Nate beni tam öpeceği sırada aklıma Jack’in söyledikleri geldi.
Nate’e çok güvenme.
Kendimi hemen geri çektim. Bunu istemsiz bir şekilde yapmıştım. Bunun tek açıklaması olabilirdi: Jack güvenimi kazanmıştı.
‘‘Nate ben… üzgünüm.’’
Hayal kırıklığına uğramış gibiydi ama yine de gülümsedi. ‘‘Hiçbir şey için seni zorlayamam.’’
Başımı aşağı yukarı salladım. ‘‘Gidip Jack ve Heather’a bakalım.’’
Nate onayladığında onun bodrum katındaki odasına gittik. Kapıyı çalıp yavaşça araladık. İkisi Nate’in yatağında uyuyakalmıştı.
**
Ertesi iki gün boyunca David, babam ve ben Omaha’nın en bilinen yerlerini gezdik. Burasının tuhaf bir yer olduğu kesindi. David ve babamın esprileri gezimizi daha güzel yapmıştı. İkisi de gerçekten çok komik ve eğlenceli insanlardı.
Babamla gerçekten gurur duyuyordum. Bu dünyadaki en büyük ilham kaynağımdı. Tabii annemden sonra. Tek çocuk olduğum için beni en güzel şekilde yetiştirmeye özen göstermişlerdi. Elbette bir kardeşimin olmasını isterdim ama buna çok takılmıyordum.
Gezimizi gecenin ikisi eve gelerek sonlandırmıştık.
‘‘İki gündür ortalıklarda yoktunuz.’’ dedi bahçedeki masada oturan Jack.
David, ‘‘Artık erken yatmayı alışkanlık haline getirsen iyi olur evlat.’’ diyerek evin kapısından içeri girdi.
Arkamda duran babam omuzlarıma dokunarak, ‘‘Biraz Omaha’yı turladık haberin yok muydu?’’ dedi ve David’in arkasından gitti.
Ayakta tek başıma kalmıştım. ‘‘Hangi ara içeri girdiler?’’ diye sordum yorgun halimle.
Jack sırıttı. Oturmamı emredercesine karşısındaki sandalyeyi işaret etti. Uyumak istiyordum ama beş dakika oturmayı tercih ettim. Oturduğumda başımı kollarımın üstünde masaya gömdüm.
‘‘Ee günün nasıldı?’’
Başımı kaldırmadan konuştum, ‘‘Fena değil.’’ Daha sonra ona baktım ve geriye yaslandım. ‘‘Senin?’’
‘‘Sensiz berbat iki gün geçirdim.’’
Dalga geçmesi sinirimi bozmuştu ama belli etmeden aynı dille ona cevap verdim: ‘‘İnsanları kendime nasıl bağlıyorsam artık.’’Jack kahkaha attı. Birkaç dakika sessizlik oldu. Çok yorgun olduğum için sessizlik olduğunun farkına biraz geç varmıştım. Sessizliği garip bir soruyla bozdu. ‘‘Biz yokken Nate ile aranızda bir şey oldu mu?’’
‘‘Ne?’’ diye sordum. Ne dediğini anlamıştım bu daha çok kızarcasına bir 'ne'ydi.
‘‘Film izlediğimiz günden bahsediyorum.’’
‘‘Nate’in en yakın arkadaşın olduğunu sanıyordum, ona neden güvenmiyorsun?’’ dedim kollarımı birleştirerek.
‘‘Tabii ki de ona güveniyorum ama onu tanımıyorsun. Yanında her geçen gün farklı bir kız görüyorum. Ben sadece bir sonraki hedefinin sen olmasını istemiyorum. Farkında mısın bilmiyorum ama sen değerli birisin Melisa.’’
‘‘Sen de beni tanımıyorsun.’’ dedim son dediğine karşılık. ‘‘Ayrıca ben kimsenin hedefi falan değilim. Bilgin olsun diye söylüyorum o gün beni öpmek istedi ama ben kabul etmeyince beni zorlamayacağını söyledi. Ne söylediğin umurumda değil Nate iyi biri.’’