*Eğer bölümler arasında kopukluk fark ederseniz bilin ki, sistemsel hata vardır. Hikayeyi kütüphaneden çıkartıp yeniden eklemeyi ve sayfayı güncellemeyi unutmayın. Sorun devam ederse lütfen bildirin.
Yazım yanlışı var ise kusura bakmayınız. Oylamayı ve yorumlar bırakmayı unutmayınız... İyi okumalar.*
Boynumda hissettiğim acıyla araladım gözlerimi. Batmalar ve yanmalara sahipken kirpiklerimi kırpıştırarak buğularını yok ettim. Kulağıma dolan birden fazla ses ve burun deliklerimin içine ilişen çok fazla koku, bulunduğum yerde tek olmadığımı belirtti.
Etrafa bakınmak için kafamı oynattığımda boynumda acının dozu arttı. Keskin bir ağrı, acının içerisinden açığa çıktı. Betim benzim attı, nefes almam zorlaştı. Gözlerim hızla dolduğunda inlememek ve ağlamamak için kendimi kasmak zorunda kaldım.
"Lexi!"
Miranda'nın endişeli sesini işittiğimde elim istemsizce acıyan boynuma ulaştı. Acıya, keskin ağrılara sebep olan bölgenin üstünde gazlı bezleri tenime tutturan flaster banda denk gelmek duraksattı. Başıma saplanan ağrı ile kaşlarımı çatmadan geçemedim. Kendimi zorlayarak doğrulmaya çalıştığımda biri beni kolumdan sıkıca kavrayarak yardım etti.
Bulanık görüşümden arınmak için kirpiklerimi kırpıştırmaya devam ettim. Bir elimi boynumdaki bantta dolandırırken öteki elimle alnımı sıvazladım. "Ne oldu bana?"
"Neler olduğunu hatırlamıyor musun?"
Kulağıma ulaşan ses biraz kızgın biraz da tedirginlik içerisindeydi ve Castiel'e aitti. Olanlar saniyesinde beynime tıpkı bir şimşeğin çakması gibi çaktı ve neler olduğunu hatırladım. En son Castiel ile kavga etmiştim ve elime aldığım bıçağı hiç düşünmeden boynuma götürmüş, damganın yer aldığı derimi kesmiştim.
Gözlerimdeki buğular yok olduğunda ortam tamamıyla netleşti. Glenn'in salonunda onlar haricinde birkaç sürü üyesinin bulunduğu görmek beni tekrar duraksattı. Kendimden geçmeden hemen önce artık sürüde olmak istemediğim dile getirdiğimi hatırlıyorum ve sonra eklemiştim. Senin eşinde değilim...
Yanıma çöktü. "Çok acıyor mu?"
Kaşlarımı sonuna kadar çatıp suratına bakındım. "Sana ne bundan?" Gözlerimi odada bana endişeli gözlerle bakan sürü üyelerinde dolandırdım. "Sizin ne işiniz var?"
Misha önüne düşen saç tutamını kulağının arkasına iliştirdi. Çekingen bir bakış ile, "Seni merak ettik," dedi ve fısıltıyla ekledi. "Alfa Eşi..."
Buruk, dalga geçer gülüşler çıktı dudaklarımdan. Alfa Eşi... Evet, sanırım artık olmadığım bir eşim, değil mi? Bakışlarımı Castiel'e denk getirmemeye çalıştım. "Onlara söylediğimi anlatmamışsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PENÇE
VlkodlaciO bir Kurt. Ateşli, Cesur ve Pençeli. O bir Dişi. Tutkulu, Küstah ve Gururlu. O bir Yırtıcı. Güçlü, Âşık ve Öfkeli. * Her zaman normal olduğunu sanan Lexi, hayallerine kavuşmak için Kanada'ya geldiğinde hayatının hiç de bildiği gibi olmadığını öğren...