1. Bölüm: "Çocuklar da zalimdir"

366 172 613
                                    

Merhaba, yeni bir kurguyla aranızdayım! Umarım desteğinizi esirgemez ve yanımda olursunuz. Rüya Kapanı ve Nilüfer'e yazmaya devam edeceğim, sırayla hepsine yeni bölüm gelecek. 

İyi okumalar dilerim!

Ucu açılmış kurşun kalemi kağıdın üzerinde dans edercesine gezdirdi, kız ince uzun parmaklarını. Renkler kaleminin ucundan akıp bir şelale oluşturuyordu. Yarattığı şaheserin farkında olmadan gözlerini kağıdın üzerine dikmiş, hiçbir şey düşünmüyordu. Zihni tamamıyla arınmış, temizlenmişti. Kusurların kusursuzluğunu oluşturmaktaydı görünüşü; farkında değildi sadece.

Toplamaktan hoşlanmadığı saçları asi bir nehir gibi önüne dökülüyordu. Kahvenin tonlarını barındıran saçlarından bir tutamını sol eliyle kulağının arkasına attı. Bu hareketi yaparken çıt parmağı hafifçe yukarı kalkmıştı, bu farkında olmadığı küçük alışkanlıklarından sadece biriydi. Dudaklarını ıslatırken bir anlığına duraksadı, önündeki kurgu karaktere dikkatle baktı. Ona bir şeyler çağrıştırıyordu, çıkaramadı. Çizime başlarken asıl düşüncesi Ay Tanrıçası Selene'nin farklı bir versiyonunu resmetmekti. Ama ortaya çıkan anime çok farklı mistik bir hale gelmişti. Zihni kaleminin kontrolünü ele geçirmiş farklı bir karakter ortaya çıkarmıştı. Ama Selene değildi, çizdiği karakteri sevse de duraksadı. Ondan istenen bu değildi. Umursamazlıkla omuz silkti. Bu karakteri harcatmayacaktı. Kız karakterdeki mistik hava hoşuna gitmişti.

Kızın mor ve lila tonlarındaki saçlarını arkadan toplamış, yüzünün güzelliğine dikkat çekmek istemişti. Doğal biçimli kaşlar, büyük ve duygulu gözler, düzgün hokka bir burun ve dolgun dudaklar... Kıza mistik ve çekici bir görüntü oluşturabilmek için tenini bronz yapmıştı. Kalemi kendi hedefini şaşırmış gözlerin birini siyah diğerini beyaz yapmıştı. İyi ve kötünün yan yana olması fikri ona yaratıcı görünmüştü. Bir tanrıça da olsa, onun içinde de kötü bir taraf vardı. Kimin içinde yok ki, diye düşündü Ezgi. Beyazın iyiyi, siyahın kötüyü temsil edeceğine kim karar vermişti ki? Belki de siyahın temsil etmesi gerekirdi iyiyi. Ani bir kararla kızın dolgun dudaklarını siyaha boyadı. Alnının ortasına da beyaz, ters bir hilal kondurdu. Kızın da kendi gibi olduğunu düşündü, ne iyi ne kötü. Yanaklarına beyaz noktalar koyup saçlarına yıldızlar çizdi, son rütuşları tamamladı. İşte tamamlanmıştı her şey.

Eli uyuşan ensesine gittiğinde gülümsedi. Karakter kusursuz değildi, bazı yerler de eli titremiş, boya dağılmıştı. Ama kusurları onu daha da güzelleştirmişti. İşini bitirmenin rahatlığıyla esnedi kız. Sağına soluna bakındığında koskoca sınıfta tek kaldığını gördü. Ders bitmiş herkes dağılmışt, geriye sadece Ezgi kalmıştı. Her zaman ki gibi, diye düşündü. Boyaların kuruduğunu düşünerek büyük bir özenle çizim çantasının içine koydu. Eşyalarını tek tek toplayıp sınıftan çıktı, kapı arkasından kapanmıştı.

Siyah kot pantolonunun cebinden telefonunu çıkarıp oda arkadaşı Leyla'yı aradı. Telefonu eline alırken parmaklarına bulaşmış boya kalıntılarını gördü. Dört yıl içinde onlara alışmıştı. Bazı boyalar ne kadar temizlerse temizlesin asla çıkmıyordu. Doğrusu ellerinde, yüzünde boya kalıntılarının kalmasından hoşlanıyordu. O renkler ruhuna uzanan küçük noktalar gibiydi. Çocuksu ve renkli. Kıyafetlerinin ve kendisinin aksine. 

Telefon birkaç kez çaldı. Leyla telefonu açmıyordu. Meditasyon da herhalde, diye düşündü. Arkadaşının bu hallerini seviyor azıcık da olsa kendisine duyduğu saygıdan ötürü ona imreniyordu.  Ezgi hep böyle şeylere üşenirdi. Bir hevesle başlar ancak asla sonunu getiremezdi. Leyla istikrarlıydı.

Telefonu açmayacağını anlayınca cebine geri tıktı telefonu. Fakülteden çıkıp çok yakınındaki "Kampüs Cafe" ye gelmişti. Burası oldukça büyük bir yerdi. Üniversitenin ortak toplanma alanıydı. İnsanlar buraya her fakülteden arkadaşlarıyla gelir, ortamın tadını çıkarırdı. Tabii ortam dedikleri şey nedir orasını bilemiyordu. Ezgi'nin buraya gelmesindeki amaç genel olarak eğlence değildi. Sessizlikten hoşlansa da arada buraya gelir, kalabalıkta insanları izlemeye, onları çözmeye çalışırdı. Onun için bir oyun, istemsizce yaptığı bir davranış haline gelmişti bu durum; insanların yüzlerine, hareketlerine ve mimiklerine bakıyor bir bulmaca gibi insanları çözmeye çalışıyordu. Karakter analizi diyordu bu oyuna. 

TaklitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin