12, scout oath

1.3K 108 73
                                    

jaden - sunburnt

***

"Burası gerçekten çok güzel." Renjun büyülenmiş şekilde uzun ağaçlarla kaplı ormanı izlerken kuş cıvıltıları ve yapraksız dalların ardından sızan gün ışığı içini ısıtıyordu. Kışın başında kamp yapmak aptalca bir fikirdi belki de ama en azından sevdiği insanlarla anılar biriktirme şansı yakalayacaktı. Kendisini tıpkı, nihayet acılarından kopabilen ve son sayfalara doğru mutluluğa erişebilen bir roman karakteri gibi hissediyordu.

Sırtındaki ağır kamp çantasının bir anda hafiflediğini hissettiğinde sağına döndü. Jeno, Renjun'un çantasını çıkarıp kendi eline almıştı. Renjun bir hamle yaparak geri almaya çalıştığında Jeno gülüp çantayı uzağa doğru tutmuştu.

"Cidden öyle. Baksanıza, şu ilerideki açıklıkta kalacağız galiba."

Diğer yanındaki Jaemin konuştuğunda kendisiyle oynayan Jeno'yu bırakıp öndeki kampçıların toplanmaya başladığı düzlüğe baktı. Havaların çok da sıcak olmaması nedeniyle kampa her okuldan toplam olarak yalnızca kırk kişi gelmişti. Bu bir yandan çok avantajlıydı. İnsan kalabalığından uzak, huzurlu bir üç gün geçirebilirlerdi. Kısacası, Renjun'un tadını kaçırabilecek hiçbir şey yoktu. Arkalarında Chenle ve Jisung ile, beş oğlan beraber açıklığa geldiğinde, kuzeni ve sevgilisinin bile eskisi kadar gözüne batmadığını düşündü.

Başlarında durmak üzere görevli olan birkaç öğretmenin önderliğinde çadır yerleri ve aynı çadırda kalacaklar belirlendiğinde, Chenle ve Jisung bir çadırı; Renjun, Jeno ve Jaemin ise bir diğer çadırı istemişti. Her şey tıkırında ve sorunsuzdu. Geniş düzlük, bir saat kadar sonra düzgünce yerleştirilmiş çadırlarla ve kendi halinde, portatif sandalyelere ve kütüklere oturmuş sohbet eden öğrencilerle kaplanmıştı. Havada tatlı bir serinlik vardı. Anlaşılan asıl kış henüz gelmemişti.

Yine de kalın kıyafetlere bürünmüş olan Renjun; uzun bir kütükte oturan Jaemin ve Jeno'nun arasındaki ufak boşluğa sinmiş, çadırlardan kalan boşlukta akşam için yakılmaya uğraşılan kamp ateşinin gidişatını izliyordu.

"Üşüyor musun?" diye sordu Jaemin bir kolunu Renjun'un sırtına atıp ısıtmak ister gibi okşarken. Jeno da onlara döndüğünde Renjun kafasını iki yana salladı.

"Sıcacık ve huzurlu hissediyorum." dedi birden sessizce. Çarprazlarındaki, yere serdikleri hırkalar üzerinde oturan Jisung ve Chenle onu duymamıştı. Jeno gülümseyip ellerini uzattı ve Jaemin ile Renjun'un ellerini tutup sıktı. Tüm bunlar, iki yanındaki tarifsiz oğlanlar, birbirlerine kenetli elleri, yalnızca kendilerinin duyabileceği sessiz ve güzel sözleri, tümü çok fazlaydı. Renjun bu eşsiz hisle dolup taşıyordu. Onlar yanında olduğu sürece her şey çok güzeldi. Alışması hala çok zordu ama tam da bu noktada, onların varlığıyla kendisini sonsuz bir güvenle kaplı hissediyordu.

"Sizin yanınızda olduğum sürece her şey çok güzel." diyerek sözlerini devam ettirdi. "İçimdeki hisleri sözlere dökemeyecek kadar yoğun ve sıcak hissediyorum."

"Ben de öyle." dedi Jaemin. "Burada beraber olduğumuz için çok mutluyum. Sizinle olduğum için dünyanın en şanslı kişisiyim sanki." Beyaza çalan sarı saçları bir berenin kenarlarından çıkmıştı. Gözleri parlarken dudakları iki yana kıvrılmış haldeydi.

"Siz ikinize sahip olduğum için asıl en şanslı benim. Elimde olsa bütün saniyelerim sizinle geçerdi. İyi ki bu kamp etkinliği yapılmış." dedi Jeno. Siyah saçları gözüne düşerken karşısındaki ikilinin kalpleri tekliyordu. "Beraberiz."

"Beraberiz." diye onayladı Renjun.

Jeno ve Jaemin'in ellerinde dinlenen elleri, onların yaydığı ısıyla sımsıcak olurken hava da bununla tezat oluşturarak hafifçe serinliyor, akşam göğü gittikçe belirginleşiyordu. Öğrenciler ateşin başına toplanmış yemek yiyorlardı. Beşli de bu gruba dahildi. Üstelik Donghyuck da altıncı olarak onlara katılmıştı. Onun sabahtan beri garip davrandığını fark eden Renjun, yiyeceklerin servis edildiği masaların yanındayken nihayet sorma fırsatı bulabilmişti.

my propellers, norenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin