Mutluluk Mahallesi

Seni Severdim Dar Ağacı İp Boynumda

Zaman mekan bir bakımdan önemsizdir insan sevdiğiyle olmayınca. Eğlenmek için geldiğimiz eğlence mekanına yapılan baskınla karakola alınmıştık. Ben bir kez daha kaderin Karan'la bizi ne kadar yakıştırdığını anlamıştım.

Bizim burada olduğumuzu öğrenince ne tepki vereceğini bilmesem de onu görme fikri bile aklımı başımdan alıyordu. Yanımdaki Selen'e oranla kat kat sakindim. Küçücük nezarethaneyi defalarca turlamıştı. Bu hali bana komik geliyordu. Karan bizi burada bırakmazdı. Hiç ortada bırakmamıştı, yüreğini sevdiğim adam.

6 yıldır aynı heyecanı yaşamama sebep olan yüzü nezarethanenin girişinde belirince yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Ta ki Karan'ın yüzündeki o bizi öldürmek isteyecek kadar sert bakışları görene kadar. O bakışları biz ifade verene ve çıkana kadar hatta evin önüne gelene kadar devam etmişti.

Evin önünde durunca bize hiç bakmadan konuştu. "Bu fikir kimden çıktı?" Selen kem küm ederken artık belli bir yaşa gelmenin olgunluğuyla yaptıklarımın sorumluluğunu alabilirdim. "Ben." dedim sanki çok gururlu bir şeymiş gibi.

Parmak boğumları bembeyaz olacak şekilde iyice direksiyonu kavradı. "Selen in arabadan." Selen hayır anlamında başını salladığında ona dönüp her şey yolunda dercesine gülümsedim ve o gülümsemem beni azarlayacağını düşündüğüm Karan'a bakarken de solmadı. 

"Ne işiniz vardı?"

"Seni orada görmüştüm?"

"Sen beni mi takip ediyorsun Hale? Hala çocuk gibi beni mi takip ediyorsun?"

"Sen öyle yerlere gitmezsin. Bir kadın için gittiğini görünce kadını merak ettim." Ben yalan söylemezdim. Ya hiç konuşmazdım ya da tamamiyle anlatırdım.

"Görevdeydim ben görevde. Ne kadar utandırdınız beni, sen biliyor musun? Ayrıca görevde olmasam bile koca adamım ben. 18 yaşında kıskanıp da kızları uzaklaştırdığınız adam değilim ben."

"Ben seni korumak istemiştim." Histerik bir şekilde gülünce kalbimin kırıldığının farkında değildi.

"Hale her ne kadar kardeş desek bile bu kadar, karışacağın kadar aynı kan bağına sahip değiliz." İşte bu kalbimi paramparça etmişti.