8. BÖLÜM: " HEDER OLAN AŞK"

3.1K 130 33
                                    

UMARIM BEYENECEĞİNİZ BİR BÖLÜM OLUR. YORUM VE VOTELERİNİZİ BEKLİYORUM.

~Keyifli Okumalar Dileğiyle~

9. Bölüm: " HEDER OLAN AŞK"

" En çok hayal kırıklığını en güzel hayalleri kurduğumuz insanlar yaşatır diyorlardı ya doğruymuş... "

***

Neydi bu kalbini vuran sancı? Samyeli rüzgarı mıydı odada esip, yüreğini yakan? Peki ya çıkan o uğursuz kırılma sesleri hayallerinden mi geliyordu kulağına? Ölüm hiç bu kadar yakın olmamıştı, umutları, hayalleri birer birer veda etti duyduğu sözlerle ona. Tek bir söz yetmişti tek bir kurşun atılmadan bin defa öldürmeye.

Şaşkınlığının, hayalkırıklığının ağırlığını taşıyamayınca bedeni; büyük bir hüsranla usulca bıraktı kendini koltuğa. Gözleri buğulandı önce, nefesi ciğerine yetersiz geldi. Nasıl yetebilirdi ki, nefesim dediği adama az önce kız kardeşini istemişlerdi. Kız kardeşi! Sevdiği adam, ona olan duygularını bile bile razı gelmişti Azra'yı istemelerine. Canını yakmak içindi belkide. Zühre bahsetmişti zaten abisinin iyi şeyler planlamadığından. O zaman inanmadığı konuşmalar aklına gelince nefretle çevrelendi irisleri. En büyük kazığını yediği sevdiği kız kardeşinden çıkaracktı anlaşılan öfkesini. Hani neredeydi o istemediğini kimsenin yaptırmayacağı kız kardeşi? Şimdi neden susuyordu ki?

Azra'nın da Gönül'den farkı yoktu o esnada. Bu nasıl bir işti böyle? Ablası sevdiği adamın kendisini isteyeceğinin heyecanıyla dakikaları saymıştı. Ve evin büyük kızı oydu. Şimdi nasıl onu istediklerini anlayamıyordu. Gözleri babasına kaydı, suçlulukla kaçırıyordu gözlerini. Bir hançer dağladı sanki kalbini; babası biliyordu. Biran geceki halini anımsadı. ' Hazırlanın, kızımı istemeye gelecekler yarın' demişti kederle. Gönül'ü dememişti ki. Ve abisi bu yüzden defalarca özür dilemişti ondan.

Gözlerini babasından çekip abilerinin üzerinde gezdirdi tek tek, hepside aynı suçlulukla kaçırıyorlardı bakışlarını. Koca odada bir tek kendisi, Gönül, Selim abisi ve yengesi şaşkındı. Kader iki kardeşe en büyük kazığını atmıştı. Hınçla doldu içi, istemiyorum diye feryad edecekti.

İstemiyordu işte, daha ötesi var mıydı? Az önce kendisini istedikleri adam onun gözünde ablasının gizlice sevdiği adamdı, ablasının hayallerinin kahramanı olan bir adam! Nasıl isteyecekti ki bu durumda?

Mantığı şaşkınlığını gölgelediğinde kısa bir an Yusuf'un dolu dolu gözlerine kaydı bakışları. O anda herşey yerle yeksan oldu. Abisi anlamıştı itiraz edeceğini, onaylıyordu da onu.

Gülümsedi burukça. Kendi aptallığının bedelini kız kardeşleri  ödememeliydi elbette!

Abisinin bu hali yaktı Azra'nın içini. Sarf edeceği tüm kelimeleri yuttu birer birer. Bütün bir ömür abisinin ve Zühre'nin ölüm acısını sırtlanamazdı o. Mecbur kalmasa babası verir miydi kara gözlüm diye sevdiği kızını? Sustu. Yüreği feryad figan bağırıyordu oysa istemiyorum, vermeyin beni ablamın yarine diye ama iki kişinin hayatına mal olacaktı isyanı. O bunu kaldıracak kadar vicdansız değildi.

Ondan, belki de şaşkınlığı hala devam ettiği için bir atak gelmeyince babası derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

" Daha önce de söylemiştim. Ben kızımı Şahin ağanın mertliğine, dürüstlüğüne güvendiğim için veriyorum." dedi Mahmut Ağa titreyen sesiyle. Kızının kırgın gözleri içini dağlamıştı. ' Kötü yere vermiyorum ki kara kuzumu. ' diye avunmaya çalışsada içinde garip bir sıkıntı vardı. Evladı için evladına kıymazdı o. Eğer kızının saçının teline zarar gelirse dost falan dinlemez yakardı Yılmazoğul'larını!

ZELİŞ ŞAHSUVAR  (TÖRE: 1 ~ NAMUS MESELESİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin