Lana Del Rey, Diet mountain dew
💲
"İçerideler," diye fısıldadım, ellerim onun geniş omuzlarına kondu. Kendimi ne kadar geriye çeksem de, belime dolanan elleriyle beni biraz daha kendine çekti. Bedenlerimiz yeniden birbirine tosladığınd, "Bu umrumda değil," dedi, dudaklarımın üzerine.Birden kapı açıldı ve alışkın olduğumuz o sesi duyup, aynı anda kapıya doğru baktık. "Akın seni biri arı-"
Ellerimi hızla Akın'ın omuzlarından çektim. Beni bırakıp hızla Mikail'e yaklaştı. Sinirli görünüyordu. "Ne var?" Mikail dili tutulmuş gibi elinde çalmakta olan telefonu ona uzattı. Akın telefonu alıp ekrana baktı ve aramayı geri çevirdikten sonra telefonu cebine atıp, tekrar Mikail'e baktı. "Emin'i de al git, gezin dolaşın biraz."
"Akın emin misin? Durumları biliyorsun." dedi imalı bakışlarla.
Aşağıya atlayıp onları dikkatle dinlemeye devam ettim.
"Gidin dedim," dedi Akın, uyarıcı bir sesle. "Daha o kadar yaşlanmadım."
"İçim rahat etmeyecek, bu seninle alakalı değil. Biz yan eve geçiyoruz." diyip çıktı. Mikail Akın'ın sözüne zaten bakmıyordu, sadıktı ama bu sadakati sevgidendi sanki. Çünkü onun dediklerini değil, onun için iyi olacak şeyleri yapıyordu.
Mikail, Emin'i de alıp daireden çıktıktan sonra Akın'a yaklaştım. Hâlâ daha banyonun ortasında dikilmiş, çatık kaşlarının altından elindeki telefona bakıyordu. Arayan her kimse onu epeyice huzursuz etmişe benziyordu.
"N'oldu?" diye sordum, parmakparı klavyenin üzerinde hızla geziniyordu. Birkaç mesaj yazdı. Bakışları hâlâ ekrandaydı. "Akın, kimdi arayan?" diye sordum ama yine cevap gelmedi.
Telefonu elinden çekip aldım ve ona arkamı dönüp birkaç adım atarak, o arada kimle yazıştığını görmeye çalıştım. Ancak Akın telefonu geri almaya uğraşmadı bile. Tam da tahmin ettiğim gibi, arayan Merve idi ve mesaj da yazmıştı.
Merve: Konuşmamız gerekiyor. Benim evime gel.
Merve: Çok önemli diyorum, anlamıyor musun?
Akın: Test sonuçlanana kadar bana yazma ve beni arama. Çocuğunun babası ben değilim, babası her kimse gidip onu bul. Tabii bulabilirsen.
Merve: Akın ne saçmalıyorsun? O gece haricinde ben başka hiçbir erkekle birlikte olmadım. Bu bebek Ulvi'nin değilse senin, sana iftira mı atıyorum yani?
Akın: İftira filan değil, seninki takıntı. Ama sana iftira davası açacağım. Belki akıllanırsın.
Bu onun az önce attığı mesajdı ve her mesajın arasında saatler vardı. Son aramalara girdiğimde yine Merve vardı. Defalarca kez aramıştı ama sadece biri açılmış, diğerleri reddedilmişti.
"O bebek benden değil." Bu cümleyi duyduğumda, arkamı döndüm. Hemen karşımdaydı ve yemyeşil gözleri gözlerimdeydi. "Onunla aramızda hiçbir şey olmadığına eminim. Onunki tamamen bir takıntı, seninle nişanlanacağımı söyledikten sonra şimdi de böyle bir iftira attı ortaya. Gazetelere manşet olmayacağımızı bilsem, onu hemen şuan dava ederdim. Bu yaptıklarının bedelini ödeyecek. En az huzursuz ettiği kadar, huzurundan olacak."
Telefonunu elimden yavaşça çekip aldı ve arkasını dönüp yanımdan uzaklaştı. Bu böyle olmayacak, benim Merve ile konuşmam lazım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÂLİM (KİTAP OLDU)
General Fictionİlk kitap Odessa Yayınevi ile kitaplaştırılmıştır. "Sen nasıl bir insansın ya?!" Diye bağırdım. "Böyle biriyim, çünkü sen kibarlıktan anlamıyorsun." Kendimi tutamadım ve yüzüne tükürdüm. Gözlerini kapatıp açtı ve ensemi bırakıp, polisler gelmeden ön...