Günümüz
Nereye baksam bulamamıştım Okan'ı. Onu bulmak ve hesabını sormak istiyordum. Benim dokunmaya kıyamadığım kızla yatmasının hesabını sormak istiyordum. Siktiğimin telefonunu kafede bıraktığım için kimseden yardım da alamıyordum. En sonunda pes ederek sahile gitmeye karar verdim. Taksiciye sahile götürmesini söyledikten sonra Merisa ile olan anlarımı düşünmeye başladım. Camdan dışarıya baktığımda onunla yaşadıklarım gözümün önünden geçiyordu. Onunla ilk öpüşmemiz, ilk beraber yemek yememiz, ilk el ele tutuşmamız, ilk sinemaya gidişimiz. Ve sonra, o gün. Beni terkedişi. Sahilin ortasında öylece arkasından bakmam ve hiç bir şey yapamamam. Onu unutmaya çalışıyordum, bu doğru ama olmuyordu. Ne kadar başka kızlarla çıksam da, ne kadar unutmaya çalışsam da olmuyordu. Bunu bana nasıl yapabilmişti?
Sahile gelince ücreti ödeyip taksiden indim. Bir bira alıp kayalıklara doğru yürümeye başladım. Bu hayatımdaki ikinci alkol tüketişimdi. Kayalıkların oraya geldiğimde denize yakın oturdum. Saat gece yarısına gelmişti ve etraf karanlıktı. Ay ışığının denize vurması ile çok güzel bir görüntü oluşmuştu. Biramı içmeye başlamıştım ki bir şey farkettim oturduğum kayada. M♡P yazıyordu kayada. Bu kayayı hatırlamıştım. İlk defa öpüştüğümüz kayaydı burası. Bunu görünce sağ gözümden bir damla göz yaşı bana ihanet ederek aktı. Ağlamak istemiyordum ama daha fazla da dayanamıyordum. Gözümden yaşlar akarken o fotoğraf geldi gözümün önüne. Beni hemen unutup başkasının yanında soluğu alan Merisa. Bunları düşünürken ağlamaya devam ediyordum. Hani derlerdi ya 'Erkekler Ağlamaz' diye. O söz işte başlı başına yalan. Biramı bitirip attığımda ağlamam azalmıştı ama göz yaşlarım durmuyordu ve birden yanıma birilerinin geldiğini farkettim. Gökhan, Hamza ve Melike gelmişti.
"Oğlum kalk hadi. Siktir et önemsiz kişiler için ağlamaya değmez." dedi Hamza.
Kalkmaya pek niyetim yoktu. Bir şey demedim ama onların beni böyle görmesini istemiyordum. Ağlamam durdurmaya çalıştım ama durmuyordu. Telefonum aklıma geldi.
"Telefonum nerede?" dedim.
Gökhan cebinden çıkardı ve verdi. Bi şarkı açıp unutmak istordum her şeyi. Telefonun tuş kilidini açtığımda o resim çıktı karşıma. Resmi görünce telefonu tuttuğum gibi denize fırlattım ve ayağa kalktım.
"Oğlum ne yapıyorsun ya?" dedi Gökhan.
Susma yemini etmiş gibi yürümeye başladım. Arkamdan da üçü geliyordu. Onlara da kızmıştım buraya geldikleri için. Aslında kızgınlığım kendimeydi onları buraya sürüklediğim için.
Eve vardığımda kapıda görüşürüz dediler. Yine ağzımı açmadan anahtarımla kapıyı açtım ve içeri girip kapattım. Odalara baktığımda annemin yatağında uyuduğunu görmüştüm. Banyoya girip üstümdekilerden kurtuldum. Duşakibinin içine girip soğuk suyu sonuna kadar açtım. Göz yaşlarım akmaya başladı. Ağladığım için kendime kızıyordum. Ağlamayı güçsüzlük olarak görüyordum ve şuan güçsüzlüğün dibindeydim. Yarım saat öylece soğuk suyun altında durduktan sonra banyodan çıktım. Üstüme şortumu ve tişörtümü giyip yatağıma girdim.
Telefonum aklıma geldiğinde kalkıp pantolonumun ceplerine baktım ve sonra denize fırlattığımı hatırladım. Bir küfür savurup yatağa geri girdim. Yarım saat öylece boş tavanı izleyip düşünürken uykuya dalmıştım.
Uyandığımda gün ışığı gözümü kamaştırdı. Bugün pazardı ve yataktan çıkmak istemiyordum. Burnuma yağ kokuları geliyordu. Yatağımı bırakıp mutfağa gittiğimde annemin patates ve köfte kızarttığını gördüm. Mutfağın kapısında dikilirken o da beni farketti.
"Günaydın oğlum." dedi neşeyle.
"Günaydın annem."
"Bu pazar da patates köfte yiyelim canım çekiyordu hem. Dün gece yatmadan aradım telefonun kapalıydı şarjın mı bitti. Sonra eve geldiğinde uyandım kapının kapanma sesine ama seni görünce kalkmadım." dedi annem.
"Telefonum denize düştü." dedim olaylardan bahsetmek istemeden.
"Avm'de deniz mi var? Hem daha 2 aylık taksidi vardı onun oğlum ya."
"Avm'den sonra sahile gittik. Orada düştü anne. Pek ihtiyacım da olmuyordu zaten."
"Kahvaltıdan sonra kartımı al git kendine al bir telefon ama fazla pahalı olmasın."
"Tamam anne, teşekkür ederim."
"Rica ederim oğlum sen iyi ol yeter." dedi ve yanağımdan öptü.
Yanağımdan öpmesi için parmak uçlarına kalkması gerekiyordu onun yerine ben eğildim. Boyum 1.83'tü ve annemin boyu ise 1.63 yani aramızda 20 cm vardı. Boyum babama çekmiş. Annemin dediğine göre babam da uzun boyluymuş.
Kahvaltımızı beraber yaptık ve telefon almak için dışarı çıktım. Sonra aklıma annemle uzun zamandır beraber dışarı çıkmadığım aklıma geldi ve onu da çağırdım.
"Anne seninle uzun zamandır dışarı çıkmıyoruz. Sen de gelsene benimle güzellik." dedim.
Biraz naz yapsa da peki geliyorum dedi ve çantasını alıp çıktı evden. Annem ile sohbet ederek telefoncuya doğru gidiyorduk.
Telefoncuya vardığımızda sırayla telefonlara bakmaya başladık. Telefonumun aynısından alacaktım. Tam istemiştim ki annem "Bak bu bi üst modeliymiş, hem daha güzel bunu alalım." dedi 8 Plus'ı göstererek.
"Yok, hem pahalı o. Eski telefonumun aynısından alalım yetiyor bana." dedim hemen almak için.
"Boş ver, daha dikkatli kullanırsın." dedi ve telefonu aldı.
Biraz bekleyerek eski hattımı tekrar aldığımızda çıktık telefoncudan. Annemle eve doğru giderken markete girdik ve iki dondurma aldım. Eve geçtiğimizde telefonumu açıp hattımı taktım. Telefonu kurduğumda masaya bırakıp tekrar yatağıma girdim. Annem bir kaç kere yanıma gelip neyim olduğunu sorsa da bir şey yok diyerek geçiştirdim ve uyumaya başladım.
Gözümü açtığımda hava kararmıştı. Telefonumu alıp saate baktım. 23.00 gösteriyordu. Tekrar uyumaya devam etmek istedim ama uyuyamıyordum. Telefonumu elime alıp sosyal medya uygulamalarını indirdim. Instagram'da gezniriken göz kapaklarım kapandı ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu ve saat 07.45'i gösteriyordu. Üstümü giyip dişlerimi fırçaladım. Annem de kalkmıştı.
"Poyraz gel kahvaltı yap. Dün de bir şey yemedin." dedi.
Olumsuz şekilde başımı salladım ve "Okulda bir şeyler yerim" diyerek geçiştirdim. Dışarı çıktığımda arkamdan Gökhan ve Hamza'nın bağırdığını duydum. Döndüğümde bana doğru geliyorlardı.
"Günaydın kardeşim. Daha iyi misin?" dedi Hamza.
"İyiyim, merak etmeyin." dedim ve elimdeki telefonu cebime koydum.
"Ooo yeni telefon yapmışız. Bi hayırlayalım" dedi Gökhan gülerek.
O gülerken biz de güldük ve okula doğru yürümeye başladık. Saat erken olduğu için yürümek daha iyi gelecekti. Okula vardığımızda sınıfa girip çantamı bıraktım. Aynı şekilde Gökhan ve Hamza da aynısını yaptı. Kantine gidip bir tost aldım. Hamza aç olmadığını söylersek bi su, Gökhan ise bir çikolata aldı. Masaya geçip tostumu yemeye başladım. Tostımu yarısına gelmiştim ki giriş kapısında onu gördüm. Okan'ı. Tostu masaya bırakıp ayağa kalktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/240132969-288-k747779.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHİL POYRAZI
Teen FictionHaftada bir bölüm atıyorum. İçeriğini merak ediyorsan okumaya başla! :)