'33

37.8K 1.9K 377
                                    

'Sonra seni hatırlıyorum.
Birden zindanım aydınlanıyor.
Kuşlar cıvıldıyor içimde, yaşamak istiyorum...

📍OKUYUN!
Öncelikle herkese merhaba.
Uzun süredir canımı sıkan konuyu size değinmek istiyorum ki gelen oy ve yorumlar gitgide düşmüş durumda. Çoğu katagorilerde 1. sırada yer alırken şuan gerçekten diplerdeyim. Ve beni oldukça üzmüş durumda. Hayır anlamıyorum 2 güne bir yeni bölüm atıyorum ve oy, yorum sınırı da koymuyorum. Galiba artık koymak zorundayım. Kitabımı gerçekten beğeniyorsanız düşüncelerinizi yoruma aktarmak ve oy vermek bu kadar zor olmasa gerek. Bu konuda beni anlayışla karşılayacağınızı umuyorum...

•Oy sınırı: 450

•Yorum sınırı: 300

📍Verdiğim sınırlar gelmesse kesinlikle bölüm atmayı düşünmüyorum. Biliyorum belki sürekli oy verip, yorum atan okurlarıma haksızlık olacak ama beni anlayışla karşılayacaklarını umuyorum. Verilen emekler hiç göz önünde bulundurulmuyor.

📍Ayrıca bu bölüme en çok yorum atan iki kişiye diğer bölümü ithaf edeceğim. Güzel yorumlarınızı bekliyorum.

İyi Okumalar...

"Miraay! Güzeliim! Uyan hadi!" Diyerek uyuyan karısının boynuna öpücükler bırakmıştı Fırat. Genç kız birşeyler mırıldanıp, yönünü ters çevirerek uyumaya devam etmişti.

"Anne uyuyo mu?" Beceriksizce bunu söyleyen kızına kafasını sallamıştı.

"Evet kızım. Anne uyumuş, uyanmıyor."

Defne dudaklarını büzdüğünde gülümseyerek öpmüştü kızını.
"Anne yorulmuş uyanmıyor. Kahvaltıyı biz hazırlayalım mı bugün?"

Defne anlamış gibi kafasını sallamıştı babasına. Fırat buna gülümseyip, kızını da alarak aşağı inmişti. Mutfağa geçip, Defne'yi tezgahın üzerine oturttu. Kollarını yukarı çemreyip, dolabın karşısına geçti. Ne yapsam diye düşünürken iki yumurtayı eline alıp, kasenin içine özenle kırmıştı. Ardından onu kızına verdi.

"Kızım bak sen bunu böyle karıştıracaksın tamam mı?" diyip çırpacağı eline verip, göstermişti. Bu Defne'ye çok eğlenceli görünmüş, babasının gösterdiği gibi çırpacağı eline alıp, karıştırmaya başladı. Bu sırada Fırat'ta çayı demleyip, masayı kurmuştu.

"Defne ekmek almayı unuttuk!" Demişti telaşla. Kızını baktığında önündeki yumurta kasesine elini daldırmış, afiyetle parmaklarını somuruyordu. Bunu dert etmeyip, onu kucağına alıp ellerini yıkadı.

"Hadi gel ekmek alıp gelelim." Diyip birlikte dışarı çıkmışlar, köşedeki marketten ekmek alıp dönmüşlerdi. Defne'nin ısrarı üzerine ona da birkaç abur cubur almışlardı. Eve döndüklerinde tekrar mutfağa geçip, yarım kalan kahvaltıyı hazırlamaya koyulmuştu.

Genç kız gözlerini aralayıp, yatakta dönüp, yerinden doğrulmuştu. Etrafa göz gezdirdiğinde kızını ve kocasını görememişti. Gözlerini ovalayıp, onlara seslendi.

"Fırat! Defne? Neredesiniz?" Demişti uykulu sesiyle. Fakat ikisinden de yanıt alamamıştı. Adımlarını aşağı kata yönlendirdiğinde gelen seslerle orada olduklarını anlamıştı. Burnuna gelen kokuyla kaşları çatıldı. Bu yanık kokusuydu.

Hızla aşağı indiğinde gördüğü manzarayla sabah sabah sinirleri tavan yapmıştı. Fırat ve Defne kahvaltı hazırlama bahanesiyle mutfağa girmiş, heryeri berbat etmişlerdi. Oysa daha dün gece heryeri temizleyip uyumuştu. Başlarına gelen olaylardan sonra evlerine yabancı almamaya karar kılmışlardı. Evin bütün işleri Miray kendisi yapıyordu.

O    G E C E 🌒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin