iki

266 30 9
                                    

Yoongi gittikten sonra etrafı toplayıp biraz dinlenmek istedim. Koltuğa uzandığım da gözlerimin kapandığını bile hissetmemiştim. Hala sızlayan yaralarım vardı, gözümün yanındaki morluk ise git gide daha belirginleşiyordu. Aynaya her baktığımda kendimi bu halde görüyor hem üzülüyor hemde küfrediyordum.

--

Yoongi eve girmişti, gözleri Jimin'i aramıştı ama gittiğini anımsadı. Salona geçtiğinde koltukta uyuyan Jimin'i gördü. Şaşırdı ama Jimin çok tatlıydı, uyurken bile. Koltuğun yanına çömelip Jimin'e baktı,sabah gözüne çarpan şeyi tekrar gördüğünde duraksadı. Suçlu hissediyordu, Jimin'e arabayla çarptığında ona zarar verdiğini düşünmek büyük bir vicdan azabıydı. Mutfaktan buz alıp Jimin'in gözünün yanındaki morarmış ve hafif şişmiş yaraya tuttu. Jimin ise irkilerek uyandığında şaşırdı. Gitmediği için özür dilemek istercesine konuşmaya başladı.

"Üzgünüm uykuya dalmışım."
Yoongi her zamankinden daha nazikti bugün. Ona sinirli ve mimiksiz bir bakış atmadı. Utanarak buzu yere bıraktı ve hemen elini çekti. Yoongi Jimin'in gözlerine bakarken, ona iyilik yapmaya çalıştığını hissederek mutlu olmuştu. Yoongi bunu fazla uzun tutmadı ciddi ve biraz utangaç bir ifadeyle önce boğazını temizledi daha sonra Jimin'in gözlerinin içine bakmaya devam etti,
"Gitmemişsin gittin sanıyordum. "
Jimin zaten konunun buraya geleceğinden emindi, iç sesine engel olmak onu bir hayli zorlasa da söze girdi.
"Haklısın ama uykuya dalmışım." dedi çekinerek.

Yoongi alçak sesli de olsa bir kahkaha attı, Jimin utanarak kalktığında nereye gideceği sorusu kafasını kurcalamaya başladığından keyfi kaçmıştı. Yoongi hala olduğu yerde çömelmiş bir vaziyette duruken Jimin gitmek için kapıya yöneldi. Yoongi de kapıya doğru yöneldiğinde Jimin duraksadı, belkide ona söylemek istediği son şeyi dile getirdi,
"Teşekkür ederim."
Jimin Yoongi'ye defalarca teşekkür ettiğini fark etmemiş olacak ki her fırsatta ona minnettar bir ezgiyle teşekkür ediyordu.
Yoongi ciddi edasına geri döndüğünde "Gerçekten gidecek bir yerin yok mu?" diye sordu. Jimin yutkundu, ve hala babasından şiddet gördüğünü dile getirmeye hazır hissetmediği için sadece üzgün bir şekilde "yok" demekle yetindi.

Yoongi o kadar vicdansız değildi, evet Jimin'den bugün gitmesini istemişti. Ama sokakta kalmasındansa evinde biraz daha kalmasına izin verecekti.
"Gitme."
Jimin afallayarak Yoongi'ye uzun uzun baktı. "Anlamadım?"
Yoongi yutkundu ve tekrarladı. "Gitme, yani tamam biraz daha kal, zaten baksana o geceki kazada gözünün yanına falan da zarar vermişim, bu senin hakkın gibi düşün."
Jimin sevinçle Yoongi'ye sarıldı, bir iki dakika sonra ne yaptığı beynine zank ettiğinde utanarak geri çekildi. Çok mutluydu, ama içindeki burukluk geçmemişti, Yoongi hala gözünün yanındaki şişliğin onun yüzünden olduğunu düşünüyordu. Jimin Yoongi'ye yalan söylediğini hatırladıkça üzülüyordu ama Yoongi bunu unutmasına hiç izin vermiyordu.

--

Dün akşam sevinçle uyumuştum, geçirdiğim hem dayaksız hemde mutlu, nadir gecelerimden biriydi. Huzurlu bir uykunun olmasının etkisiyle sabah uyandığımda saatin on iki olduğunu gördüğümde kısa bir şok geçirdim. Bu kadar çok uyumazdım genelde daha da doğrusu uyuyamazdım. Babam erkenden bir şeye sinirlenmiş olur gelip sinirini benden çıkarırdı. Ama yinede uykuyu fazla sevmezdim, saati on iki gördüğümde yaşadığım şok bundan kaynaklıydı. Banyoya evde daha önce hiç gitmemiştim, Yoongi'yi bu konuda  rahatsız etmemek istediğim için hemde beni bir çapak olarak görmesini istemediğimden kendim aramaya karar verdim. Ev fazla geniş değildi ama ideal bir evdi, salonda bir televizyon ünitesi birde koltuk takımı haricinde minik birde sehpa  vardı. Mutfak da her evde olan şeyleri barındırıyordu. Bir yatak odası vardı ki bu Yoongi'nin odasıydı. Yani bir de banyo olduğu şüphesiz ki oraya erişmem uzun sürmezdi. Kolidorun başında olan salondan çıktığımda hemen karşı çapraz da kapısında "RAHATSIZ EDİLİNCE DÖVÜYORUM" yazan bir oda vardı, Yoongi'nin odası olduğunu düşünmek pek de zor olmadı zaten. Biraz daha ilerlediğimde zaten daha önce de bulunmuş olduğum mutfak beni karşıladı. Mutfaktan biraz daha yürüdüğümde banyoyu görünce minik çaplı bir sevinç gösterisi sergiledim. O an Yoongi beni görseydi bahse girerim bu sefer cidden kovardı. Banyoya girdiğimde hemen karşıda duşakabin çaprazında klozet ve onun da hemen yanında lavobo vardı ve hemen huzurla musluğu açtım. Akan soğuk su avucumu doldurduğunda serinledim. Yüzüm ile buluştuğunda ise sanki yaz mevsiminden bir anda kışa geçmiş gibi hissettim, bu serinlik ile günün mutlu geçmemesi imkansızdı.

Yine kahvaltıyı hazırlayarak bir kez daha teşekkür etmek istedim Yoongi'ye. Mutfağa girdim ve bütün çabamı ortaya koyarak bir kahvaltı sofrası hazırladım. Tezgahın hemen önünde duran masaya hazırladığım son tabağı da koyarken Yoongi geldi, benim aksime tam anlamıyla bir yaz yaşadığı belliydi. Ben kazak ve pantolon ile dururken, o şort ve kısa kollu ile geldiğinde onun yerine bende rahatladım diyebilirim. Onu gözlerimle rahatsız etmekten çekindiğim için tabağı masaya koydum ve "Günaydın" dedim tebessüm ederek. Oda biraz uykulu ama yinede tebessüm eden dudaklarıyla gerinerek "Sanada günaydın" dedi. İşte o zaman rahatladım çünkü ilk gün ki gibi ciddi olması beni geriyordu, ama dünkü nazik hali hala üzerindeydi.

"Sen cidden baya hamaratsın ama" dedi gülerek, onu mutlu ettiğim ortadaydı. Yaptığım kahvaltı ile mutlu olduğuna göre yemeklere düşkündü anlaşılan. "Teşekkür ederim ve ben de sana teşekkür etmek istedim." dedim çekingen bir ifadeyle, o da karşılık verdi. "Artık teşekkür etmesen mi? Yani artık sayamıyorum bile" dedi yine kahkaha atarak, bende aslında bunun farkında olduğumu bildiğim için burun kıvırdım ama ister istemez bende gülüyordum. Kahvaltı bittiğinde "Bu sefer de ben toplayamam yanlız!"dedim ellerimi kaldırarak.
"Haydaaaa! Oldu mu böyle şimdi? Sofrayı kuran kaldırır ayrıca Jimin Bey." dedi sırıtarak, bende ona mantıklı bir karşılık verdiğimde donup kaldı. "Bir daha hazırlamam o zaman Yoongi Bey." gözlerinden hergün hazırlamamı istediği okunuyordu, acıklı acıklı bana baktı. "Tamam pes ediyorum böyle bir kahvaltıyı elimin tersiyle itmiş olmak istemiyorum, toplayayım bari." O bulaşıkları makineye koymaya hazırlanırken yüzündeki üzgün ifadeye dayanamayıp yardım etmek için bende yanına gittim. Yardım etmeye başladığımda kahkahalarını tutamıyormuş gibi gözüküyordu, ben ona anlamaz bakışlar atarken o da
"Kandın, mimiklerime kandın ve bana acıdın! Size minnettarım Jimin Beyyy"dedi vurgulayarak ona köpük fırlattığımda onunda bana fırlatmasıyla yüzüm de dahil her yerimin - ki onun da böyleydi- köpük olacağını tahmin edemezdim.

Onunla çok iyi anlaşmaya başlamıştık, ama hakkında hatrı sayılır hiç birşey bilmiyordum. O da benim hakkımda tabii. İki gün birlikteydik sadece iki gün, ama bugün onunla kendimi dost gibi hissetmeme yarayacak tavırları vardı. Bu beni rahatlatmıştı, ama eninde sonunda gideceğim için benim ona, onun bana alışması zarar dan başka bir şey değildi.

Evet şükür yb geldi :) benim sevdiğim bir bölümdü. Açıkçası Yoongi biraz anlayışlıydı bu bölümde ayrıca Jimin Yoongi'ye yalan söylediği için içim parçalanıyor :'( yakında texting bölümler de geleceek. Oy atmayı yorum yapmayı ve hesabımı takip etmeyi unutmayınn lütfen🥰

Amor|YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin