şüheda 14.bölüm

189 13 2
                                    

Kimdi o ellerimi tutup  beni arabadan indiren bilmiyorum. Bazı günler  hiç bir şey  bilmek istemediğim gibi diyeceğim ama şuan meraktan ortadan çatlamak üzereyim. Yürüdükçe o elimi  tutan güven veren ele daha da güçlü asıldım. Kimdi bilmiyorum ama öyle bir enerjisi vardı ki yıllardır tanıyormuşum hissi veriyordu. Kendi kendime bu bilmediğim yere gelirken hava da kararmaya başlamıştı Hacer annem merak eder beni telefonum diye boşta kalan elimi ceplerime attım ama telefonum yoktu.  Kaan dedim içten hafif r sinirle  gene ne planladın çok merak ediyorum. Z yürüdükçe uzaktan kulağıma dolan sesler yakınlaşmaya başladı. Müzikli bir  mekanda idik ama neresi olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu. Yürümeye devam ediyorduk merdivenleri çıktık yanımdaki güven veren kişi sayesinde.

Önce sola döndük biraz gittik  sağa döndük ve durduk. Bir kapının açıldığına dair bir ses geldi kulağıma. Arkamdan hafif öne doğru itekledi o el beni bir iki adım attım ve o tanıdık koku geldi. Burası, burası benim odamdı.  Arkamı dönerken hızlıca göz bandımı çıkardım. Gözlerimi açmam ile kapatmam bir oldu karanlığa alışan gözlerim ışığı  görünce  yandı biraz.  Hafif hafif gözlerimi aralayıp  tam önümde duran Kaan'a meraklı gözler ile baktım. Bir açıklama bekliyorum der gibiydi  bakışlarım. Ben Kaan'ın cevap vermesini  beklerken müdüre hanımın ıhı demesiyle jet hızında arkamı döndüm  ama dönmem ile gözüme ilk çarpan gelinlikçide gözümün  takıldığı  hayran hayran baktığım kınalık mı desem bindallı mı desem bilemiyorum tam adını bu konularda çok bilgisiz idim.

Müdüre hanım  çok az konuşan bir insandı zaten önce tebessüm  etti Allah utandırmasın  kızım hadi hazırlan sen ben aşağıya ineyim dedi ve ilerledi ilerlerken de Kaan'a ters ters bakmayı da ihmal etmedi. Az buçuk tahmin edebiliyordum neden ters baktığını güvenmiyordu Kaan'a haklımıydı haksızmıydı bunu bana zaman gösterecekti.
Baş örtümü yapması için kuaför bile hali hazırda beni bekliyordu. Arkadan bir ses yükseldi  ne oluyor diye kafamı uzattım görebilmek için. Necla teyzeyle göz göze geldik. Ağlamışmıydı o evet ağlamıştı  neden ağladı ki şimdi. Arkadan Hakan abi ve o biricik! Eşi geliyordu koridordan görebiliyorduk bunu. Ne kadar haz etmesem de bu kadından Kaan hatrına  sessiz kalıyordum.  Hakan abiye bak birde karısına  bak dedi iç sesim adam ne kadar uysal sakin bir tip ama gel gör ki eşi Hakan abinin tam zıttıydı.

Bunları düşünmeyi bırakıp hoş geldin diyip sarıldım Necla teyzeye. Sarılırken de neden ağladın sen bakim diye kulağına fısıldadım.
Sonra kızım sonra dedi oda bana. Şimdi  eğlence zamanı diyip 

- Ay hadi çıkın gidin  gelin kızımı  hazırlayacağım  ben diye odada kuaför ve makyöz kadın Hacer annem, Necla annem ve özlemle ben kalmıştık. Özleme göz kırpıp  gel kız buraya  dedim sıkı sıkı sarıldım. Kendi kanımdan kardeşim yoktu benim. Bu düşünce ile annemle küçükken konuştuğumuz bir konuşma canlandı gözümün önünde.

Koşa koşa mutfağa girip nefesimin düzene girmesini  beklemeden benim neden kardeşim yok Eda'nın kardeşi  Seda var dedim.  Birazcıkta ağlamaklı sesim ile. Elindeki işi bırakıp  beni kucağına alıp şu unutamadığım  sözleri söyledi.

- Senin kendi kanından canından olması şart değil kardeşin olması için buradaki en yakın arkadaşın senin kardeşin olur. Kanından olması şart değil kalbinden hissetmeniz lazım arkadaşlarının kardeşin olması için dedi. Beni mutlu etmişti bu sözler. Oradan koşarak uzaklaşıp Mine'nin yanına gittim. Kardeşim dediğim kızı da koruyucu aile almıştı ilerleyen günlerde. Sonra anladım ki bu yurta herkes birbirinin kardeşi.

Anılara yolculuğumdan  makyöz ablanın  seslenmesi ile ayrıldım  ve makyajımın yapılması için sandalyeye oturdum.

Aradan geçen bir yarım saat kırk beş dakika sonrasında adının bindallı olduğunu öğrendiğim, bindallım ile başımda örtüm makyajım ile beni tam 23 yaşında  gibi gösteren  aynanın  karşısında kendimi süzmeye dalmıştım. Kaan ne zaman damatlık vari bir takım ile yanıma geldi, ne zaman Necla teyzeyle, kızı ve diğerleri dışarı çıktı bilmiyorum. Ama şuan daldığım  bir çift gözün  esiri olmuş  gibiyim. Kaan'ın yanağından akan göz yaşını silmek için elimi uzattığımda elimi tutup öpücük kondurdu. Sonra elimi kolumu altına alıp kapıya doğru döndü.

Ben bir çift güzel söz duymayı beklerken sessiz kalması beni kırmıştı. Kalbimdeki kırıkların yükü eşliğinde Kaan'ın kolunda avluya kadar yürüdüm. Avluya inen iki tarafa doğru 2 tane merdiven vardı Kaan kulağıma eğilip birinden sen. Diğerinden ben ineceğiz ortada buluşup ilk dansımızı yapacağız sonra  senin duvağını  açıp alnına öpücüğümü konduracağım diyerekten yanımdan ayrıldı. O her basamakta indikçe  benim ayaklarım  geri geri gitmek için benimle  savaş veriyordu adeta. O indikçe her basamakta bende onunla indim ağır ağır indik merdivenleri ortada buluştuk önce ellerimi  tuttu  daha evvel  dans etmediğim gibi dans nasıl yapılır eller nereye konulur bilmiyordum.  Ellerimi tutunca ben hemen dans edeceğiz sanmıştım ama o mikrofonu istedi. Ve boğazını  temizleyerek söze başladı. Ben söz dedim ama o benim gözlerimin içine  bakarak  şarkı söylemeye başladı

Dualar eder insan
Mutlu bir ömür için
Sen varsan her yer huzur
Huzurla yanar içim

Dualar eder insan
Mutlu bir ömür için
Sen varsan her yer huzur
Huzurla yanar içim
Çok Şükür bin şükür
Seni bana verene
Yazmasın tek günümü sensiz kadere
Ellerimiz bir gönüllerimiz bir
Vedalar denizler engeldir sevene
Bu sarkı kalbimin tek sahibine
ömürlük yarime
Gönül eşime
Bahar sensin bana gülüşün cennet
Melekler nur saçmış aşkın yüzüne

Dualar eder insan
Mutlu bir ömür için
Sen varsan her yer huzur
Huzurla yanar içim
Çok Şükür bin şükür
Seni bana verene
Yazmasın tek günümü sensiz kadere
Ellerimiz bir gönüllerimiz bir
Vedalar denizler engeldir sevene
Bu sarkı kalbimin tek sahibine
ömürlük yarime
Gönül eşime
Bahar sensin bana gülüşün cennet
Melekler nur saçmış aşkın yüzüne

Şarkıyı bitirdiğinde bu ilk defa duyduğum bir şarkı olunca hem hayret içindeydim hemde yukarıda bana güzel bir söz söylemediğinde kırılan kalbimin tamir edilişini  karşıdan izliyor gibiydim.
Onun o davudi sesinden böyle güzel bir  şarkı duymayı  beklemiyordum. Benim gibi çoğu kişi hayret içindeydi. Bu sefer bu şarkının bir kadının söylemiş olduğu versiyonu ile ellerimi omzuna koyup ufak ufak olduğumuz yerde dans ediyorduk.

Kadın mı daha güzel söylemişti yoksa Kaan mı bilemiyorum. Ama şarkının büyüleyici olduğu bir gerçek idi.

Saat daha fazla ilermeden evvel kına yakılsın dedi müdüre hanım çünkü yurttaki temizlikçisinden tut güvenlik görevlisine halen okuyup yurtta kalan  ablalardan abilerden tut en küçüğümüz olan altı aylık Enes bile şuan ortak avluda kınama gelmişti. Çocukların uykularından fedakarlık yaptığını bildiğim için bu organizasyonun fazla uzamasını istemiyordum. Beni ortaya getirttikleri sandalye de oturtup içeriye geçtiler. Arka fonda kınayı getir aneyyy parmağın batır aneyyy türküsü eşliğinde loş ışıkta merdivenden yedi tane kız indi biri Necla teyze diğeri zaten kızıydı. Etrafımda dönmeye başladılar kınayı getir aney türküsü bitince. Önüme Hakan abinin eşi ve Necla teyze çömelip ellerimi tuttular arkamdan omzuma dokunup kulağıma eğilenin kim olduğunu konuşunca anlayıp tmm dedim. Müdüre hanım  ellerini sıkıca kapat açamasınlar dediydi.

Ellerimi sıkınca Necla teyze güldü benim bu yaptığım  harekete çantasından çeyrek altından biraz büyük bir altını avucumun içine bırakıp kınadan biraz alıp avucumun ortasına  yaydı. Avucumu kapatıp kırmızı bir eldivene benzeyen şeyi elime  geçirdi.
Kına yakıldıktan bir yarım saat  daha müzik eşliğinde oyunlar danslar edildi. Sonra herkez el birliğiyle avluyu  temizleyip  uyumaya gideceklerdi.
Ben bunu müdüre hanımın söylemesiyle öğrendim. Bana büyük bir  süpriz olmuştu bu kına gecesi. Yurttan ayrılacaktım 4 gün sonra  temelli resmi nikah kıyılana kadar nerede yaşardım bilmiyorum şuanlık  onu da düşünmek istemiyordum bir çaresi bulunurdu  mutlaka.





YENİDEN DİRİLİŞ ŞÜHEDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin