•15•

397 25 13
                                    

Bir saat içinde kendini Sasuke'nin Alfa Romeo’sunda, göle doğru giden dar, dolambaçlı yollarda ilerlerken bulmuştu. Sasuke üzerine yırtık bir kot pantolon ve spor bir siyah gömlek giymişti. Saçları yüzünün etrafında uçuşuyor, ara sıra Sakura'nın ifadelerini görmesini engelliyor ve ona daha da fazla güzellik katıyordu. Sakura'nın karnına ağrılar girmişti Koltuğunda kıpırdanarak bu  düşünceleri aklından atmaya çalıştı.

“Ne yapacağız?” diye sordu sakince. “Bu meseleyi etraflıca düşündün mü hiç? Karin'le Nick’e söyleyecek miyiz? Ya ailen Amerika’ya ziyarete gelirse? Mayu'nun düğünü ne olacak?”

Sasuke, Sakura sanki evlilik hakkında değil de, anlamsız konular hakkında endişeleniyormuş gibi derin bir iç çekti. “Hadi şimdi bu konuda endişelenmeyi bırakalım tatlım. Bence aramızda bir şeyleri açıklığa kavuşturmak için baş başa bir gece geçirmeye ihtiyacımız var.” Keskin bakışlarının altında bir arzu parıltısı vardı. Sakura irkildiğini hissetti. Lanet olasıca adam onu bedeniyle kontrol ediyordu. Bugüne dek hep ipler onun elinde olmuştu ve böyle olmasından hoşlanıyordu. Belki de rolleri değişmenin zamanı gelmişti artık.

“Aptal bir kadın gibi davrandığım için üzgünüm. Niye Tanrıya edilen yeminler ya da boşanma gibi saçma şeyler için endişeleniyorum ki? Biraz eğlenelim. Ah, konuşacak harika bir konu biliyorum. Annen bana eskiden araba yarışlarına katıldığını söylemişti.”

Sasuke'nin elleri direksiyona kenetlendi. Tam isabet! Kocasının kelimelerle boğuştuğunu gördüğünde Sakura'nın içi suçluluk duygusuyla dolmuştu. “Demek sana söyledi. Artık bu konuda hiç konuşmuyoruz,” diye mırıldandı. “Gençliğimde yarışıyordum. Babam hastalandı, aile şirketinin başına geçmemin de zamanı gelmişti, ben de bıraktım. Bütün hikâye bu.”

Sasuke sakin görünmeye çalışsa da, duygularındaki ani değişim kolaylıkla göze çarpıyordu. Sakura sesini yumuşattı. “Çok başarılıymışsın ama. Profesyonel olarak bu işi yapabilirmişsin.”

“Muhtemelen. Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz.”

Rüzgâr, Sakura'nın kulaklarını okşuyordu. “Bırakmak zorunda olduğun için üzgün müsün?” diye sordu merakla. “Hiçbir zaman La Dölce Famiglia’yı yönetmek istememiştin, değil mi Sasuke?”

Sasuke'nin yandan görüntüsü ona oyulmuş granit bir heykeli anımsatıyordu. Çenesindeki kaslardan biri hareketlendi. “Bunun bir önemi var mı?” diye sordu ona. “Ben yapmam gerekeni yaptım. Ailem için. Hiçbir şeyden pişman değilim.”

Sakura'nın kalbi sıkışmış, paramparça olmuştu. Hiç düşünmeden elini koltuğun diğer tarafına uzatıp Sasuke'nin elini yakaladı. Sasuke ona korku dolu bir bakış attı. “Evet, önemi var. Sen daha önce sevdiğin bir şeyi kaybettiğinin farkına varıp acı çektin mi? Babandan değil, hayalinden söz ediyorum. Her zaman istediğin bir şeye çok yaklaşmıştın, derken aniden ellerinden alındı. Ben olsam  gerçekten çılgına dönerdim.”

Ondan bir makas aldı ama Sasuke gözlerini yoldan ayırmıyordu. “Babamla zorlu bir ilişki vardı aramızda,” diye kabul etti. “Yarışmama tehlikeli, bencilce bir hobi gözüyle bakıyordu. En sonunda beni kariyerimle aile pastanemiz arasında bir seçim yapmaya zorladı. Ben yarış pistini seçtim, o da bana evden ayrılmamı söyledi. Eşyalarımı toplayıp yola koyuldum ve adımı duyurmaya çalıştım. Ama beni arayıp kalp krizi geçirdiğini söylediklerinde onu hastanede öylesine bitkin ve hasta bir halde gördüm ki,  dileklerimin aslında düşündüğüm kadar önemli olmadığını anladım.” Başını geriye atarak devam etti. “Kimi zaman diğerlerine öncelik vermem gerektiğini anladım. Babamın bir defasında söylediği gibi, gerçek bir erkek kararlarını yalnızca kendisi için değil, etrafındaki herkes için alır.  Herkese karşı işleri yoluna koymak gibi bir borcum vardı, ben de koydum. Bu açıdan hiç pişman değilim.”

ESKİ SEVGİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin