10. BÖLÜM: " SONUN BAŞLANGICI 2"

3.8K 177 57
                                    

UMARIM BEYENECEĞİNİZ BİR BÖLÜM OLUR. MEDYADA BU KEZ GÖNÜL VAR...

~ Keyifli Okumalar Dileğiyle ~

10. Bölüm: "SONUN BAŞLANGICI"

Bazen önemli olmamalı gidecek olan ya da gelmeyen; çünkü bazen, başlaman gerekir her şeye yeniden. (Nazım Hikmet)

***

Yarım saat kadar sonra Azat'ta geldi odaya. Sıkıntısı tüm yüzüne vurmuştu. Gönül'le ayrı, Azra ile ayrı, Arslan ile ayrı, Yusuf ile ayrı Zeliş ile ayrı uğraşmaktan yorgun düşmüştü hem ruhu hemde bedeni. Ceketini camın önünde duran tek kişilik kahverengi koltuğun kolçağına gelişi güzel bırakıp kendiside oturdu. Kafasını arkaya yaslayıp gözlerini yumdu. Neyse ki Azra biraz olsun kendine gelmişti. Azat kardeşlerine çok düşkündü, abisinden, annesinden ve doğmamış bebeğinden sonra sevdiği bir tek insanı bile kara toprağa vermek istemiyor, korkuyordu. Karısının banyodaki baygın vaziyetinden bir haber kendi iç dünyasındaki karmaşa ile meşguldü.

Gözlerini usulca aralayan Zeliş'in bulanık görüşüne ilk önce beyaz tavan girmişti. İlk önce hallaç pamuğuna dönen beyni yüzünden ne olduğunu idrak edemese de yavaş yavaş netleşen zihni ile baygınlık geçirdiğini anlaması uzun sürmedi.

Yerden destek alarak oturur pozisyona geldi. Bu soğuk banyoda belki de saatlerdir baygın yatıyordu lakin kocası olacak adam gelip yoklamamştı bile.

" Bu kadar mı nefret ediyorsun be adam, bu kadar mı?" diye sessizce isyan eden kadın elini var gücüyle mermere vurdu. Çıkan ses ile başını kaldıran Azat karısının banyoda düşmüş olacağı endişesi ile kapıya koşturdu. İlk önce kolunu çevirip açmaya çalışsada kilitli olduğu için yumruklamaya başladı.

" Zeliş? İyi misin? Zeliş? Ses versene kadın? Zeliş sana diyorum!" kocasının git gide sertleşen sesi ile göz yaşlarını silip ayağa kalktı. Düşerken bedeni incinmiş olmalıydı zira her zerresi ayrı ayrı zonkluyordu. Titreyen bacakları ile yürümesi zorda olsa kapıya ulaşıp derin bir nefesin ardından kilidi çevirerek açılmasını sağladı.

Açılan kapıdan görüş alanına giren karısının sararmış yüzü, ağlamaktan şişmiş ve kızarmış gözleri ile kızgın ifadesi yerini yeniden endişeye bıraktı. Usulca dirseğinden tuttuğu karısına dikkatlice bakarken sordu.

" Zeliş ne bu halin?" Sesi sert olsa da ne kadar istemese bile gözleri endişesini ele veriyordu. Zeliş gülmek istedi önce, sonrada hunharca ağlamak ve bu onu delice korkuttu. O da tıpkı kocası gibi dengesiz biri olup çıkmıştı işte. Velhasıl kocasının endişesine de inanmıyordu ki artık. Neredeyse on yıla yakın süren evlilikleri boyunca ilk kez kocasına bu kadar soğuk bakıyordu. Ve bu Azat'ın dikkatinden kaçmamış, kaşlarının daha da çatılmasına neden olmuştu.

" Yok bir şey ağam. Sadece başım ağrıyor." diye geçiştirirken dirseğindeki elini usulca itti. Kocasının ifadesini görmemek için bakışlarını ondan uzaklarda tutarken, yine aynı soğuklukla mırıldandı.

" Ben, hem Azra'yı hemde çocukları kontrol edeyim." deyip kocasının cevabını beklemeden, daha doğrusu umursamdan odadan çıkmaktı niyeti lakin yıllarca ağzından cımbızla laf aldığı kocasının gevezelik edesi gelmişti bugün!

" Ben kontrol ettim, uyuyorlar." diyerek karısının önüne geçen Azat ellerini cebine sokmuş tartarak karısına bakıyordu.

" Ne bu halin?" Dedi nihayet bakışları elmaslarında sabitlenirken.

ZELİŞ ŞAHSUVAR  (TÖRE: 1 ~ NAMUS MESELESİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin