"anneciğim, doktorun ile konuştum okullar kapanır kapanmaz Seoul e taşınacağız. Biliyorsun babamdan kalma merkezde bir ev var sana bahsetmiştim. Hem senin okulun hemde seokjin in çekimleri biter bitmez gideceğiz."
Ağızam attığım lokma tuttuktan sonra kafamı salladım. Evet burada son iki ayım kaldı. Beş yıl buraya gelmeyecektim. Belki orayı seversem buraya hiç gelmezdim. Bana bu şehiri sevdiren Taehyung tu ondan da vazgeçmeye çalıştığım için buranın bir anlamı yoktu zaten.
Annem telefonu çaldığı için masadan kalkıp üst kaça çıkmıştı. Gözlerimi seokjin hyunguma çevirdim. Üzgündü o da benim için buradaki düzenini bozuyordu. Benim için Namjoon hyung ile arasını bozuyordu. Evet Namjoon hyung ile abim bir iş yüzünden karşılaşmış ve çok iyi bir arkadaş olmuşlardı. Her akşam buluşur, konuşurlardı ve en önemlisi hyungum, Namjoon hyınga gönlünü kaptırmıştı.
"hyung senin için seoul e gitmekten vazgeçebilirim. En azından sadece ben gidebilirim zaten büyüdüm artık üniversite filan jungkook la beraber hallederiz. Sen bura-"
"saçmalama Jimin, seni biliyoruz. Bir şeye üzülüp kafayı takıp tedavini aksatırsın. Tedaviden de vazgeçmeyeceksin yeğenimin benim gözümün önünde ölmene göz yumamam. Önceden de seoul de yaşadım seviyorum oraları"
Önümdeki tabağı ileri itip sandalyeye yaslanarak seokjin hyung ile göz göze geldim.
" ama sevdiğin insan orada değil, kalbinin atışını artıran insan orada değil, burada. Biliyorum üzülüyorsun çıkmazsın içindesin insanın arkadaşına aşık olması en berbat durum. Zaten bende bu durumdan bu haldeyim ya onun yüzünden ondan vazgeçiyorum. Ben bekledim bekledim imkansız zamanda söyledim. Sen kaçırma hyung. "
Oda benim gibi arkaya yaslandı.
" sen bekledin bekledin daha çok bağlandın. Ben söyleyemem sevdiğimi Namjoon. Burada kalırsam daha ağır olur bebeğim. Biz buradan gidiyoruz üzgün gidiyoruz ama mutlu olacağız"
Herşey benim yüzümden, ben taehyung a aşık olmasaydım ne hasta olup buradan gidecektik, nede hyungum, namjoon hyung ile tanışacaktı. Zaten belli değil mi benim doğmama ile babam bizi bırakıp gitmiş, annem zorluklar ile uğramıştı. Hyungum sevdiğinden vazgeçmişti.. Keşke doğmasaydım.
"keşke doğmasaydım. Keşke doğar doğmaz ölseydim. Belki... belki-"
"Jimin yeter. Saçmalamaya başladın. Ne demek 'keşke doğmasaydım ' sen ölseydim annen ne halde olurdu. Annen babam olan o itten sonra sana bağlandı. Ben okul ödev dışında tek seninle oynadım. Sevmediğim çocuk parkına seni götürmek için heyecanlandım. Sen iyi ki doğdun çünkü sen bizim neşemiz oldun ve bunu sende biliyorsun. Böyle davranarak annenide üzüyorsun. Şimdi kapa çeneni ve hayatının tadını çıkar. "
Ağlamaya başladım. Hızla yerimden kalkıp seokjin hyungun kolları arasına girdim. O da kollarını bana sarma bana sım sıkı sarıldı.
" gençler benim çıkmam la- siz niye ağlıyorsunuz "
Annem yanımıza gelip bize arkadan sarıldı.
" bu tavşan küçüklüğünü sordu yine işte ona pikniğe gittiğimiz anıyı anlattım ondan ağladık."
Annem bize bakarak güldü
"haaa hiç büyümeyeceksiniz. Neyse ben çıkıyorum geç gelirim. Birbirinize iyi bakın"
Seokjin hyung saçını kulağının arkasına atarak sitemli şekilde konuştu
"birinci ben kim seokjin asla ama asla yaşlanmam. Beni ikincisi bu şebek oğlun bana iyi baksın yakışıklı yüzümle şenlensin, bende aynaya bakarım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unrequited Love ~Vmin
Teen Fiction29.04.20- 02.11.20 Okulun popüleri sayılan Taehyung ve ona olan aşkını ilaçlar ile ayakta tutan Jimin Arkadaşı Jungkook için okulun basketbol maçını izleyen jimin o sırada gördüğü kale gülüşe aşık olmuştur. VMİN YOONKOOK