1.5 planın meyveleri

1.3K 146 51
                                    


[Wooyoung]

"Bilmeliydim, hepsi aşırı iyi davranıyorlardı zaten.. Aptal kafam."

Ben minik odada ordan oraya kendi kendime kızıp dolanırken San da kapının dışında kahkaha atan manyaklara bağırıyordu.

Birden olduğum yerde durup topuklarımın üzerinde döndüm ve "Telefonun yanında ?" diye sordum büyük bir umutla.

Aniden bana doğru dönen San alışkanlıkla cebini yokladı.

Sonra bir şey hatırlamaya çalışıyormuş gibi yere baktı kaşlarını çatarak.

Neyi anımsadıysa "Sinsi pezevenklere bak sen.." diye fısıldadı yavaşça yüzünü yerden kaldırıp kapıya dönerken.

Birden aşırı büyük bir güçle kapıyı tekmelemeye başladı.
Bir yandan da bağırıyordu.

"Hyung demek sen de işin içindesin. Ben de isteyerek özür dilediğini sanıyordum. Meğerse beni oyuna getirmişsiniz ha!"

Hongjoong Hyung'un dışarıdan gelen boğuk sesini duyduk.

" Dediklerimin tamamı gerçekti San yemin ederim. Bunu planlamamıştım. Ama telefonunu almam gerekiyordu. Kabul et iyi taktik ama..."

San bir süre kapıya vurmayı bırakıp cevap vermedi.

Sonra başını arkaya doğru yatırıp delice bir kahkaha attı.

"Kağıt tomarlarının arasına attın. Yunho da benim dikkatimi dağıttı. Kesinlikle iyi taktik." dedi aynı deli sırıtışla.

"Rica ederiz!" diye seslendi Yunho da arkadan.

"Bir dakika, hepiniz orada mısınız?"

Dedim sinirle kapıya yürüyerek.

" Hayin Yeosang sen de orada mısın?"

"Naber Woo?" Diyen derin ses bana cevabımı vermiş oldu.

"Hadi diğer salakları anladım ama sen nasıl ortak oldun buna? Bir de sana kardeşim diyordum!" Dedim hışımla bağırıp.

"Yanımdaki salaklardan daha salak olduğunu fark ettim Woo. Çıkınca konuşuruz."

Bağırmamdan zerre etkilenmeden söylemişti bunları.

Sesindeki alaycılığı da buradan bile hissedebiliyordum.

"Başka eğlence mi bulamadınız vicdansızlar?!" Diye bağırdım alayına bir karşılık düşünemeden.

"Eğlenmek için falan yapmıyoruz bunu Woo.
Sizin kendi kendinize konuşup anlaşacağınız yok, konuşmadıkça da mutsuz, öfkeli ve nursuz nursuz oturuyorsunuz, biz de Ateez bunu kenardan seyredemez dedik." diye karşı çıktı Seonghwa Hyung.

Duraksadım.

Bu kadar aptalca bir şeyi bir de mantıklıymış gibi anlatıyorlardı.

Keçileri kaçırmama az kalmıştı.

Kapıyı yumruklayıp bağırmaya devam ederken Jongho'nun yüksek sesini duydum.

"Ehh! Yeter be! Öpüşün barışın diyelim anaokulu çocukları gibi? Zaten burada bekliyoruz birbirinize bir şey yapmayın diye. Konuşun çıkın işte!"

Furorem | AteezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin