Adımlarım yere mıhmılandığında beni bulanıklıktan kurtaran barışın sesi olmuştu.
Barış: niso iyi misin?
Nisa: e-evet iyiyim bir dakika su içip geleceğim
Odanın dışına çıkıp sırtımı soğuk duvara yasladım. Sanki her yerim yanıyordu. Yüzüm çoktan kıpkırmızı olmuştu belkide. Hergün beraberdik ama daha önce hiç yaşamadığım bu duygu içimi kaplamıştı birkere.
Yere çöküp ellerimle yüzümü kapatıp derin bir nefes aldım. Yan odadan yunus ve evrimin durdurulmaz kahkahaları gelirken yüzüme küçük bir gülümse oturtup odamıza geri girdim. Barışın uzandığı 2 kişilik yatağın sol tarafına uzanıp ona döndüm.
Sarı saçları yüzüne düşmüş pembe dudakları kurumuştu. Küçükkende böyle olduğu geldi aklıma. Yolculukları sevmediğini devamlı dile getirirdi. 1 saatlik yolculuğumuzda bile yorgunluktan bayılacakmış gibi bakardı o güzel gözleri.
İşaret parmağımla göz kapaklarının üzerine düşen saçlarını kaldırdım. Elimi boynuna koyup gözlerimi kapattım.
Mutlu muydum?
Çok
Berkan'dan
Lale önde ben arkada odaya girmemizle kapıyı kapatıp odanın ortasında tavandan sarkan koltuğa oturdum.
Berkan: inanır mısın bu kadar yorulacağımı tahmin etmezdim.
Lale: aynen gerçekten çok yorulduk ama bir duş alalım akşam yemeğine kadarda dinleniriz sonra yemekten gelince odaya yerleşiriz ne dersin?
Berkan: bana uyar
Lale: ben burdaki banyoya giriyorum sen içeridekine girersin
Berkan: tamam sen rahatına bak
Lale banyoya girip kapıyı kapattıktan sonra telefonumu kurcalayıp bende duşa girdim. Soğuk suyla kısa bir duş almamın ardından siyah tişörtümü ve gri eşofmanımı giyinip saçlarımı ufak bir havluyla kuruladım.
Kapıyı açıp banyodan çıktığımda lale çoktan duştan çıkmış hatta üstünü giyinip o çok beğendiğim saçlarını bile yapmıştı.
Laleye yavaşça gülümseyip oturduğu yatağın diğer tarafına uzandım. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalışsamda tam dalacakken kaçıyordu uykum. Lalenin işlerinin bittiğini anladığımda uyuduğumu sansın diye nefes alışverişlerimi yavaşlattım.
Telefonunu yavaşça komodinin üzerine bırakıp yanıma uzandı. Saçlarımı karıştırıp arkasını döndüğünde yüzüme büyük bir gülümseme yayılmıştı.
Nisa
Gözlerimi açtığımda hala aynı pozisyondaydık. Yavaşça kalkıp elimi barışın alnına koydum. Resmen yanıyordu bu çocuk. Barışın saçlarını okşayıp uyandırmaya çalıştım onu.
Barış: ne oldu nisa ya?
Nisa: barış kalk bi yüzünü yıkayalım yanıyorsun sen
Gözlerini açıp hafiften yerinde doğrulduğunda üzerindeki sweati çıkarıp onu lavaboya götürdüm. Ellerini yüzünü soğuk su ile yıkadıktan sonra çantamdaki hapı içirdim ona.
Barış: iyiyim ben
Nisa: yemeğe gidelim sonra bakıcaz
Barış: ben yemeyeceğim
Nisa: barış saçmalama hasta olup haftalarca yataktan çıkamıyorsun hadi kalk.
Kafasını sallayıp sweatine baktı.
Barış: üşüyorum
Nisa: barış ateşin var canım hadi gel aşağı inelim.
Yavaşça kalkıp odadan çıktık. Bizimkilerin odalarına baktık ama belliki onlar bizden önce yemeğe inmişlerdi. Asansöre binip öylece beklemeye başladık.
Barış: nisa su var mı çantanda? Çok susadım ben ya
Nisa: yok ki suyum aşağı inince içersin
Asansörün kapısı açıldığında barış kolunu omzuma attı ve beraber bizimkilerin olduğu masaya ilerledik.
Yunus emre: sizin kapıyı çaldık açmadınız bizde yeni geldik.
Nisa: yeni uyandık barış bu havada kışlık sweati geçirmiş üstüne yorganı örtüp yatmış. Ateşi vardı ilaç içti öyle geldik.
Barış: oğlum suyunuz var mı?
Berkan: al kardeşim
Barış şişeyi kaptığı gibi bi şişe suyu saniyeler içinde bitirirken hepimiz telefonumuza gelen mesajla irkildik.
Ortamı gerginlik sağlarken gözlerimin dolduğunu hissettim.
Heyoo. Yine ben geldim. Bu sefer 2 gün arayla hehe. Yazdık bişeyler hahaytt neysee hepiniz öpüyorum muahh.
İnsta: nisabolukbasi.xfcx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secret -cemnisbarber
Fanfiction6 kişi, çocukluk arkadaşları, bir anda tüm sırları açığa çıkar. -nolur üzülme barış ben sana kırgın değilim -ve siz üçünüz benim en değerlimsiniz