"Karan abi?" Gülümseyerek ona seslendiğimde nöbetten dönüyordu. Bunu bilmeme rağmen sordum. "Nöbetten mi geliyorsun?"
"Evet güzelim." diyip o mükemmel gamzelerini sergileyecek şekilde gülümsedi. Beni tek koluyla sarmaladığında 6 yıldır bunu sürekli yapmasına rağmen kalbim yine tekledi ve ben de kocaman gülümsedim. "Sen ne yapıyorsun? Sınav çalışmaların nasıl gidiyor, bu sene artık diyebilecek miyim Hakime Hanım?"
"İnşallah." Onların eve doğru giderken en yakın arkadaşım ve ayrıca Karan'ın kız kardeşi olan Selen'in kahkaha sesleri bahçeden geliyordu. Evin kapısına değil, Karan'ın bir kolu omzumdayken bahçeye doğru adımladık.
Annemler bizim bahçeye girmemizi umursamadan konuşmaya devam ederlerken bu durum benim canımı sıktı. Karan'ın eşi olarak bu bahçeye girmek istiyordum. Bizi abi-kardeş olarak gördükleri için garipsememeleri benim 6 yıldır sinirimi bozuyordu. Bize baktıklarında maşallah demelerini istiyordum.
Bunun ne zaman olacağını bilmiyordum ama olacaktı. Ne demişti Tolstoy: "Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolcuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir." Bizim muhteşem hikayemiz de benim 6 yıl önce yabancı olarak bu şehre gelmemle başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutluluk Mahallesi
Short StoryMutluluk Mahallesi'ndeki mutsuz kız Hale'ye, Seni her şeyinle seven birilerine kavuşmuşsundur umarım güzel kızım.