1.0 kaderin cilvesi

1.4K 150 42
                                    


[Jongho]

"...Üç,iki,bir! 8 makes one team! Görüşürüz Atiny!" Diye bağırdık hep bir ağızdan.

  Biraz sevgi sözcükleri ve biraz da aegyonun ardından yönetmen kestik işaretini verdi ve hepimiz uzun taburelerden kalktık.

  26 dakikalık video için bir buçuk saattir çekim yapıyorduk ve konuşmaktan boğazım ağrımıştı.

Tamam çok konuşmamıştım. Ama dün geceki vlive konserden sonra ne desem hafif bir yanma hissediyordum.
 
  Sevgili hyunglarım da ne zaman yakınsam "Bağırmasaydın o kadar?" veya "Mikrofon icat edildi biliyorsun değil mi?" gibi sevgi sözcükleriyle beni avutuyorlardı.
    
    Bu hafta çektiğimiz yedinci videoydu bu. Artık bizim grup için de birleşme duyuruları tamamlanmıştı.

   Katılamadığımız toplantıda tanışmamız gerekirken şimdi direkt çekimlere geçmek zorunda kalmıştık.

    Gerçi benim için sorun yoktu. Bir grupla genel olarak iyi anlaşıyordum. Hatta çok yakın arkadaşım bile sayılırlardı.

   Bizim yaşlı asosyaller ise şimdiden panik yapmaya başlamışlardı.

Ki hiç bu telaşlı ve tempolu havayı bozasım yoktu, çünkü ne zaman azıcık rahatlasak saçma sapan bir konu tüm gruba dert oluyordu.

  Didişmek çok normalken ciddi konularda kavga etmelerini izlemek çok tuhaftı.

Gay olduklarını kabul etseler rahatlayacaklardı aslında ama neyse...

Eninde sonunda düzelirlerdi nasıl olsa.
  
  Arabalara doluşup yorgun argın yurda dönerken camdan dışarıyı izledim oluşan sessizlikte.

Yunho ve Yeosang Hyung yanımda kestiriyordu.

Wooyoung Hyung ise kulaklıklarını takmış, müzik dinleyerek benim gibi dışarıyı izliyordu ön koltuktan. 
  
Tamam, bu canımı sıkıyor olabilirdi.

Wooyoung Hyung'la birbirimizle uğraştığımız zamanları özlemiştim.

Gerçi hala çok yakındık, hatta o kavgadan sonraki günlere göre oldukça rahatlamıştı ve neşeli davranmaya çalışıyordu.

Ama sorun da buydu ya işte.

Çalışıyordu.

Onun iyileşmeyi denediğini hepimiz görebiliyorduk.

   San Hyung ise tam tersine sessiz ve alıngan bir haldeydi.

O ikisinin gürültüleri, şakalaşmaları, birbirlerine asılmaları olmayınca herkesin enerjisi düşüyordu ama alışmaya başlamıştık.

Çok soru da sormuyorduk artık.

  Aralarında her ne olduysa bize anlatmadan önce kendi aralarında çözmelilerdi. O kadarı belliydi.

Ben de zaten bilmek istemiyordum, sadece eski neşeli günlere geri dönmek istiyordum.
 
  Arkamızdaki araba öne geçince içinde cama yaslanıp uykuya dalmış Hongjoong Hyung gözüme çarptı.

Diğer dörtlünün olduğu araba da çok sakindi gördüğüm kadarıyla. Bunun iyi mi kötü mü olduğunu bilmiyordum.

  Bilerek böyle oturuyorduk ama. Yeosang Hyung Seonghwa Hyung'dan, Wooyoung Hyung San Hyung'dan uzak duruyordu.

Yunho ile Mingi Hyung her zamanki gibi çok yakınlardı ve grubu birarada tutmaya çalışıyorlardı ama bir yarasa bile aralarında çok daha karışık şeyler olduğunu anlayabilirdi.

Furorem | AteezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin