11

74 18 2
                                    

Kaos nedir, ne değildir?

Yeosang içeriye yüksek topukluları ile adım atarken tüm gözler ona dönmüştü. Saniyeler içinde ulaştığı masaya ellerini dayandığında Seonghwa yalandan kızarıp utanmış, geri kalanı ise ne oldu dercesine süzmüştü Yeosang'ı. Yeosang göğüs dekoltesini belirtip sahte mühürlerini ortaya dökerken Bay Park genç kızdan gözlerini alamamıştı. Bayan Park ise sadece iğrenen bir ifade ile bakıyordu.

"Kimsiniz acaba öğrenebilir miyiz genç bayan?" Bay Park'ın biraz da flörtöz çıkan sesi hem Seonghwa'yı hem de annesini kızdırıyordu. Yeosang'a gelince, o sadece iğreniyordu yaşlı adamın bu tavırlarından. Derin biraz da nazlı bir sesle role bürünürken çoktan sofradaki her kızın nefretini toplamıştı üstüne. Seonghwa içten içe kıskanmış Karen ise nefret kusmak için aklında kelime toplamaya başlamıştı çoktan.

"Oğlunuz bayım, sorun oğlunuz." Dudaklarını ağlayacak gibi titretip konuştuğunda herkes şaşkınlık nidası çıkarmıştı. Seonghwa ne suç işlemişti ki bu güzel bayana karşı.

"Ne yaptı ki bu benim haylaz oğlum size güzel bayan?" Az sonra söyleyecek olmasına rağmen her bir kelimenin devamını ilk anki merakla bekliyordu yaşlı adam da.

"Beni kullandı. Evet aynen öyle! Beni kullandı, bana evlilik ve mutlu bir birliktelik vadetti ve şu an lanet olsun ki oğlunuzdan iki aylık hamileyim." Yaşlı adam utançtan kıpkırmızı olurken annesi iğrenen gözlerle bakıyordu. Oğlu bunu da mı yapmıştı? Seonghwa mı? O da şu an sevgilisinin hayal gücüne şaşıyordu. Bir yandan da gururluydu. Sonuçta ortada fazlasıyla güzel bir kadın vardı ve Seonghwa ona her türlü sahip olmuştu iğrenç de olsa biraz.

O ana kadar sessiz kalan Karen ayağa kalkmış ve Yeosang'a yaklaşmıştı. Yanağına sert sayılabilecek bir tokat attıktan sonra gözyaşları ile konuşmaya başlamıştı. Karen.. o çok iyi oyuncuydu. Babasının evinde bazı şeylerden yakasını kurtarmak için uğraşırken bu kadar iyi olmuştu.

"Sen ne hakla nişanlım hakkında böyle konuşursun? İğrenç sürtük seni! Sadece nişanlımı elimden almak için ucuz bir yalan bu. Seonghwa yapmaz öyle şey." Her ikisi de içinden 'kemal de yapmazdı' diye kahkahalar atarken diğerleri hala süren kavgayı heyecanla izliyordu.

Yeosang da gözleri dolu şekilde devam ettirmişti suçlamalarını kaldığı yerden. "Ama yaptı! Bak karnıma dokun. Orada şekillenen yasak ama biçare yavrucak onun eseri!" Parmağını Seonghwa'ya doğru uzatmıştı şimdi de.

"Yalan! Yalan olamaz böyle şey!" Karen de Seonghwa'ya bakıp ağlar şekilde konuştuğunda Seonghwa'nın yalanlamasını bekliyordu umutsuzca. Fakat o ana kadar sessiz kalmış olan adam şimdi de sessiz kalmayı seçmişti. Parçalanmış bir kalple yere oturup hüngür hüngür ağlayan Karen'ı teselli etmek için annesi de yanına gelmiş, hem teselli edip hem de diğer aileye iğrenen gözlerle bakmaya başlamışlardı.

"Yeosang sana korunmak için ilaç almanı söyledim defalarca. Pembe bir hayal dünyası sunmadım ki sana asla. Üzgünüm tek gecelik sayılabilecek ilişkilerimiz hariç senden neredeyse hiç ilgi ve ihtiyaç duymadım sana." Şimdi ağlayan taraf Yeosang'dı ve Bay Park Karen ya da Seonghwa yerine Yeosang'ı tutuyordu. Haklı olan oydu ona göre çünkü mağdur oydu bir bebekten dolayı. Hem genç bir kız karnında bebeği ile bırakılmazdı nişanlı bile olsanız değil mi?

Yeosang'ı masaya oturtmuş ve sırtını okşamaya başlamıştı oğluna kötücül bakışlarını yollarken. "Seonghwa çabuk özür dile! O kadar kaba davranılmaz hamile birine." Yeosang elinden güç alıp ağlamaya devam ederken bir tarafı gördüğü destek yüzünden bu oyunu bir yüzyıl daha sürdürebileceğini fısıldıyordu. Öte yandan oyunculuğu sayesinde Seonghwa dara sıkışmıştı ve bu hâllerini izlemek fazla eğlenceliydi.

"Özür dilemesine gerek yok çünkü her şey bitti. Park Seonghwa, seninle evlenmeyi reddediyorum. Hamile sevgilin ile sana mutluluklar." Karen son sözlerini de söyleyip dışarı çıkmak için hazırlanırken onu durduran şey babasının sözleri olmuştu. Herkesin sessizliğini sağlayan ve baştan beri tek kelime etmeyen adam şimdi konuşmak istemişti nedense. Çünkü bu olaya tamamen karşıydı. Üstelik bir şeylerin yanlış olduğunu yılların deneyimi sayesinde çoktan anlamıştı.

"Orada durun bakalım. Nereden çıktı bir anda bu kız? Her ne olursa olsun aptal bir kız yüzünden asla bozmam nikahı. Karen ve Seonghwa evlenecek o kadar." Oyunun işe yaramamasından tutun daha öncesinde de gördüğü bu adam Yeosang'ı sinir ediyordu. Çünkü zamanında ailesine öyle kaba şeyler demişti ki onlar çareyi ölümden yana bulmuştu.

Şuana kadar yalnız büyüme nedeni olan adama kafasını kaldırıp keskin gözlerle baktı. Kwan'ın göz yanıltma büyüsü geçmeye başlamıştı ki bu çok kötü bir haberdi. Eğer şimdi salonu terk etmezse tüm oyun açığa çıkardı. Bu yüzden acele edip eteğini de düzelterek kapıya yöneldi. Başka bir büyü yaptırıp geri gelirdi en parlak ihtimal ile. O zaman da adama ağzının payını verirdi. Şimdilik herkesi şüpheye düşürmek yeterdi de atardı bile.

Kapının kolunu açıp çıkmak üzereyken arkasından gelen ses yeniden donup kalmasına neden olmuştu. Karen'ın babası dünya üzerindeki en kaba, düşüncesiz ve kötü insan olabilirdi kesinlikle. "Kang Yeosang, neden minik bebeğinle ilgili bir kaç kanıt getirmiyorsun? O zaman sana inanırız ve Karen ile Seonghwa'nın nişanını bozarız."

Onu ağa düşürmek için yapıyordu bunu. Sakin kalmalı ve kanmamalıydı bu oyunlarına. Sessizliğini bozmamaya devam etti. Birincisi asla kanıtlayamaz ikincisi ise kanıtlasa bile bu gaddar adam bozmazdı nikahı. Kürtaj gibi yöntemlere başvurur biricik kızının duygularını umuruna takmadan yakardı başını.

"Sizin diliniz ne söylüyor öyle! Mağdur birine söylenir mi bu sözler? Aptal bir nişan daha mı önemli minik bir bebekten. Ben Bayan Kang'ın yalan söylediğini düşünmüyorum." Yalandan duyar kasan Bay Park da en az onun kadar tehlikeliydi Sonuçta o da oğlunu aynı iğrenç kadere mahkum bırakmayı tercih etmiş, küçük yaştan beri gölge avcılığına olan olağanüstü merakını bile görmezden gelip oğlunu önemsememişti. O şuan sadece güzelliği kafaya takıyordu.

"Doğruları söylüyorum Seojoon. Kanıt getirsin. Ne malum biricik kızımın kocasını çalmak ile uğraşmadığı ya da Seonghwa'dan başka biri ile sürterken kalmadığı? Kızımın iffeti bile tehlikeye girer." Ayağa kalkan Bayan Park da sözünü dile getirmek istemişti anlaşılan. Büyümek üzere olan kavgaya zamanında başkanın kızı hakkında duyduğu şeyleri de ekleyerek zıvanadan çıkarmıştı.

"Kanıtla bize Yeosang. Hepimize kanıtla. Sen bir gölge avcısısın öyle değil mi? Çok da zor olmaz kanıtlaman." Nuh diyip peygamber demeyen adam Yeosang'ı zirveye taşımıştı.

"Herhangi bir şey kanıtlamak zorunda değilim size. Zorla evlendirdiğiniz kızınız bile bu durumdan memnun olurken içten içe, sizin daha ileri taşıyıp burnunuzu sokmanız oldukça gereksiz bir çabadan fazlası değildir." Seonghwa'nın ailesi onayla başını sallarken hala bir köşede ağlamakta olan Karen şeytani bir gülüş takınmıştı perinin sözleri yüzünden. Ardından yüz ifadesini hemen eski haline geri çevirmişti biri fark etmeden.

"Kızınız başka bir kızlayken bekaretini bile kaybetmiş. Oğlum sizce evlenince fark etmeyecek miydi bunu? Başkan bu yaptığınız alçaklık. Kendi sorununuzu kapatmak için oğlumu bahane ettiğiniz yetmiyor gibi şimdi de genç birini de işin içine dahil ediyorsunuz.

"Yeosang stres zararlı gelebilir bebeğine. Neden dışarı çıkmıyorsun? Söz veriyorum sana, daha fazla üzülmene engel olacağım." Bay Park, Hongjoong ile Yeosang'ı dışarı gönderirken ailenin en küçüğü, ki bu Seonghwa'nın biricik kardeşi oluyordu, Yeosang'ı işaret edip batırmıştı her şeyi. Etkisi geçmekte olan büyü diğerleri için hala yanıltıcı etkiye sahipken onun için bu etki çoktan yok olmuştu bile.

"Saçları kısa! Saçları kısa!" Zıplayıp bülbül gibi şakırken herkes Yeosang'a odaklanmıştı. Özellikle de şüphesi olan başkan. Yüzünü gördükleri ile bir sırıtış kaplarken kendi kızını da yanına çağırmıştı. Gür sesi tekrar yankılanıp kavgayı durdururken Park ailesi bile şok geçirmişti olanlara. Savundukları kişi için birden bir nefret büyümeye başlamıştı içlerinde.

"Güzel oyundu fakat keşke daha iyi hazırlanıp gelseydiniz. Peri senden de ne kız olurmuş. Bir an benim bile aklım kaldı." Karen'ı odasına gönderirken Seonghwa için de çoktan uygun bir ceza bulmuştu.

𝐀 𝐒𝐡𝐚𝐝𝐨𝐰𝐡𝐮𝐧𝐭𝐞𝐫'𝐬 𝐒𝐭𝐨𝐫𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin