3.2 understand

1K 93 92
                                    

[Seonghwa]

Dirseklerimi yasladığım masada huzursuzca kıpırdandım.

Buraya geleli çoktan yarım saati geçmişti ve güneş de tamamen batmıştı.

Etraftaki uğultu, müzik sesi ve renkli ışıklar başımı ağrıtıyordu.

Birkaç metre ileride, kalabalık bir grubun ortasında Taeyong Sunbaenim'le uzun bir sohbete dalmış Yeosang'ı izlemeyi sürdürüyordum.

Yunho, Mingi ve Jongho arada bir görüş alanıma giriyordu. Etrafta dolaşıp birileriyle konuşuyor, sonra da gezinme işine devam ediyorlardı.

Woo ve San dans pistinde bazen dans ediyor, bazen idollerle konuşuyorlardı ama ikisinin de gözünün Yeosang'ın üstünde olduğunu biliyordum.

Hongjoong ise kapının girişinde menajerlerin olduğu yere yakın duruyor, Doyoung ve Kun Sunbaenim ile sohbet ediyor ve Yeosang'ı gözlüyordu.

Cebimdeki alıcının çalışıp çalışmadığını kontrol etmek için tekrar çıkardım. Bunu kaçıncı yapışımdı hatırlamıyordum bile.

Alıcının kırmızı ışığını görünce cebime koydum minik aleti.

Çok sıkılmıştım, başım ağrıyordu, sinirliydim ve gergindim.

Pek eğlendiğim söylemezdi.

Son bir haftada gerçekten on yıl yaşlanmış hissediyordum.

İç çekip Yeosang'ı izlemeye geri döndüm. Taeyong Sunbaenim'le konuşmaları bitmişti.

Fakat şimdi yanında Yuta vardı.

Mingi ile aralarında olan şeyleri San ve Jongho'dan dinlemiştim.

Tek söyleyebileceğim şey, yine aynı patavatsızlığı yapmasına izin vermeyecek olmamdı.

Sinirli bir şekilde yaslandığım yerden doğruldum onların yanına gitmek üzere.

Fakat omzumdaki el beni durdurdu.

Şaşkınlıkla elin sahibine döndüm.

Taeyong Sunbaenim gülümseyerek bana bakıyordu.

"Merak etme, Yuta sadece özür dileyecek." sıcak bir tavırla.

"Ah, bunu duyduğuma sevindim..." dedim ne cevap vermem gerektiğinden emin olamayarak.

"Gerçekten, hepimizin özür dilemesi gerekli. Öyle bir durumda sizi daha fazla germek istemezdik." dedi hafifçe eğilip.

"Mingi ve Yeosang kabul ederse, bizim için sorun olacağını sanmıyorum. Zaten tüm üyeleriniz özür diledi, daha fazla uzamasını istemeyiz. Hem biz de suçsuz sayılmayız."

Sözlerim üzerine iç çekip gülümsedi.

"Gerçekten Yeosang'ın bahsettiği gibisiniz." dedi gülümsemeye devam ederek.

"Bizden mi bahsetti?" diye sordum ona dönerek.

Yanımızdaki içecek masasından iki kadeh alırken kafasını salladı.

"Sizden, çoğunlukla da senden."

"Benden mi?" diye sordum merakla.

Niye benimle konuşmuyorken benden bahsedecekti ki?

"Bilmiyorum Yeosang bahsetti mi ama ikimizin ablaları aynı üniversitede okumuş. O da selam söylemek için gelmişti zaten.

Sonra ablasının yurt dışına staj için çıktığını, birkaç günlüğüne geri döndüğünü öğrendim.

Furorem | AteezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin