Sabah uyandığımda annemin çoktan işe gitmiş olduğunu farkettim. Kahvaltı yapmak istemediğim için üstümü giymeye başladım. Siyah kot pantolonumu giyip üstüne beyaz bir tişört geçirdim. Tam dişlerimi fırçalarken sokaktan Poyraz diye bağırma sesleri duydum. Elimde diş fırçamla balkona çıktığımda Gökhan ve Hamza'yı gördüm. İkisi de heyecanlıydı ve bana bağırıyorlardı. Beni görünce sustular.
"Salak mısınız oğlum siz? Millet sabah sabah sizin sesinizi dinlemek zorunda mı?" diye sitem ettim.
Gökhan gülerek "Kanka çok önemli bir şey oldu. Sana güzel bir haberimiz var." dedi.
Biraz merak etsem de çaktırmadan "Okulda söylersiniz." diyip geçiştirmek istedim.
"Yok şimdi söylemek zorundayız." dedi Hamza.
"Tamam bağırmayı kesin eve gelin." dedim susmaları için. Çünkü mahalleyi uyandırmak üzerelerdi.
Onlara kapıyı açtıktan sonra içeri geçtiler.
"Ne oldu, sabahın köründe sokağın ortasında neden bağırıyordunuz?" dedim kızgınlıkla.
Gökhan konuşmaya başladı. "Kanka benim bir kuzenim var. Üniversitede bilişim okuyor. Hani şu resim vardı ya, Okan'ın attığı..." derken sözünü kestim.
"Banane o resimden. Bunun için mi sabahın köründe geldiniz. Konuşmanız bittiyse çıkabilirsiniz." dedim.
O ikisinden bahsetmelerini istemiyordum ve sabah sabah bana resimden bahsediyorlardı.
"Abi bekle bi sözünü kesme." dedi Hamza.
Gökhan tekrar konuşmaya başladı. "O gün resmi Melike'den bana göndermesini istemiştim. Gönderince kuzenimle konuşup resimde oynanıp oynanmadığını öğrenmesini istedim ve resim shop çıktı. Zaten dikkatli bakınca tenlerin boyun kısmında ikiye ayrıldığını farkediyorsun." dedi ve resmi gösterdi.
Telefonu alıp baktığımda gerçekten de dediği gibi boyun tarafından aşağısı bir tık daha koyuydu. Telefonu geri verdim ve konuşmaya başladım.
"Ee banane bundan. Merisa hiç bir şeyim olmuyor değil mi? Bu yüzden beni ilgilendirmiyor." dedim.
Konuyu kapatmaya pek niyetleri yoktu anladığım kadarıyla ve Hamza kolumdan tuttu.
"Oğlum bak, hepimiz biliyoruz. Sen Merisa'ya hala aşıksın ve unutmadın. Resim shop yani Merisa başkası ile olmamış hiçbir zaman." dedi Hamza.
Bağırarak "Bir daha yanımda Merisa konusu açılırsa kalbinizi kırarım." dedim ve odama girip çantamı aldım.
Binadan çıktığımızda kimseden ses çıkmıyordu. 20 metre kadar ilerimizde Melike'yi gördük. Gökhan ortamı dağıtmak için bağırdı.
"Şşşt yavru, bırakalım mı okula" dedi.
Melike arkasını döndü ve gözlerini devirdi.
"Bugün geç kalmışsınız." diyerek gülümsemeye başladı.
"Seni bekledik." dedi Gökhan.
Melike gülerek "Tamam inandım." dedi ve okula yürümeye başladık.
Okula vardığımızda doğrudan sınıfa geçtik ve kimseden ses çıkmıyordu. İlk ders Biyoloji'ydi. Sıkıcı dersler sırayla geçerken öğle arası gelmişti. Zil çaldı ve öğle molamız başlamıştı.
"Sıra sende!"
"Sıra sende!"
"Sıra sende!" diyerek aynı anda Gökhan'a baktık."Pisliksiniz." dedi ve kalktı sırasından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHİL POYRAZI
Подростковая литератураHaftada bir bölüm atıyorum. İçeriğini merak ediyorsan okumaya başla! :)