jack stauber - buttercup
***
Huang Renjun, tüm yaşama sevincini parça parça yitiriyordu.
Lucas'ın ona açılmasının üzerinden bir buçuk hafta geçmişti. Öyle ya da böyle, her ne kadar arkadaş kalacaklarını söyleseler de uzaklaşmışlardı. Sonuçta Lucas'ın duygu ve düşünceleri farklıydı. Chenle ile ilgili gelişme veya gerileme yoktu, Renjun onunla ve sevgilisiyle gerekmedikçe muhatap olmuyordu. Donghyuck ile koridorda karşılaşırlarsa birbirlerine selam vermeleri dışında bir arkadaşlık belirtileri yoktu.
Kısacası yine yapayalnızdı. Tıpkı iki sene önceki gibi. Bunun için kendini suçluyordu. Hayatındaki herkesi eş kutuplu mıknatıslar gibi ittiği için aşırı derecede çaresiz hissediyordu. Onlarla ettiği kavga ve söylediği sözler şimdi düşününce saçma ve gereksiz geliyordu. Onlarla o gün barışabilir, ikisinin arasında oturup derin sohbetlerine ortak olabilirdi. Oysa, gururuna ve sinirine yenik düşüp fazla dikbaşlı davranmıştı.
Aptalsın, dedi kendi kendine. Kocaman bir aptalsın.
Jaemin ve Jeno'nun kalpleri doluydu elbette ama bu Renjun'un önüne bir set çekmiyordu. Gerçekten onlara yalnızca birer arkadaş gözüyle bakmayı deniyordu. Fakat pek işe yaradığı söylenemezdi. Tüm iradesini kullansa da Renjun'un, onların kendisi etrafında pervane olmasından daha büyük bir arzusu yoktu.
"Aşağı, yukarı, aşağı, yukarı, aşağı yukarı... Yeter! Yoruldum artık." Söylene söylene yanından geçen Donghyuck, Renjun'u gördüğünde duraksadı. Bugün ilk defa kendisinden daha bitkin görünen biriyle karşılaşmıştı.
"Renjun-ah? Neden burada dikiliyorsun?"
"Hiç, öylesine. Hava almak istedim."
"Koridorda mı?"
"Aynen öyle. Senin neyin var?"
"Sorma hiç. Okul temsilcisi olduğum için her işe beni koşturuyorlar. Bugün sadece bir derse girebildim."
"Kolay gelsin, yardıma ihtiyacın var mı?"
"Hayır ama senin var gibi görünüyor. İyi olduğuna emin misin?"
Renjun rol yapmayı deniyordu. Ama yüzünde sahte bir tebessüm bile oluşturamıyordu.
"Onlardan daha çok önemsediğin bir şey yok. Dilinden düşmediklerini fark etmedin mi?"
"Sonuçta en yakın arkadaşlarım onlar. İkisinden bahsetmem gayet normal."
"Normal olmadığına dair bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Sadece, onları her zaman bu kadar kafaya takman sana zarar verebilir."
Belki de Chenle haklıydı. Onları durmadan düşünmek, haklarındaki her şeyi bu kadar kafaya takmak kendisine fazlaca zarar veriyordu. Onları hayatının merkezine nasıl ve ne zaman getirmişti? Ne zamandır gözü o ikisinden başka bir şey görmez olmuştu? Tek arzusu onların kendi etrafında pervane olmasıyken tam tersine kendisi onlar etrafında dönüyordu. Gittikçe artan bir azimle; tıpkı bir kelebeğin ateş etrafında döndüğü gibi.
Renjun yanacağını biliyordu. Kanatları kül olacaktı ama vazgeçemiyordu.
"İyiyim." diye mırıldandı ama Donghyuck'un yüzünde mimik oynamadığında bocaladığını anladı.
"Çok mu belli ediyorum?"
"En az benim hoşlandığım çocuğa aşkımı belli ettiğim kadar."
"Baya batırmışım yani." Omzuna yumruk yediğinde nihayet güldü.
"Hadi gel biraz kantinde oturalım. Dertleşmek iyi gelir."
![](https://img.wattpad.com/cover/238760755-288-k427994.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my propellers, norenmin
Fanfictiontamamlandı. Tüm iradesini kullansa da Renjun'un, onların kendisi etrafında pervane olmasından daha büyük bir arzusu yoktu. -threesome . . . first: 260820 last: 251021