Uçurumum • Part 1
Okyanus;
Şurama kadar geldi diyorum, nereyi işaret edeceğimi bilmiyorum. Ağrıdan çatlayan başım mı yoksa bileklerim mi sancıdan sızlayan?
Ben tüm bu olanlardan nasıl başa çıkılır bilmiyorum. Dizlerimin üstüne kapaklanıp yere düşmekten bacaklarım tutmuyor. Ne bir adım ileri gidebiliyorum ne de geri. Ben olduğum yerde sayıklıyorum sürekli.
Bu sokak sapa,
Bu sokak yara bana.Toprak;
Dolduğum yeter diyorum, nereye taşacağımı bilemiyorum. Ağrıdan sızlayan yüreğim mi yoksa kan revan içinde kalan bileklerim mi beni yok eden?
Ben bu olanları nasıl kabulleneceğimi bilemiyorum. Durmadan dizlerim üzerine düşüren hayat, dizlerimde derman bırakmıyor ölüm fermanını imzalıyor. Bu yolda ne daha fazla düşebiliyorum, ne de daha fazla ayağa kalkabiliyorum. Ben dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum, asla başka yola sapmıyor ayaklarım.
O sokak bana,
O sokak bana ölüm.Uçurumum • Part 2
Ne ölüm ne yaşam, o ince çizgide hayat bulmak.
Herkes bir şeyler söylüyordu ama ben duyamıyordum. Feryatlar figanlar, çığlıklar haykırışlar ama sesler git gide boğuklaşıyordu.. dünya ayağımın altından kayıyor gibiydi. Bacaklarım da kendimi taşıyacak o gücü bulamıyordum. Neler oluyordu? Bu bir kâbus muydu? N'olur bu da diğerleri gibi kâbus olsun. Omuzlarımdan sarsılarak ismimin söylendiğini duydum. Bir anda sesler netleşmişti, kollarımdan sarsan ise babaannemdi;
"Kendine gel ve annenin yanına git, sana ihtiyacı var Okyanus."
Bana mı ihtiyacı vardı? Bana?.. yıllar oldu ben o korktuğum denizde boğulurken onlara ihtiyacım vardı ama neredeydiler? En çok ihtiyacım olduğunda, gözleri önünde ölümden döndüğümde kim vardı? Benim de ihtiyacım vardı. Ne oldu şimdi? Ne yapacaktım? İçimde ki o his beni iterken, git derken ne yapacaktım? Burada kalırsam her şey daha kötü olacaktı. Ya kendimi durduramazsam ve o lanet his yine yenerse beni? O zaman ne yapacaktım? Üstelik herkes buradaydı ve..
"Okyanus! Kırk yılın başı bir şey istiyorum ve bir işe yara!"
Bir işe yara
Bir işe yara
Bir işe yaraSarsıldım, daha sonra yanağımda bir baskı.
Tokat mı yemiştim?"Allah'ın cezası kendine gel artık!"
Çınlamalar
Titremeler
Ağrı, ağrılarım
Nefesim daraldı
Yutkunamıyorum
Şimdi gelsen ya, izin vermesen ya korusan ya beni, küçükken koruduğun gibi, bağırsana onlara, yapma desene.. O benim canım desene.. Gelsene.. Şimdi gelsen ya...Ne yaşamak bir çare ne de ölümün başucunda beklemek, o çizgide son nefes vermek.
Gökyüzünden damlayan gözyaşları, benim için mi yağıyordu? Herkes yalnız bırakıp gitmişti burada beni. Bir elimde babamın, bir elimde annemin toprağı ortalarında kalmış feryat figan ağlıyordum. Ellerimde biriken topraklar çamur olmuş akıyordu, yağmur o kadar şiddetliydi ki emindim benim için yağıyordu. Haykırışlarım gökyüzünde yankılanıyordu, ayağa kalkmak ve gitmek istiyordum buradan. Kalkmak için gücü bulamıyordum kendimde, dizlerimin dermanı yoktu artık. Son düşüşüm olmuştu biliyordum. Ne yani, tek başıma yapayalnız bir adam mı olmuştum şimdi? Kabul edemiyordum, annem gelecek gülecek, babam gelecek aslanım kalk diyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUMUM
Teen FictionSisli ve yağmurlu bir günün ardından çıkan, gökkuşağı gibi hayat bulsun yaşamımız.. >>>>> Aynı zamanda farklı duygular altında ezilen iki gencin hikayesi. Ölüm savaşının, yaşam savaşına dönüşmesinin hikayesi. Okyanus ve Toprağın birleşme hikayesi...