•4•

340 25 26
                                    

Sasuke evinin karşısındaki dolambaçlı tepelerde ilerlerken yanında oturan kendinden emin kadına baktı. Üstü başı birbirine karışmıştı, pembe saçları darmadağınık bir halde havada uçuşuyordu ama bundan hiç de rahatsız olmuş gibi görünmüyordu. Sımsıkı kapadığı dudakları Sasuke'ye derin düşüncelere daldığını, muhtemelen ailesiyle tanışacak karaktere bürünmeye çalıştığını hissettiriyordu. Son yirmi dört saat boyunca Sakura hakkında çok şey öğrenmişti.

Ne yazık kı hakkında öğrendiği birkaç şey, içinde daha fazlasını öğrenme isteği doğurmuştu.

Önünde beliren yeşil ağaçlar ve kahverengi toprak Sasuke'nin, ruhunu ısıtarak karşıladı. Ailesi nesillerdir bu topraklara sahipti ve hepsi ona kalacaktı. New York City’ye gittiği ilk günden beri orada başarılarıyla adından söz ettirmek istediğini biliyordu. Babası onu, amcasını ziyarete götürmüştü. Ülke karmaşası onu daha o zaman  büyülemişti. Ne yazık ki bu kalabalık ve kaos ortamı onun özel hayat ve toprak ihtiyacını karşılamamıştı. La Dölce Famiglia’yı Amerika’ya doğru genişletmeye karar verdiğinde, Manhattan’a duyduğu heyecanı, daha düzenli bir hayat sunan bir yere feda etmişti. Kuzeye doğru ilerlediğinde,  ludson Vadisi’nın görkemli dağlarında gizli bir mücevher kendini göstermiş, Sasuke de nihayet evi olarak görebileceği yeri bulduğunu anlamıştı.

Her ne kadar New York’ta mutlu olsa da, doğduğu yer her zaman için ona farklı bir güç vermişti. Ona kim olduğunu ve nereden geldiğini hatırlatıyordu. Kendi topraklarında hiçbir saçmalık ya da düzenbazlık yoktu. Teknoloji, para ve rekabetçi iş hayatıyla dolu dünyasında kendine asıl önemli olan şeyleri hatırlatması gerekiyordu.

Surlarla kaplı Bergamo şehri ona kale duvarları arasında saklı duran bir hâzineyi anımsatıyordu. Zarif bir şekilde Alplerin eteklerine yerleşmiş, aşağı ve yukarı mahallelere bölünmüş olan bu yerde, eski ve yeni dünya mükemmel bir biçimde birbiriyle buluşuyordu. Sasuke, Cittâ Bassa’ dan Cittâ Alta’ya doğru ilerlerken spor arabasının verdiği hafiflik hissinin ve bu canlı şehrin yerini sessiz bir kasabaya bırakmasının tadını çıkarıyordu. Eve yaklaştıkça içi huzur ve mutlulukla dolup taşıyordu.

Havadaki misk kokulu sandal ağacı esintisini fark etti ve koltuğunda kıpırdanmaya başladı. Sakura hakkındaki her şey cinsel karşıtlıklarla doluydu. İçindeki avcı ruhunun derinliklerine dalıp onun böyle olmasına neyin sebep olduğunu bulmak istiyordu.

Sırrını açıkladığında Sakura'nın yüzünde beliren afallamış ifade göğsünü deliyordu. Boş yere kendini tamamlayacak bir kadın aradığından hiç söz etmemişti. Ne de olsa çoğu erkek buna güler, kadınlarsa kalbinin önündeki engelleri kaldırma çabasına girişirdi. Sakura onu çok  öfkelendirmiş, kelimeler ağzından fırlayıvermişti. Ancak anladığını açıkça belli etmesi, Sakura'nın da kendi derin özlemini ortaya çıkarmıştı.

Tepenin zirvesine ulaştı, taş villanın yanında durdu ve motoru kapattı. “Onlar koşa koşa dışarı gelene kadar birkaç dakikamız olacaktır.”

“Eviniz güzelmiş ama beklediğim milyarder köşkü gibi değil.”

Sasuke aile evlerinin sadeliğine onun gözünden baktı ve iç çekti. “Annem taşınmayı kabul etmiyor. Ona kendisine layık bir şato inşa etmek istedim ama bana gülüp geçti. Ailesinin topraklarından ve babamla yaşadıkları evden ayrılmak istemediğini söyledi.”

“Onu şimdiden sevdim.”

“Yardım almayı bile reddetti. Ne uşağı var, ne de aşçısı. Annem kiliseye gittiğinde gizlice içeri girip temizlik yapacak bir kadın ayarladım.” Başını salladı. “Ah, hazır mısın?”

Sakura'nın yüz ifadesi kayıtsız ve soğukkanlıydı. Yine de yeşil gözlerinde küçük bir kararsızlık parıltısı görülüyordu. Sasuke elini tuttu ve parmaklarını kenetledi. Sakura'nın nefesini kulaklarında hissetmesiyle yanakları hafif kızardı.Onun dokunuşlarına nasıl da karşılık veriyordu! Belli belirsiz bir titreşim onları birbirlerine çekerken, Sasuke'nin yaşamak  istediği, ama hiçbir zaman yaşayamayacağını bildiği derin fiziksel bir tatmin duygusu vaat ediyordu. Sakura'nın koyu pembe tırnakları avuç içine geçmişti, onun başparmağıysa tepkisini ölçmek için Sakura'nın hassas nabız noktasına basıyordu. Evet, onu baştan çıkarmıştı. Yine de  Sakura teslim olmayı reddetti ve kayıtsız bir tavırla başını salladı.

ESKİ SEVGİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin