundaki  Jimini gördü. Tahmin ettiği gibi uyuşuk bir şekilde yere bakarak yürüyordu. Ona seslenmeden son gücünüde harcayarak hızlandı. Eğer seslenseydi Jimin muhtemelen koşmaya başlardı ve Hoseok daha fazla koşabileceğini sanmıyordu.

Elini Jiminin koluna sarıp bir anda kendine çevirince zor durabildiği kaygam zeminde dengesini kaybederek yere düştü. Jiminin, göğüsüne çarpabileceğini hesap etmemişti, tıpkı üstüne düşüp bir tur yuvarlanabileceklerini düşünemediği gibi. 

"Ne oluyor lan?!" Jimin yüz üstü yatmış bir şekilde bağırırken, Hoseok sırtını yerden kaldırmaya çalışırken dudağını ısırıyordu. Jimine bir şey olmaması için dua ederken sonunda kalkabilmiş, sızlayan sırtını tutarak hâlâ yerde yatan Jiminin yanına gitmişti.

"Orospu çocuğu öyle bakacağına kaldırsana beni!"

Hoseok sanki bunu demesini bekliyormuş gibi hızlıca omuzundan tutarak sırt üstü çevirmiş, kollarından yardım alarakta oturmasını sağlamıştı. Jimin kendisine  saydırırken mahçupça onu süzmüş ve yutkunarak gözlerini kaçırmıştı. Jiminin sağ yanağı sürtünmenin etkisiyle soyulmuş, elleri ise yerdeki taşlardan dolayı çizilmiş kanıyordu. İstediği şey kesinlikle ona zarar vermek değildi. Yetmezmiş gibi okul pantolonuda buzdan nasibini alarak nemlenmişti. Emindi ki yüzüde donuyordu.

Aceleyle çantasından mendil çıkararak Jiminin elini silmek istemişsede Jimin kızgın gözleriyle bakarak elini çekmişti. "Elleme."

"Jimin özür dilerim yemin ederim amacım bu değildi." Hoseok titreyen sesiyşe konuştuğunda Jimin cevap vermeden kanayan avuçlarını yere dayamış, doğrulmaya çalışmıştı. Ayaklarını yere bastığı gibi dizinde hissettiği acıyla gözlerini kapamış, ağzından acı dolu bir nida kaçırmıştı. Hoseok hızlıca onu tuttuğunda dengesini sağladığı gibi kollarından kurtulmuş, sarsak adımlarla bayırı çıkmaya başlamıştı. Hoseokun amacının bu olmadığını elbette biliyordu, o da istemezdi tek arkadaşına bu şekilde davranmak fakat Hoseokun biraz değerini anlamasını istiyordu.

Arkadaki Hoseokun özür dilerim sözlerini duymazlıktan gelerek nihayet bayırı çıkabildiğinde, yolun köşesinde kendisini bekleyen Taehyungu gördü. Taehyungta Jimini fark ettiğinde gülümsemiş, topalladığını görünce ise kaşlarını çatarak hızlıca yanına yürümüştü.

"Jimin! Ne oldu?!" Diyerek iki büklüm olan sevgilisini titreyen elleriyle kucağına almış, kaldırıma ilerleyerek otutturmuştu. İlk defa onu bu halde görüyordu aklından onca seneryo geçerken, çantasından mendil çıkardı. Jiminse açtığı avuçlarına üflüyordu acıyı geçirmek için.

"Bebeğim ne oldu söyler misin?"

Jimin ellerine bastırılan peçeteyle dudaklarını dişledi. Normalde bu kadar kırılgan değildi fakat hem dizindeki acı ve havanın soğukluğu hemde Hoseokun kalbini kırmış olması onu hassaslaştırıyordu. "Bayırda ayağım kaydı ve düştüm. Önemli değil."

My Boy ⚜ SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin