the weeknd - shameless
***
Çalıların arasındaki, fark edilmemek için koyu renk kıyafetlere bürünmüş ikili, uzakta karşı karşıya durmuş, aralarında büyük bir boy farklı olan iki oğlanı izliyordu. Şimdi başbaşa randevularında olmaları gerekirdi ama yapamamışlardı. Yarı yolda, onu görmeye gelmişlerdi.
Kısa olan tam anlamıyla bir afetti. Siyah saten gömleği, siyah pantolonu, takıları, şekillendirilmiş siyah saçları ve ışıldayan güzel teniyle geceyi aydınlatan aydan farksızdı. Güzelliğinin doğallığını ve duruluğunu kendisi hariç herkes fark ederdi. Girdiği her mekanda mutlaka dikkatleri çekerdi ama bundan haberi bile yoktu.
Şimdi gizlice onu izleyen ikili asla ilk değildi ve son da olmamışlardı.
Uzun boylu olan genci tehditkar bakışlarla izlerken ellerinden gelenin yalnızca durup izlemek oluşu ikisini de sinirlendiriyor, çaresiz hissettiriyordu. Işıltısıyla gözleri kamaştıran çocuğun tıpkı nadir bulunan muhteşem bir çiçekmiş gibi ilgi görüşü, ikilinin damarlarında akan kanı hızlandırıyor, büyük bir kıskançlık doğuruyordu. Fakat ikisi de bunu sır gibi saklıyor, onu takip ettikleri zamanlarda bunu sessizce ve sorgulamadan yapıyorlardı.
Bir araba gelip kısa olanı alırken ikisi de doğrulup uzaklaşan arabanın camında yüzü beliren arkadaşlarını izlediler. En yakın arkadaşlarını.
Sonraki günlerde, o gece olan şeyin sadece eziyetin başlangıcı olduğunu anlamışlardı. En yakın arkadaşları, aldıkları bilgiye göre okulda durmadan şu uzun çocukla geziyordu. Evet, ondan haber almak için okuldan bir ajan bile tutmuşlardı. Kulağa fazlaca garip gelse de bunu bir ilişkileri olmasına rağmen yapıyorlardı. Ama ikisi de sanki doğuştan gelen bir dürtüymüş gibi aylardır onun hayatı hakkındaki her şeyi öğrenip kurcalıyorlardı.
Arkadaşlarının bundan haberi olsa onlara nasıl bir tepki verirdi? Korkar mıydı?
Günler, kendilerinden bir yaş küçük olan çocuk ile tek bir kelime bile etmeyerek geçiyordu. Ona, bir ilişkileri olduğunu neden söylemediklerini bilmiyorlardı. Yıllardır birbirlerine karşı hissettikleri şeyleri itiraf etmeleri ile birkaç ay önce başlayan ilişkilerinde neden üçüncü bir kişiyi bu denli istediklerini de bilmiyorlardı. Yanlarında bir boşluk varmış gibiydi. İkisi de her öpüştüklerinde, beraber olduklarında, yalnız iki kişi kaldıklarında onu düşünmeden edemiyorlardı. Parlayan, nadide ve müzede sergilenmeye layık bir eser gibiydi. Kırılgandı, inatçıydı, dik başlıydı, asabiydi, içliydi. Onu o yapan her bir özellik, Jeno ve Jaemin'i baştan çıkarıyordu. Konu Renjun iken bambaşka, delirmiş kişiliklere bürünüyorlardı. Onu herkesten sakınmak istiyorlardı. Yalnızca kendilerine saklamak. Bu yüzden, onu Lucas ile adeta flörtleşirken izlemek ve okulda da yakınlaştıklarını duymak onları çileden çıkarıyordu.
Tabii, Renjun onları arkadaş olarak görürken bunu nasıl söyleyebilirlerdi ki?
Başlarda, ikisi de içten içe hissettikleri şeyleri birbirlerinden gizlemişlerdi. Ayrı ayrı Renjun'u istiyor olmaları zamanla kendini belli etmiş ve saklanamayacak boyuta ulaşmıştı. Artık beraber randevuya çıktıklarında bile konuştukları konu dönüp dolaşıp Renjun'a geliyordu. Masadaki üçüncü sandalyenin boş oluşu eksik hissettiriyordu. Okuldan evlerine yürürken ona ihtiyaç duyuyorlardı. Onun güzel gülüşü ve komik anlarından bahsediyorlardı. Sonra ne kadar sevilesi olduğundan. Fakat o zamanlar hala birbirlerine onu sevdiklerini itiraf edememişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my propellers, norenmin
Fanfictamamlandı. Tüm iradesini kullansa da Renjun'un, onların kendisi etrafında pervane olmasından daha büyük bir arzusu yoktu. -threesome . . . first: 260820 last: 251021