Sınıfa girince selin apar topar oturmamı sağladı ve herşeyi anlatmaya başladım.
Selin hayretler içerisinde beni dinliyordu. O sırada zil çaldı herkes sınıfa girdi, son ders Müzeyyen hocaylaydı. Müzeyen hoca sınıfa girip hiç vakit kaybetmeden derse başladı.ben derse odaklanmışken kafama gelen kâğıttan bir topla ,
aniden küçük bir çığlık attım. Kağıdı açtığımda "naber fıstık "diye bir yazıyla karşılaştım . Müzeyen hoca elimdeki kağıdı görüp
-kim attı bu kağıdı?
Diyerek yanıma gelip elimdeki kağıdı aldı ve açıp sesli bir şekilde okumaya başladı.
Aslında kimin yazdığı çok beliydi bu ayının işiydi aklı sıra beni dersten attıracak kimseden ses gelmeyince ben hocaya
-hocam ben kimin yaptığını biliyorum.Hoca bana şüpheli bir bakış atıp
-kim yaptı nehir?Ben hemen arkaya dönüp parmağımla arda'yı göstererek konuşmaya başladım
-hocam arda yaptı bu sabah bana ders vereceğini söyledi. Şimdide beni sabah yaptığı gibi dersten kovdurmaya çalışıyor.
Arkada oturan arda sinirle ayağa kalkıp
-sen ne saçmalıyorsun ben öyle bir şey yapmadım hem ben bu salak,ezik kıza naber fıstık demem!!!
Ben duyduklarımla bağırarak
-salakta ,ezikte sensin hem suçlu hem güçlü.
Diyerek atılınca lafa
Müzeyyen hoca bağırarak
-ikiniz de kesin sesinizi, ne kadar terbiyesizleştiğinizin farkındamısınız?Deyince arday'la ben sinirden müzeyyen hocayı duymuyorduk bile
O sırada ardaya fırsat bu fırsat laf sokayım dedim
-ukalâ çocuk senden nefret ediyorum.Benim söylediklerimle arda sinirlenerek
-kızım bak doğru konuş,almayayım seni ayağımın altına.
Ben ona küçümseyerek bakıp
-Sen kimsinki beni ayağının altına alacaksın
Arda sinirle bana bakarken müzeyen hoca
-yeter bu kadar kesin zırvalamayı
Ama arda durmayıp sırayı sert bir şekilde devirip
-yetmez hocam şu eziğin söylediklerini duymuyomusunuz!
Ben onun sırayı devirmesine karşılık olarak elimi yumruk haline getirip sıraya vurarak
-sanırım anlamadın ayı ezik olan sensin ben değilim.
Sınıf sesiz bir şekilde bizi dinliyordu. Zilin çalmasıyla müzeyen hoca, ben ve ardaya dönüp sinirli bir şekilde hatta neredeyse bağırarak
-ikiniz hemen kavga etmeyi bırakıp benim odama geliyorsunuz!!!
Benle arda birbirimize nefret eden bakışlar atarak müzeyyen hocayı takip ettik. Odaya girdiğimizde müzeyen hoca koltuğuna oturup bize bakarak
-Bu yaptığınız'la disipline gitmeyi göze almış olmalısınız sanırım .
Ben endişeli bir sekilde hemen söze atıldım
-Hocam lütfen bizi disipline vermeyin en azından beni.Arda gozlerini kısıp bana baktı
-Ne o korktun mu bayan çok bilmiş?
Gülerek benden cevap bekliyordu ,tam cevabını verecekken müzeyyen hoca
-Siz akıllanmayacaksınız hemen kütüphaneye gidip temizlik yapmaya başlayın kitapları tek tek dizip yerlerine koyun bi kaç saat sonra gelip kontrol edeceğim.Ardayla ben donup kalmıştık kütüphaneyi mi temizleyecektik onca kitap var nasıl dizip düzelteceğiz .
Müzeyyen hoca
-marş marş doğru kütüphaneye , işiniz bitmeden hiçbir yere gidemezsiniz.
Ben hemen
-Ama hocam
Müzeyyen hoca gözlüklerini düzeltip bana dik dik baktı . Sözümü bitirmeme izin vermeden
-Aması maması yok , yoksa ikinizi de okuldan atarım hadi şimdi iş başına ha bu arada telefonlarınızı bana verin işiniz bitince alırsınız. Merak etmeyin ailenize haber verdim.Başımı öne eğerek mutsuz bir şekilde kütüphaneye doğru ilerledim arkamdan da arda geliyordu oda çok sinirlenmişti.
Kütüphaneye girdiğimizde bir saaten fazla burayla uğraşacağımızı anladım ben hemen temizlik malzemelerini alıp temizlemeye başladım arda duvara yaslanmış beni izliyodu ben ona sinirli bir şekilde
-herhalde orda durup bana öyle mal mal bakmıyacaksın dimi?
arda bana bakıp sinsi bir şekilde sırıtıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUKSUZ NEFRETİM
RomanceAşk+Nefret =Sen Bütün yolar ona çıkıyordu... İnsanı hem sevdirip hem nefret ettiren bir şey acaba aşk mıydı? bu olabilirmi? içinde nefret olan bi aşk... Nehir 'in ve arda'nın bitmek bilmeyen nefretinden doğan bu aşk onlara neler katıcaktı birbirinde...