- Sen?
- Doğum günün kutlu olsun aşkım.Bunu der demez genç adam içinde biriktirdiği tüm özlemle onu öptü. Gülşende gözlerini kapatıp, ilk defa karşılık verdi. Atillanın burada oluşu tüm utangaçlığını alıp götürmüştü. Ne zaman dudakları birbirinden ayrıldı, ne zaman sarıldılar bilmiyordu. Gözlerini açtığında onun kollarının arasındaydı:
- Biliyor musun, hiçte fena öpüşmüyorsun.
- Dalga geçme!Utanarak başını omzuna yasladı. Dudakkarının tadından sarhoş olmuştu genç adam:
- Doğru söylüyorum. Bir daha tecrübe edelim mi?Gülşen başını kaldırdı:
- Atilla!Yere bakarak:
- Benim gitmem lazım.Kollarından onu kavradı:
- Gidemezsin! Benimle geleceksin!
- Gelemem, davetliyiz burda.
- Biliyorum. Burak beyin daveti. Kim bu Burak bey? Neden senin etrafında dolaşıyor?
- Etrafımda dolaştığı yok. İş arkadaşım dedim ya. Aile dostu sayılır. Offf, boşver.
- Boş veremem. Ben sana sadece uzaktan bakmakla yetinirken, o seninle dans ediyor. Eğer şimdi benimle gelmessen seni sırtlar götürürüm. Yemin ederim.
- Ama olmaz ki. Babamlara ne derim?
- Gidiyoruz Gülşen! Derslerimde başarılı olduğuma göre mükafatımı istiyorum.
- Benden yapamayacağım şeyler isteme demiştim!Kendini bir anda Atillanın omzunda buldu. Korkarak:
- Ne yapıyorsun? Beni kaçırıyorsun zannedecekler.Allahtan etrafta kimsecikler yoktu. Atillayı ikna etme düşüncesiyle:
- Bari Şirine haber verseydim?
- Yağma yok, gidip gelmeyeceksin. Birazdan cepten ararsın.Dışarı çıktılar. Gülşen araba yerine motorsiklete bineceğini görünce tedirgin oldu:
- Buda nerden çıktı? Ne zaman aldın?
- Anlatırım, hadi bin.
- Atilla bırak gideyim, ben buna hayatta binemem, korkarım.
- Korkma! Al şu kaskı. Bana sıkı sıkı sarıl, tamam mı?Genç kız başını salladı:
- Böyle ölmessem zaten babamla abim öldürecek.
- Birşey olmaz, bana güven.Motor çalıştığında Gülşen Atillaya adeta kenetlendi. Gözlerini kapattı. Rüzgar gibi gidiyorlardı. Şehirden uzaklaşınca Atilla yüksek sesle:
- Gözlerini aç Gülşen, korkacak birşey yok.Genç kız derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini açtı. Şehrin gürültüsünü arkalarında bırakmışlardı. Etrafta yeşilliklerden başka birşey yoktu. Sanki dünyada sadece ikisi ve birde tabiat vardı. Biraz yüksekce bir yerde durdular. Üstü kapalı etrafı açık beyaz bir parti çadırı kurulmuştu. Çadırın kenarındaki minik lambalarla etraf aydınlanıyordu. İki kişilik bir masa hazırlanmıştı. Atilla yerde ve masadaki cam ahizelerin içindeki mumları yaktı. Burası az da olsa rüzgar görüyordu, ama mumlar, onların şenliğine katılmak ister gibi inatla yanmaya devam ettiler. Genç adam şampanyayı patlatıp kadehlere doldurdu. Kadehleri birbirine tokuşturup içtikten sonra masaya bıraktılar. Atilla sevgilisinin elinden tuttu:
- Gel.Aşağıdaki ışıklara doğru yürüdüler. Buradan bakınca tüm şehir ayaklarının altındaymış gibi geliyordu. Üstlerinde yıldızlar, aşağıda şehrin ışıkları, bu ne müthiş manzaraydı böyle:
- Büyüleyici.
- Büyüleyici olan sensin. Parlak bir yıldız gibi.
- Ben yıldızsam sende benim ışığımsın.Genç adam motorsikletinin yanına gitti ve gözelerinden birinde duran uzun, siyah kutuyu aldı ve Gülşene uzattı:
- Bu benden sana bir hatıra, ışığın hiç sönmesin.Genç kız kutunun içindekini görünce gözleri parladı. Sevinerek kolyeyi alıp boynuna tuttu. Atilla takmasına yardımcı oldu. Elleri tenine değince Gülşeni tatlı bir ürperti aldı. Yüzlerini birbirine dönüp sarıldılar. Genç adam sevgilisinin kokusunu içine çekerken:
- Böyle bütün gece kalabilirim.
- Bu hediye.. bu sözlerin... bu şekilde ölebilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında - Hayat Seninle Güzel(1.Kitap)
RomanceSeni tanımadan önce yaşıyordum, nefes alıyordum ama sıradandı herşey. Şimdi sen varsın, herşeyin bir anlamı var. Ben senden önce hiç yaşamamışım meğer onu anladım... #AdınıFerihaKoydum #FEmir aşkından ilham alınarak yazılmış bir hikaye. Devamı: Y...