İhmal

10 3 6
                                    

Merisa'ydı gördüğümde olduğum yerde durdum. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi veya neden burada olduğunun bilmiyordum. Ben durunca Gökhan ve Hamza da durdu.

"Kanka ne oldu?" dedi Gökhan.

Cevap vermeden Merisa'ya bakmayan devam ettim. Görmeyeli ne kadar da güzelleşmişti. Sarı saçlarını kısa bir şekilde kestirmiş ve gözleri de çok güzel gözüküyordu. Ben böyle Merisa'ya bakarken bizimkiler de durumu anlamıştı. Yavaş yavaş yürümeye başladım. Ben yürümeme rağmen Gökhan ve Hamza benle gelmedi ve sokağın çıkışına doğru yürümeye başladılar. Bir şey demeden binaya doğru yürümeye devam ettim. Gözümü ondan alamıyordum ama beni terk edişi dün gibi aklımdaydı. Bir şey demeden yanından geçtim. Tam binaya girecekken arkamdan durdurdu.

"Poyraz"

İsmimi onun ağzından duymayı o kadar özlemişim ki..

"Efendim?" dedim hiç istemesem de.

"Nasılsın?" diye sorunca öylece kaldım. Ne yani normal bir konuşma için mi buraya gelmişti?

"İyi" diyerek geçiştirdim ve binaya girmek için adım attım. Tam binaya girecekken arkamdan seslendi.

"Biraz yürüyelim mi?"

Onunla yürümeyi hiç istemiyordum. Eskiyi tekrar hatırlamak istemiyordum. Hayır demek için beynim bas bas bağırsa da onu özleyen tarafım konuşmuştu.

"Peki." dedim ve sokağın aşağısına doğru yürümeye başladık. Sessizce yürürken parka gelmiştik. Parka girince o da itiraz etmeden peşimden girdi. Boş bir banka oturup cebimden çıkardığım sigarayı yaktım.

"Sigara mı içiyorsun?" diye sordu.

"Evet." diyerek sigaramı içmeye devam ettim ama o konuşmaya devam etti.

"Ben de dün geldim. Seni görmek istedim." dedi.

Ona bakmayı çok istiyordum ama olmuyordu. Tekrar ona bakarak aşık olamazdım. Susmaya devam ettim.

"Neden konuşmuyorsun? Bir zamanlar birbirimizi seviyorduk ve o zaman hiç susmuyordun." dedi.

Bir zamanlar demişti, demek ki beni sevmeyi bırakmıştı. Bir zamanlar demişti, demek ki beni unutmuş ve başkalarını sevmeye başlamıştı. Ne kadar ağır kelimeydi bir zamanlar.

"Seviyorduk ve bitti." dedim takmamaya çalışarak.

Nasıl kurmuştum bu cümleyi bilmiyorum ama canım yanıyordu. Resmen kelimeler vücuduma iğne gibi batıyordu.

"Hiç mi sevmedin?" dedi bana bakarak.

Güldüm ve "Evet beni o gün bırakan kızı hiç sevmedim. Beni dinlemeyen ve bırakıp giden kızı hiç sevmedim. BENİ TERKEDEN KIZI HİÇ SEVMEDİM MERİSA." diye sesimi yükselttim sonda.

"Peki." dedi ve sustu ama çok geçmeden konuşmaya devam etti. Sesi titriyordu ve o zaman kendime kızdım ona bağırdığım için.

"Neden böyle oldun?" dedi. Dalga geçiyordu sanki.

"Beni bu hale sen getirdin ama Merisa sana bir şey diyemiyorum. Sana beni sorarlarsa önce hafifçe gül.
Sevilmeden sevdi de
Ne kadar saftı, kullandım onu de
O kadar saf ve güzel sevdi ki de
Kaldırmadı, ağır geldi, kaçtım de..." dedim ve banktan kalktım.

Arkama bakmadan yürümeye devam ettim ve gözümden bir damla yaş süzüldü. Ağlamamaya kararlıydım ve gözümdeki yaşı silip yürümeye devam ettim.

Eve geldiğimde kendimi soğuk duşun altına attım. Dediklerimi düşünüyordum ve gözümden yaşlar süzülüyordu. Ona kızgındım. Kızgınlıktan öte kırgındım. Beni o gün bırakmıştı ve şimdi neden gelmişti? Neden eski günleri tekrar hatırlatmıştı? Bunları düşünürken duştan çıkmaya karar verdim. Kendimi yatağa atıp uyumaya başladım. Uyumak ve tüm bu olanları unutmak istiyordum.

SAHİL POYRAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin