Kollarımı kocaman açarak esnedim. Yıllardır uyuyormuşum gibi hissediyordum. Bütün yorgunluğum gitmişti. Komidinin üzerinde duran telefonumdan saate baktığımda sekiz buçuk olduğunu gördüm. Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım. Birilerinin uyanmış olması umuduyla aşağıya indim.
Salona bağlı olan mutfakta Katherine'i kahvaltı hazırlarken görünce gülümsedim. ''Günaydın.''
Arkasını dönüp gülümsedi. ''Sana da günaydın canım.''
''Yardım etmek istiyorum.'' diyerek tezgahın başına gittim ve doğranmayı bekleyen domatesleri doğramak için bıçağı elime aldım. Katherine izin vermedi ama domatesleri çoktan doğramaya başlamıştım bile.
İşimiz bittikten sonra Katherine teşekkür etti ve bir dahakinde yardım etmememi söyledi.
Daha sonra kahvaltılıklardan birkaç tanesini bahçedeki masaya götürmek için elime aldım ve tam arkamı dönmüştüm ki Jack'in kaslı vücuduna çarptım. Üzerinde birkaç sandiviçin olduğu tabağı kurtarabilmiştim ama bizim Ankara'dan getirdiğimiz zeytinlerin hepsi şu an yerdeydi.
''Jack ne yapıyorsun?'' dedi Katherine kızgın bir şekilde.
''Üzgünüm sadece su alacaktım.''
İstemsiz bir şekilde güldüm. ''Neyse kaza oldu ama bunları toplamamda bana yardım et.'' diyerek eğildim. Ama Katherine ayağa kalkmamı söyledi. Ona göre ona çok yardım etmiştim ve daha fazlasının bana karşı saygısızlık olabileceğini düşünmüştü.
Ayağa kalktım. ''Pekala, ben ellerimi yıkamaya gideyim o zaman.'' Jack de arkamdan geliyordu ki Katherine onu durdurdu ve eliyle yeri işaret etti. Güldüm. ''Kolay gelsin Jack.'' Jack gözlerini devirdi. Günü pek de iyi başlamamıştı.
Merdivenlerde David'le karşılaştım. ''Babam uyandı mı?'' diye sordum.
''Hayır ama uyandır, birazdan kahvaltı hazır olur.''
''Peki.'' diyerek hızlıca merdivenleri çıktım.
Babamın odasına girdim onu uyandırmaya çalıştım. Her zaman çok derin bir uykuya sahipti. Annem uğraşmayı sevmediği için bazen korkusuz bir şekilde su bardağını babamın kafasına indirirdi. Ben ise genelde üzerine oturur, zıplar ve bağırırdım. Ama şu an kendi evimizde olmadığı için sadece dürterek uyandırmayı denedim.
Yaklaşık beş dakika sonra kendine gelebildi. ''Sen git, ben geleceğim.''
''Tekrar uyumayacağını nereden bileyim?''
''Melisa sana geleceğimi söyledim.'' Sesi biraz sert çıkmıştı.
Kollarımı havaya kaldırdım. ''Peki, gidiyorum.''
Babam güldü. Bahçeye çıktığımda bütün aile masaya oturmak üzereydi. ''Babanı uyandıramadın mı?'' diye sordu David.
''Hayır şimdi geliyor.'' diyerek dünkü oturduğum sandalyeye oturdum. Babam geldiğinde hep beraber kahvaltıya başladık.
Herkes bir şeyler konuşuyordu. Babam ve David balıkçılık üzerine koyu bir muhabbette dalmıştı. Molly ve Laura yeni videolarına ne gibi şeyler konu edeceklerini konuşuyorlardı. Neyden bahsettiklerini tam olarak anlayamamıştım.
Jack ise Katherine'e bugün bir arkadaşında kalacağını söylüyordu. Burada yaşıtım sadece Jack vardı ve o da gidiyor muydu yani? Şimdiden sıkıldığımı hissedebiliyordum.
Öğleden sonra Molly ve Laura ile takıldım. Kahvaltıda bahsettikleri şey youtube videosuymuş. Kendilerine özel kanala arada eğlence amaçlı video yüklüyorlarmış. Bana videoda olmayı teklif ettiklerinde anında reddetmiştim ama akşama kadar videoyu çekme ve düzenlemelerinde onlara yardım ettim. Makyaj yapmak gibi şeyleri pek sevmesem de çok eğlenmiştim.