4. Bölüm "Kabullenme"

71 10 17
                                    




Miharu o olaydan sonra eve geldiği gibi kendisini odasına kapattı ve vampirin söylediği şeyi düşünmeye başladı.

-"KURTADAM"

Evet ona kurtadam demişti. Bu mümkün müydü? Annesi ve babasının çocukları olmadığı için evlatlık olduğunu biliyordu. Onu, bebekken bir yetimhaneden aldıklarını söylemişlerdi. Ebeveynlerinin kim olduğunu bilmiyordu. Ama o bir kurtadamsa neden insanların yetimhanesindeydi ki?

15 yaşındaydı. Yani kurtadam klanının katledildiği yılda doğmuştu. Bir şekilde o katliamdan kurtulmuş olabilir miydi? Kurtadam olduğuna inanmasa da dünkü olay inanması için Miharu'yu zorluyordu. Herşeyi inkar edebilirdi belki ama vampire insan üstü bir kuvvetle vurup kafasını patlattığını inkar edemezdi.
Peki Yukine...
Miharu'yu o olaydan sonra aramamıştı. Canavar olduğunu düşünüyor olabilirdi. Miharu bile kendisinin ne olduğunu bilmiyordu...

Elini tişörtünün içine atıp boynuna taktığı kırık kolyesini eline aldı. Annesi, bu kolyenin Miharu'yu  evlatlık alırken de boynunda olduğunu söylemişti. Öz ebeveynlerine ait olduğunu düşünür hiç çıkartmaması gerektiğini söylerdi. Daha önceden kolyeye hiç dikkatle bakmamıştı. Ama bu kez dikkatle bakınca kırık şeklin bir kurta benzediğini farketti. Bu bir tesadüf müydü? Kolyenin kurt şeklinde kırılması...
İşte o zaman kendisine ilk defa, bu zaman kadar cevabını hiç merak etmediği o soruyu sordu.

-"BEN KİMİM?"

Miharu tüm bu düşüncelerle meşgulken odasının kapısının vurulmasıyla bu düşüncelerden sıyrıldı ve bakışlarını kapıya çevirdi. Kapı yavaşça aralanırken hızlıca elinde tuttuğu kolyesini tişörtünün içine attı. Kapı ardına kadar açıldığı zaman bir çift endişeli göz ona bakmaya başlamıştı. Gelen annesiydi.

-"Oğlum dünden beri odandan çıkmadın iyi misin? Eve geldiğin zamanda epey düşünceli görünüyordun. Kendini iyi hissetmediğini söyleyip bugün okula da gitmedin. Okulda bir şey  mi oldu? Annene her şeyi anlatabilirsin biliyorsun."

-"Teşekkür ederim anne, ben iyiyim. Sadece biraz yorgundum o kadar. Endişelenmene gerek yok."

-"Tamam öyle olsun. Ama dediğim gibi seni rahatsız eden bir şey olursa bizimle her zaman konuşabilirsin. "

Miharu'nun yanına geldi ve alnına bir öpücük kondurdu.

-"Yemek hazır, hadi aşağı gel. Baban bekliyor."

-"Tamam anne."

Miharu yemek yemek için annesiyle birlikte aşağı indi. Babası masaya oturmuş gazete okuyordu. Onların geldiğini görünce gazeteyi bırakıp bakışlarını Miharu'ya çevirdi.

-"Ohooo oğlum, yüzünü gören cennetlik. Bir şey mi oldu bakayım? Odandan hiç çıkmadın."

Miharu aniden durdu. Bunu hiç düşünmemişti. Onları bu işe bulaştırmak istemediğinden onlara olanları anlatmayı düşünmüyordu.
Ama babası...

Miharu'nun babası psikologdu. Insanların sadece yüzüne ve mimiklerine bakaraktan yalan söyleyip söylemediğini, bir şey saklayıp saklamadığını anında anlıyordu. Miharu babasından bu zamana kadar hiçbir şey saklayamamıştı. Ağzını açsa hemen anlayıverirdi bir şeyler sakladığını. Miharu bir şey saklama konusunda çok beceriksizken karşısında bu alanın uzmanı olan babası vardı. Bu, işi daha da zorlaştırıyordu. Miharu, olabilecek en iyi oyunculuğu ile cevap verdi. Gayet sakindi.

-"Hayır baba, iyiyim. Sadece yorgundum o kadar."

Batırdığını hissetti. Anladığını biliyordu. Miharu içinden, babası başka bir şey sormasın ve bir şey sakladığını anlamasın diye dua ediyordu. Babası bunu farketmiş olacaktı ki daha fazla üstelemedi ve sofraya oturdular.

Yalnız KurtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin