Bölüm 13

1.3K 209 49
                                    

Bu bölüm sosyal deney içerir sınır: 55 oy teşekkürler :D

"Jimin sakin olur musun artık?" Taehyung elinde telefonla bir ileri bir geri giden sevgilisine söylendi. Normalde derste olmaları gerekirken Jimin, Hoseokun telefonlarını açmaması yüzünden endişelenmiş ulaşana kadar durmayacağını söyledikten sonra derse girmemişti.

"Anlamıyorsun Taehyung, biz ne kadar tartışsakta küssekte birimiz aradığında açmamazlık yapmayız." İlk derse girdiklerinde Hoseokun gelmediğini fark etmişti, Hoseok hiç eften püften nedenlerle okulu eken birisi olmamıştı. İkinci ders gözünü kapıdan ayırmayarak gelmesini beklesede yine gelen giden olmadığında endişelenmeye başlamış, fakat açılmayan telefonlarla endişesi daha da artmıştı.

"Belki şarjı bitmiştir ya da duymuyordur olamaz mı?" Diyerek ellerini tuttu Jiminin Taehyung. Bu kadar endişelenmesini istemiyordu. Hassas bir bünyesi olduğundan yakın zamanda baş ağrıları başlayabilirdi.

Hızlıca başını hayır anlamında salladı Jimin. Sarı saçları gözünü kapattığında başını yana eğerek siyah gözlere baktı."Bunlar hiç Hoseokluk değil Taehyungie."

"En azından kötü düşünmemeye çalışsan ha? Belki yurda gitmiştir ya da bir kafededir?"

Taehyungun söylediklerine dudaklarını büzdü Jimin. Onun yurt dediği yetimhaneye bu saatte giderlerse hiç iyi şeyler olmazdı. Kafeye gitmiş olma olasılığı vardı tabi ama bu telefonlarını açmamasını açıklayamazdı. O an aklına Yoongi hyungu geldi. Belki onun yanına gitmişti ve bu yüzden açmıyordu telefonlarını. Olamaz mıydı? Eğer öyleyse Hoseok bu sefer elinden kurtulamazdı.

"Yoongi hyungu arayacağım."

Hızlıca elllerini uzun parmaklı ellerden çekerek telefonu açtı. Rehberde kayıtlı olan numaraya tıklayarak açmasını bekledi. Bir yandan haber alabileceğine sevinen kalbi hızlıca atarken dişleri dudaklarını eziyordu. Biraz daha bekledikten sonra, bilindik sesin lütfen daha sonra tekrar arayınız cümlesini duydu. Kaşları çatılırken hızlıca tekrar aradı, sonuç yine aynı olurken sinirle ayağını yere vurdu. Tanrı aşkına bu ne kötü bir gündü böyle?!

Pes etmeyerek tekrar aradığında nihayet çabaları sonuç vermişti. Karşısındakinin konuşmasına izin vermeyerk hemen konuya girdi. Daha fazla haber alamazsa bayılacağını hissediyordu.

"Alo hyung! Hoseok senin yanında mı?" Heyecandan ve endişeden titreyen sesiyle sorusunu sorduğunda nefesini tutarak cevabı bekledi, bir yandanda lütfen öyle olsun diyerekten dua ediyordu.

"Nasıl benim yanımda mı? Seninle okulda değil mi?"

Gelen yanıtla aklındaki umut dolu düşünceler yerini kötülerine bıraktı. Onun yanında değilse neredeydi, kaçırılmış mıydı, neden kaçırsınlardı, hastane, o kadar aramasına kimse mi dönmezdi?

Gözünden yaşlar akmaya başladığında telefonda cevap bekleyen Yoonginin sesini duydu. "Jimin! Duymuyor musun?!"

"Hyung-"

"Neler oluyor anlat bana, Hoseok nerede?"

"Bi-biz tartışmıştık. Sonra ilk derse gelmedi-" dedikten sonra tekrar tekrar hıçkırık kaçtı dudaklarından.

Taehyung Jimine sarıldıktan sonra daha fazla konuşamayacağını anlayarak telefonu almış, Hoseoku ilk dersten beri görmediklerini ve Jiminin telefonlarını açmadığını söylemişti. Telefon yüzüne kapandığında derin bir nefes vermiş, kollarındaki küçük bedeni lavaboya doğru yürütmeye başlamıştı.


My Boy ⚜ SopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin