1.3 adım 2

1.2K 147 54
                                    


[Seonghwa]

Merdivenlerden usul usul tırmandım.

Çatı katına ilk çıkışım olabilirdi bu.

Evin bu bölümünde sadece ufak bir deponun var olduğunu biliyordum.

Bodrumdaki spor salonu ve egzersiz odası; ilk kattaki büyük salon, toplantı odası; ikinci kattaki odalar, minik salon ve mutfağa daha çok işimiz düşüyordu.

Buraya bakmak aklıma bile gelmemişti açıkçası.

Merdivenin sonunda durdum ve beyaz engin kapıya baktım.

İçeride beni neyin beklediğini bilmiyordum ve bu beni ürpertiyordu.

Gergin bir şekilde önünde durdum ve kapıyı tıklattım.

Bir süre bekleyince içeri alınmayacağımı düşündüm, ki bunu yapsa çok şaşırmazdım.

Ama kapı sonunda yavaşça açıldı.

İyice eğilerek içeri girdim.

Ve şaşkın bir nida attım istemeden.

O kapının ardında olacağını en son beklediğim şey bu tablo görünümlü yerdi sanırım.

Oldukça basit ama rahat dekore edilmiş kutular arasındaki bir sığınak gibiydi burası.

Evimiz bir tepenin üstünde tüm şehri görüyordu ama bu kat ayrı bir yükseklikteydi.

Camdan giren gün batımı ışıkları masalsı bir hava ile içeriyi aydınlatıyor, şehri pembemsi bir turuncuya boyuyordu.

Şehrin bu tuhaf, hatta uçuk görüntüsü engin camın hemen ardındaydı.

Etraftaki süslemeler,eşyalar her şey bu camın etrafında dönüyor, oturan herkese manzaradan bir pay bırakıyordu.

Yeosang yüksek yerleri seviyor olmalıydı.

"Vay be.." dedim istemeden.

Çok hafif bir gülüşle nidama karşılık veren odanın sahibine döndüm.

Üzerinde bol bir beyaz tişört ve gri eşofman altı vardı.

Elindeki silgi bezi ve sarı-beyaz saçlarına düşen gün ışığıyla çok tuhaf görünüyordu.

Çok tanıdık, ama bir o kadar da bilinmez.

Sanki bu dünyadan değilmiş gibi.

Daha önce böyle düşündüğüm tek an, onu o taburenin üstünde, balkonda gördüğüm andı.

Oradaki hâlini her düşündüğümde onun için endişeleniyordum.

Konuşmamızdan sonra beni görmezden gelmişti, ben de rahatsız etmek istememiştim onu.

Fakat "o an"ki görüntüsü aklımdan çıkmıyordu.

Sanırım şimdi bu görüntü de zihnime kazınacaktı.

Bir an bana güldüğünü fark ettim.

Gülüşünü duymayalı haftalar olmuştu.

Bu şaşkınlığımı daha da arttırdı.

İlk kez beni görmezden gelmediğini düşünüp konuşmayı denemek istedim.

"Burası çok güzel. Bir perinin evi gibi Yeosang-ah. Her şeyi kendin mi yaptın?" diye sordum merakla.

Ciddi ifadesini yeniden takındı ve işine döndü.

Anlaşılan duvarlarını kaldırmak o kadar kolay olmayacaktı.

Furorem | AteezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin