14

56.4K 3.4K 3K
                                    

💲

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

💲

"Bu samimi iltifatlar gerçek mi? Yoksa ben hayal filan mı görüyorum?" dedi gözlerini kısarak. Bu sözleri ve bakışları beni kendime getirdi. Sanırım fazla yakınlaştık. Olması gerekenden çok daha yakın.

"Sadece iltifatına karşılık bir iltifat, şımarma hemen." diyip bakışlarımı başka tarafa çevirdim.

"Bugün sende bir şey var," diyince yüzümdeki gülümseme silindi ve yeniden ona baktım, "biraz farklısın," dedi, "duygularını açıyorsun, açık oynuyorsun ve en önemlisi de..."

Söylemesini bekledim, pür dikkat dinledim ama söylemedi. Yeniden arkasına yaslandı ve gözlerini benden ayırmadan vişne suyunu yudumladı. Beni delirtmek istiyordu, bu hoşuna gidiyordu, bunun başka bir açıklaması yoktu.

"Uykum var," dedim, "kalkalım mı artık?"

"İyi misin?" diye sordu.

"İyiyim," dedim, "sadece biraz başım ağrıyor."

"İlaç alalım o zaman."

"Beynimin ilaca değil, uykuya ihtiyacı var Yiğit Bey."

"Yine Yiğit Bey olduk, pekâlâ. Kalkmadan evvel bi' lavoboya uğrayacağım." diyerek ayağa kalktı ve yanımdan geçip gitti. Yanımdan sanki o değil de, soğuk bir esinti geçip gitti. Boynuma sarılan ince kırmızı bir ip vardı, ipin ucu onun bileğine bağlıydı. Tek bir hareketiyle vurup çekse, nefesimi kesebilirdi ama o, ipi boş bırakmayı tercih ediyor gibiydi.

Bakışlarımı dışarıya çevirdim. Geceden daha siyahtı. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Ve o geldi. "Gidebiliriz," dedi. Hemen ayağa kalktığımda, elini belime koyarak bir eliyle de beni yönlendirdi. O çift de bizimle beraber çıktı. Beraber restorandan çıkıp onlara ait gümüş Toyota Prius'a yaklaştık. Genç çift ön koltuklara yerleşirken, Akın arka kapıyı açıp oturmamı bekledi.

"Mersi," diyerek geçip oturdum. Çok geçmeden yanıma oturdu ve Şile'ye doğru yola çıktık. Sadece sahil bitene kadar baktım. Mikail'i gördüm, yol kenarında duruyordu. Dudaklarının arasındaki sigara, ağaç gölgesindeyken onu ele verdi. Elindeki telefona bakıyordu. Hemen yanımda oturan Akın'a baktım. Telefonun ekranını kapatıp cebine yerleştirdi ve yüzünü bana doğru çevirdi.

"Sanırım eve kendi başına dönebilir," diye fısıldadım, "umarım ona söylediğin mazeret, bu durumumuzu yanlış anlamasına yol açmaz."

"Elbette, emin olabilirsin." dedi, yeşil gözleri yüzümde dolanırken.

Nedensizce rahatsız hissettim ve önce önüme dönüp, daha sonra dışarıya baktım. Bakışlarını hâlâ üzerimde hissediyordum. Onunla yakınlaşmak benim için olabilecek en kötü şey olurdu. Aslında, benim her hangi bir erkekle bu denli yakınlaşmam da yasak ve sebebini değil sana, hiç kimseye söyleyemiyorum.

ZÂLİM  (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin