- Buraya gidiyoruz.
Giyinip limana yanaştılar. Atilla onları sokaklardan geçirdi. Oktay onu izliyordu:
- Sen buraları biliyorsun galiba. Daha önce geldin mi?Genç adam inkar yolunu tercih etti:
- Hayır. Bunu da nerden çıkardın?Sude burnunu çekti:
- Birşey söyleyeyim mi? Burası hiç hoşuma gitmedi. Çok varoş.Oktay etrafına baktı:
- Varoş mu? Sen daha varoş görmemişsin. Öyle sıradan bir mahalle işte.Damla eteğini çekiştirdi:
- Sanki herkes bana bakıyormuş gibi.Oktay ona havadan baktı:
- Sende bu kadar mini giymeseydin. Söylenmeyi bırakın hanımlar.Atilla gözlerini ileriye dikti:
- Geldik zaten.Çok kalabalık görünüyordu, boş masa yok gibiydi. Dışarıda dört kişilik bir yere oturdular. İçerden bir hanım hemen yanlarına geldi:
- Hoşgeldiniz. Ne alırdınız?Atilla kadının yüzüne şöyle bir baktı:
- Bize soğuk birşeyler getirin, buzlu olsun. Yemekleri birazdan söyleriz.
Hülya hanım Atillayı tanıyınca ona gülümsedi. Fakat Atilla onu tanımıyormuş gibiydi. Çok soğuk duruyordu. Onun bu tavrına şaştı ve onun yaptığı gibi sesine mesafe koydu:
- Buyrun menu kartınız.Oktay onun ardından baktı:
- Bu kadın bana tanıdık geldi. Ama nerden?Atilla aldırış etmedi:
- İnsan insana benzer.Az sonra Şirin içeceklerle masalarına geldi. Oktay ayağa kalktı:
- Şirin? Sen? Az önceki kadın annendi değil mi? Bende nerden tanıyorum diyordum. Sizin mi burası? Ben seni...Şirin lafını bölerek ve Atillaya ters ters bakarak:
- Evet, ne yiyeceğinize karar verdiniz mi?Siparişleri not alıp içeri girdi. Sude ardından baktı:
- Gece klubündeki kız demek. Sizin okuldaydı değil mi? Ne tesadüf. Böyle bir yerde...? Bunlar zengin değil miydi?Oktay omuzlarını kaldırdı:
- Bende birşey anlamadım.Etrafına bakındı:
- Şuradaki kız Gülşen mi, yoksa ben mi yanlış görüyorum?Atilla başını çevirmeden:
- Evet o.Sude Damlaya döndü:
- Gülşen kim?
- Atillanın...Atilla arkadaşına keskin bir bakış attı. Damla sustu. Sude bir anlam veremedi:
- Ne oldu da hepiniz birden suskunlaştınız?Oktay lafı geçiştirmek için:
- Acıktıkta ondan. Ben ellerimi yıkamaya, lavaboya kadar gidiyorum.Atilla parmaklarıyla oynuyordu. Bir yandanda istemeyerek gözleriyle Gülşeni takip ediyordu. Yüzü çok solgundu, hasta gibiydi. Zoraki bir gülümsemeyle masalara gidip siparişleri alıp veriyordu. Bir ara bebek arabasındaki bir çocuğu sevdi. Kısa bir an bile olsa gülümsemişti. Atilla ondan yüzünü çevirdi. Onun bu hali içine dokunuyordu. Oktay içerde Şirini aramaya koyuldu, mutfaktan elinde siparişlerle çıktığını gördü:
- Şirin biraz konusabilir miyiz?
- Olmaz, çok işim var!
- Lütfen.
- Şunları bırakayım, geliyorum.Kenarda konuştular. Oktay olanlara bir anlam vermeye çalıyordu:
- Neler oluyor? Gülşen, Atilla, burası?
- Asıl sen anlat bakayım. Atillanın burda ne işi var? Gülşeni aşağlamaya mı geldi? Bak biz çok zengin olmayabiliriz, ama utanılacak birşey yapmıyoruz. Git arkadaşına Gülşeni rahat bırakmasını söyle.
- Anladımda, Gülşenin hiç mi suçu yok?
- Hayır yok. Arkadaşının onu zengin birisi sanması onun suçu değil! Zaten bunu anladığında ona gerçekleri anlattı. Kusura bakma ama arkadaşın adam değilmiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında - Hayat Seninle Güzel(1.Kitap)
RomanceSeni tanımadan önce yaşıyordum, nefes alıyordum ama sıradandı herşey. Şimdi sen varsın, herşeyin bir anlamı var. Ben senden önce hiç yaşamamışım meğer onu anladım... #AdınıFerihaKoydum #FEmir aşkından ilham alınarak yazılmış bir hikaye. Devamı: Y...