"ee nasıl geçti, ne yaptı sizi görünce"
"bence kıskandı, az çok tanıyorsam onunla konuşmak için bir yol bile bulmuştur ve beni aradığında seni dövmek istediğini bile söyledi"
"aynen, hadi sungwoo anlatsana, burada meraktan öldük"
Jungkook karşımızdaki çocuğa merakla yükselince çocuk bize gülmüş
"tamam tamam sakin ol kook"
Kook, acaba tae ile birlikte bende mi dövsem bu adamı, sabret yoongi sabret işimiz bitince döveriz.
"yaa sakinim woo-shi ama sende artık konuş"
"tamam tamam. Jimin ile cafeye gittik onlar oradaydı zaten, taehyung un göreceği bir masaya oturduk zaten bir süre sonra taehyung bizi fark etti. Gözlerini bizden ayırmadı. Biraz fazla yakın davrandım. Bir süre sonra Jimin lavaboya gitti ardından taehyung gitti. Onları dinlemek için gidecekken suzy beni fark etti. Onun için konuştuklarını duyamadım. Sonra ikisinde geldi suzy bizimle oturmak isteyince beraber oturduk...... İşte sonra ben onu eve bırakmayı teklif ettim kabul etmedi. Jimin gittikten sonra taehyung çok konuşmadı hep telefon ile uğraştı. "
" acaba ne konuştular lavoboda offf çok merak ettim"
Ona gülümseyerek onayladım.
"bakın Jimin iyi biri ve böyle bir arkadaşım olduğu için şanslıyım. Taehyung yüzünden böyle duruma düşmesi beni üzdü. Bu plan tutarsa hepimiz mutlu oluruz"
"sungwoo sen suzy ile kuzenin değil mi? "
"evet ama konuşmuyorum ben onunla, eski bir mesele. Neyse ben artık kalkayım derslerim başlayacak"
Sungwoo, masadan kalkıp gittikten sonra jungkook ile beraber kaldık.
" sen sungwoo yu nereden tanıyorsun. Kook-yani jungkook"
Jungkook bana hafifçe gülmüştü. Kook ne ya
"eskiden aynı komşuyduk, beraber büyüdük. Tabi o zaman suzy ile kuzen olduğunu bilmiyorduk."
"bilmiyorduk?"
"Jimin de, zaten ondan çabucak alıştı ya ortama"
Ona kafa salladım.
Bir süre sessiz kalmıştık kahvrlerimizi yudumlarken. Jungkook a göz gezdirdim. Çok hoş bir suratı vardı. İri gözler, kiraz dudaklar, tatlı bir surat ve ben gittikçe aşık oluyordum ve ben artık dayanamayacağım.
"jungkook"
Aniden yüzünü bana dönmüştü.
"şeyy müsaitsen cafeden çıktıktan sonra biraz yürüyelim mi?"
Bana gülümseyerek onaylanmıştı.
Bir süre sonra kahvelerimizi bitirip kalmıştık.
Şuan jungkook la beraber taehyung ile beraber gittiğimiz tepeye gidiyorduk.
Tepeye geldiğimizde bir ağacın altında durup manzarayı izlemeye başladık.
" jungkook "
Başlamıştım, zamana gelmişti. Artık onunla rahat rahat konuşup, sarılıp, öpüşmek istiyordum.
"efendim"
Göz göze geldiğimizde onun gözlerinde bir parıltı gördüm. O parıltı ile yüzümde bir tebessüm oluştu. Gözlerini gözlerimden ayırmadan bakıyordu bana
"jungkook ben... ben sana aşığım. Öyle böyle değil yani aşık. Hoşlanmada yok yani iki üç yıllık bir duygu hoşlanma olmaz herhalde-"
"bir dakika, nir dakika ne? Ben doğru mu anladım sen bana aşıksın"
Yüzüne bir ışıltı gelmişti. Gözlerindeki ışık dahada artmıştı. Bir süre şaşkınlık geçirmişti.
"ne zamandan beri yani iki üç yıllık"
"okulda seni gördüğüm ilk hafta o zamanlar hoşlanıyorum sonra seni kıskanmaya filanda başladım. İşte dayanamadım en sonunda ödev bahanesi ile yanına geldim-"
Birden yüzü düşmüştü. Endişelendim.
"o zaman dan beri seviyorsun neden bu kadar zaman bekledin. Ya ben nasıl kıvrandım seni sevdiğimi söylememek için. Arkadaşlığımızı bitirirsin bakmazsın yüzüme diye..."
Oda beni seviyormuş. Şuan o kelimeden sonra diğer cümleleri dinlememiştim. Hala karşımda bireyler söyleyen çocuğa baktım. TANRIM SANA TEŞEKKÜR EDERİM
Ani bir hareketle ellerimin birini jungkook un beline atıp kendime çektim. Bir elimizde ensesine atıp sabitledim. Şaşırmış iri gözleri ile bana bakıyordu. Şuan göğüslerimiz yapışmiştı. Aradaki tek boşluk dudaklarımızdı.
Hızlı bir şekilde dudaklarımızdda birleştirdim. Bir süre bekledim ardından üst dudağını alıp emmeye başladım, sonra altı dudağına geçtim hala bir tepki vermiyordu. Karşılık vermesi için alt dudağını hafifçe ısırdım.
Anında bana karşılık vermişti. Dili dilim ile birleştiğinde kısıkça inkemiştik. Kendimize gelip hafif geri çekilmiştik. Alınlarımızı bir birine yaslanmış soluklanıyorduk. Yavaş yavaş gözlerimizi açmıştık aynı anda. Şuan karşımda mutluluktan parlayan gözleri benim sevgilime aitti. İkimizde gülüyorduk.
Bana birden sarılmıştı. Galiba utandı çünkü yüzü kıp kırmızıydı. Ben ona gülerken o yavaş yavaş küçük yumrukları ile göğsüme vuruyordu.
"gülme, gülme"
Hafif kafasını kaldırmıştı. Bana aşağıdan bakan dudakları büzüp kaşlarını çatan bir tavşan vardı kollarımın arasında.
Eğilip dudaklarını öpücük kondurdum. Burnumu burnuna sürtüp
"sevgilim, aşkım, tavşanım bunları rahatça söyleyebileceğim değilmi artık hayal kurmak yok"
Bana gülüp kafa sallamıştı.
"evet aşkım, evet sevgilim, evet marshmallowum"
Akşama kadar dudaklarımızı birleştirdik. En son onu evine bırakınca birleştirdik. Utana utana eve kaçtığındada arkasından gülmüştüm.
Koomie
Yoongi sakın gülme arkamdan yoksa rekoru biz kırarız merhaba dört saatlik sevgili olup ayrılanYeni bölüm. Umarım beğenirsiniz. Bu panda sizi çok seviyor.
QPM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unrequited Love ~Vmin
Teen Fiction29.04.20- 02.11.20 Okulun popüleri sayılan Taehyung ve ona olan aşkını ilaçlar ile ayakta tutan Jimin Arkadaşı Jungkook için okulun basketbol maçını izleyen jimin o sırada gördüğü kale gülüşe aşık olmuştur. VMİN YOONKOOK