Umutsuz Bekleyiş

1.2K 43 0
                                    

Selim'in ağzından;
Hemen polise gittik. Mesajı gösterdim. Polisler mesajdan konumu buldular. Hemen yola çıktık. Bir dağ evine geldik. Hülya görünmüyordu. Ben hemen eve girdim. Bütün odaları gezdim. Son kalan odaya girdim. Şebnem yerde kanlar içinde yatıyordu. Onu öyle görünce dünyam başıma yıkıldı. Ağlamaya başladım. Hemen Şebnem'in yanına gittim. Polislerde içeri  geldi. Polislerin yanında da doktorlar. Şebnem'i hemen sedyeye aldılar. Ambulansa götürdüler. Ben de Şebnem'in yanına geçtim.
Selim: Şebnem, sevgilim bırakma beni  lütfen beni sensiz bırakma.
Hastaneye gelmiştik. Şebnem'i ameliyata aldılar. Dışarıda bekliyorduk. Duvarın dibine oturmuştum. Kendimi tutamıyordum. Ağlıyordum.
Özgür: Kardeşim ağlama artık. Sakin ol bi. Hem Şebnem güçlü kızdır. Merak etme.
O arada Seniha Hanım ve Müfit Abi geldi.
Doktor: Şebnem Gürsoy'un yakınları?
Selim: Biziz.
Doktor: Bakın Şebnem Hanım biraz kan kaybetmiş. Mermiyi aldık. Hayati bir bölgede değildi zaten mermi. Ama yinede uyutuyoruz. Önümüzdeki 24 saat çok önemli.
Seniha Sultan: Görebilir miyiz?
Doktor: Sadece beş dakika.
Seniha Sultan ve diğerleri  hepsi bi anda içeri girdiler. Ben giremedim ama. Korktum. Şebnem'le yüzleşmeye korktum. Beş dakika sonra herkes dışarı çıktı. Can yanıma geldi.
Can: Neden girmedin?
Selim: Korktum.
Can: Neden?
Selim: Şebnem'le yüzleşmekten.
Can: Saçmalama Selim! Şebnem'in şuan içerde sana ihtiyacı var.
Can'ın söylediklerini düşününce gerçekten haklıydı.
Selim: Doktor Bey Şebnem'in yanına girmek istiyorum. Lütfen.
Doktor: Peki  ama kısa olsun.
Selim: Çok teşekkür ederim.
Şebnem'in yanına girdim. Sedyenin yanındaki sandalyeye oturdum. Şebnem'in elini tuttum.
Selim: Şebnem lütfen bırakma beni. Gitme lütfen. Ben ben sensiz bi hiçim. Bırakma beni.
Ağlamaya başladım. Eğilip Şebnem'in elini öptüm.
Daha sonra dışarı çıktım. Akşam olmuştu. Şebnem hala uyanmadı. Kızlarla ben yoğun bakımın önündeydik. Can Seniha Hanım'a kahve almaya aşağıya inmişti. Birden bir doktor çıktı içeriden.
Selim: Şebnem nasıl?
Doktor: Hala uyuyor.
Selim: Neden uyandır mıyorsunuz peki?
Doktor: Şebnem Hanım'ın kendisi uyanması gerekiyor. Biz uyandırırsak hayati fonksiyonlar anlamını yitirir. Dediğim gibi yapabileceğimiz hiç bişey yok. Uyanmasını bekleyeceğiz.
Seniha: İyi ama değil mi?
Doktor: Şu anda hayati tehlike yok. Ama iç kanama riski olduğu için uyutuyoruz. Her şeyi önümüzdeki saatlerde görücez.
Doktorun sözlerinden sonra herkes allak bullak olmuştu.
Özgür: Kızlar siz eve gidin isterseniz biz bırakalım sizi.
Almila: Saçmalama Özgür. Ben evrene pozitif enerji yolluyorum. Hem Şebnem'i yalnız bırakcak değiliz.
Kainat: Almila'ya katılıyorum.
Selim: Kızlar size ısrar etmeyeceğim ama yine de sizde kendinizi yormayın.
Almila: Tamam Selim tamam!
Selim'in ağzından devam;
Şebnem hala uyanmamıştı. Ve ben çok korkmaya başladım. Eğer Şebnem' e bşr şey olursa ben kendimi asla affedemem. Seniha Hanım yanıma geldi.
Seniha Hanım: Nasıl oldu Selim?
Selim:     
Seniha Hanım: Bunu bilmeye hakkım var.
Selim: Biz dün gece kızların evindeydik. Şebnem toplu bi selfie çekip instagrama attı. Birkaç dakika sonra Hülya aradı. Şebnem başta bize bir şey söylemedi. Sonra ben bizim çocukları bir yere götürdüm. Orda Şebnem' e açıldım.
Seniha Hanım: Siz sevgili oldunuz.
Selim: Evet. Ondan sonra Şebnem bana anlattı. Hülya Şebnem'e Selim benim olacak gibi bir şey söylemiş. Sabah kalktığımda Şebnem yanımda yoktu. Polise falan gittik. İşte Hülya'dan şüphelendik. Gittik. Hülya yoktu ama Şebnem (gözlerimden yaşlar akmaya başladı) yerde kanlar içinde yatıyordu.
Seniha Hanım: Tamam Selim. Ağlama. Şebnem kadar bizimde güçlü olmamız gerekiyor.
Kendimi toparlamaya çalıştım. Telefonum çaldı.
Polis: Selim Bey. Hülya'yı bulduk ama bir aileyi esir aldı. Ve siz gelmeden bırakmayacağını söylüyor.
Selim: Ama ben Şebnem'i burada bırakıp gelemem ki?
Seniha Hanım "hayır" anlamında kafasını salladı. Sessizce;
Seniha Hanım: Şebnem uyuyor. Git ve polislere yardım et.
Polis: Selim Bey! Lütfen. Araba şuan aşağıda hemen gelin.
Selim: Peki polis bey.
Şebnem' e baktıktan sonra aşağı indim.
-araba-
Polis memuru: Selim bey tişörtünüzün altından bu çelik yeleği giymeniz gerekiyor.
Çelik yeleği giydim hemen. 10 dakika sonra bir eve gelmiştik. Hülya beeni görünce hemen içeri gitmem için bağırdı.
İçeri girdim.
Selim: Senin derdin ne Hülya?
Hülya: Sen!
Selim: Sen manyak mısın yaa!? Sana kaç kere söyledim. Ben seni değil ŞEBNEM'i seviyorum!!!
Hülya: Aaa yeter artık. Bak Şebnem diye biri yok. Öldü o artık. Ben öldürdüm onu! Unut artıkk senin hayatında Şebnem Gürsoy diye biri yok!!!
Selim: Hülya! Yeter! Saçmalama! Evet Şebnem'i sen vurdun. Bu kadar yüzsüzsün işte. Ama şunu sana son kez söylüyorum. Eğer Şebnem ölürse her ne olursa olsun  ben seni sevmiyorum. Sevmiycem. Anla artık bunuu!!!!!!
Hülya: Aa yeter ama artık.
Hülya bi anda elindeki silahı rastgele ateşledi. Üstümde çelik yelek vardı ama mermi kolumu sıyırmıştı. Canım çok yanıyordu. Silahın sesinden sonra polisler içeri girip Hülya'yı götürdü. Bizde hastaneye geldik. Ben önce Şebnem'i görmek istedim. Ama doktorların koluma müdahale etmesi gerekiyordu. Doktorun odasına geçtik.
Seniha'nın ağzından;
Şebnem'in yanına girmek istedim. Doktordan izin alıp içeri girdim. Tam çıkarken Şebnem'in seai duydum.
Şebnem: Selimm.. Selim.. Bırakma beni..
Seniha: Kuzum...
Şebnem: Selimm. Selim iyi mi? Kim vurdu onu? Selim gelsin. Selimm..
Seniha: Tamam tamam.
Şebnem'in ağzından;
En son silahın sesini duymuştum. Acı çekiyordum. Ama hatırladığım en son şey heralde rüyamda Selim'in vurulmuş olmasıydı.
Selim'in ağzından;
Doktor gereken ilaçları yazarken Şebnem'in hemşiresi geldi.
Hemşire: Selim Bey? Şebnem Hanım uyandı. Sizi sayıklıyor.
Doktor: Ne dedi?
Hemşire: Selim nerde? Onu kim vurdu ? Selim gelsin dedi.
Selim: Şebnem benim vurulduğumu nerden biliyor?
Hemşire: Bilemiyorum ama sizi sayıklıyor hala?
Selim: Hemen gidelim. Girebilirim değil mi yanına Doktor Bey?
Doktor: Tabikii.
Koşarak odaya gittim. Hemen içeri girdim. Şebnem uyanıktı.
Selim: Şebnemm..
Şebnem: Aşkımm. Noldu sana?  Kim yaptı bunu?
Selim: Hayatım nerden biliyosun sen?
Şebnem: Gördüm Selim gördüm. Uyanmadan önce gördüm.
Selim: Tamam canım tamam. Anlatırım.
Sen iyi misin?
Şebnem: İyiyim canım iyiyim. Sen iyi misin?
Selim: İyiyim hayatım.
Doktor: Evet Şebnem hanım kendi uyandığı için akşama taburcu edebiliriz.
Şebnem: Oh bee ne güzel uzamadı hastane işi.
Selim: Kontrollere falan düzenli bir şekilde gelinecek Şebnem Gürsoy. Ben getirecem seni. Ben bakıcam sana.
Şebnem : Bana uyarr :)
Şebnem'in ağzından;
Akşam olduğunda bizimkiler dağıldı. Özgür evi hazırladı. Daha sonra Can'la birlikte kızlara gittiler. Orada kalacaklarmış. Selim taburcu işlemlerini halletti. Arabaya bindik.
Şebnem: Selimm.
Selim: Efendim canım?
Şebnem: Çok korktum biliyomusun? Beni bulamayacaksın diye,seni bir daha göremiycem diye.
Selim: Şiştt bak geçti hepsi.
Şebnem: Koluna ne oldu peki?
Selim: Boşver aşkım yaa. Önemli değil zaten.
Şebnem: Lütfen Selim!?
Selim: Hülya..
Şebnem: Ben biliyorum yaa. Bu kadın bizi rahat bırakmıycak. Ee?
Selim: Bi eve girmiş. Evdekileri rehin almış. Benim gitmemi istemiş. Giderken tişörtün altına çelik yelek giydim ama Hülya rastgele ateş edince koluma geldi.
Şebnem: Çok acıyomu?
Selim: Yanii biraz.
Şebnem: Oyyy kıyamam benn sana :(
Selim eğilip yanağımdan öptü.
Eve gelmiştik. Selim koluma girdi. Eve girip salona geçtik. Selim beni yavaşça koltuğa oturttu. Sonra da yanıma oturdu. O an nedenini bilmememe rağmen Selim'e sıkıca sarılmak geldi içimden. Selim'e yaklaştım. Kollarımı boynuna doladım ve sıkıca Selim'e sarıldım.

ŞebSel Aşkı KüllenirseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin